Kahve ve Sağlığımız

Tüm besin gruplarından yeterli ve dengeli bir beslenme düzenine ek olarak, antioksidan ve biyoaktif bileşenler içeren bazı besin türleri sağlık açısından oldukça önemli yararları da beraberinde getirir. Bunlar arasında en yaygın olarak bilinenlerden bir tanesi de kahvedir.

1 fincan filtre kahvede 135-200 mg, 1 çay bardağı demleme siyah çayda ise 40-80 mg kafein bulunur. Dolayısıyla günlük en fazla tüketilmesi gereken kahve miktarı 2 fincan ile sınırlandırılmalı, siyah çay tüketimi ise 4 çay bardağını geçmemelidir. (Çay yaprakları da, tıpkı kahve çekirdekleri gibi kafein içerir.)

Bireylerin çay ve kahve tüketim alışkanlıklarını kişisel ihtiyaçlarına ve bedeni toleranslarına göre ayarlamaları önem taşımaktadır. Fazla kafein tüketimi, uyku bozukluklarına ve anksiyeteye yol açabilmektedir. Yüksek tansiyon ve kalp ritmi bozukluğu ile, reflü, ülser ve gastrit gibi sindirim sistemi sorunları olan kişilerin kafeinli içeceklerden olabildiğince uzak durmaları istenir. Hatta sağlıklı bazı bireylerde, normal bir tüketimin bile kafein kaynaklı uykusuzluk, gerginlik ve kalp çarpıntısına sebep olabildiği de unutulmamalıdır. Kafein alımında önerilen günlük düzeyi aşılmaması için, kolalı içecekler, sporcu ve enerji içecekleri gibi kafein içeren diğer içeceklerin tüketim miktarları da dikkate alınmalıdır.

Araştırmalar, aşırıya kaçılmadan orta düzeyde kahve tüketiminin mental sağlık için olumlu sonuçlar doğurabileceğine işaret etmektedir. Metabolizma hızını önemli ölçüde arttırarak yağ yakımını hızlandırdığından, zayıflama diyeti uygulayan sağlıklı bireyler, diyetlerini desteklemek ve kilo vermelerini hızlandırmak için günde 2 fincan sade kahve tüketebilirler. Kahvede bulunan kafein, korku ile heyecan durumlarında artan ve insan vücudunu yoğun fiziksel efora hazırlayan adrenalin hormonu üretimini artırıp, uyku haline yol açan adenozini engellediğinden, uyanıklık düzeyi ile enerji seviyesini yükseltir.

Kahve, değerli mikro besin ögeleri içeren bir içecektir. Bir fincan kahve, içerdiği B2, B5, B3 vitaminleri, potasyum, manganez, bakır mineralleri sayesinde sağlıklı olduğu kadar da besleyicidir; ancak oldukça düşük kalorili olduğundan kilo aldırmaz. Bununla beraber, içine katılabilecek şuruplar, tatlandırıcılar, süt tozu, krema, karamel tozu, çikolata taneleri vb. ilaveler kilo alımına neden olabilir.

Kahveyi düzenli ve istenen ölçüde tüketenlerde, Alzheimer hastalığının görülme olasılığının %65, Parkinson hastalığının görülme olasılığının ise %30-60 civarında azaltılabileceğini gösteren bilimsel
araştırmalar bulunmaktadır. Ayrıca, yüksek antioksidan içeriği sayesinde, düzenli olarak kahve tüketen bireylerde, karaciğer ve kolorektal kanser türleri başta olmak üzere, birçok kanser türüne yakalanma riskinde azalmanın gözlemlendiği çalışmalar da mevcuttur. Hücre yapısını koruyarak kontrolsüz çoğalmayı önleyebilen kahve, aynı zamanda diyabetten de korunmaya yardımcı olur.

Ülkemiz topraklarında yetişmese de, Türk Kahvesi, özel pişirme tekniği nedeniyle herhangi bir süzme veya filtreleme işlemine tabi tutulmadığından, diğer kahve türlerine oranla kahvenin faydalarından çok daha büyük oranda yararlanılmasını sağlamaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bengi Başer Arşivi