İstanbul Erkek Lisesi'nde akran şiddeti iddiası!

İKTİDARIN GÖZDESİ PROJE OKULUNDAKİ ŞİDDET OLAYINA YANDAŞ BASIN BİLE SESSİZ KALAMADI.

Daha önceki yazılarımda, okullarda yayılan vijilantizm tehlikesinden sık sık söz etmiştim.

Genelde bu tür olayları meslek liselerinde ya da puanı daha düşük okullarda görür, bunun belli çevrelerin problemi olduğunu düşünürdük.

Ancak iktidara yakın bir gazetede yer alan bir haberi okuyunca, durumun artık çok daha geniş bir alana yayıldığını gördük haberde: İstanbul Erkek Lisesi’nde 11. sınıf öğrencilerinin yatakhaneyi basıp 9. sınıf öğrencilerini darp ettiği ve muşta ile bıçakla tehdit ettiği iddiası var. (https://www.sabah.com.tr/yasam/son-dakika-istanbul-erkek-lisesinde-akran-zorbaligi-7-ogrenci-kabusu-yasadi-kan-donduran-musta-ve-bicak-detayi-7478386 )

Linki verilen iktidara yakın bir gazetede yer alan bu haberi okuyunca, tehlikenin yalnızca puanı düşük ya da belli varoş çevrelerdeki okulların sorunu olmadığını; tam puanla öğrenci alan ve Türkiye’nin en köklü diyebileceğimiz okullarının bile bu akran şiddetinin içinde olduğunu açıkça görüyoruz. Bu yüzden konuyu yeniden gündeme getirmek istedim.

TOPLUMDA ŞİDDETİN ARTMASININ SEBEPLERİ

Bu haberi okurken aslında yalnızca bir okul kavgasını değil, yıllardır toplumda biriken kin ve nefretin dışa vurduğunu görüyoruz. Ülkede şiddet artarken adalet duygusunun zayıflaması, hukuka olan güvenin neredeyse tamamen yok olması ve şiddetin artık meşru bir tepki biçimi gibi sunulması, ister istemez öğrencilerin dünyasına da yansıyor.

Olayın bir aşk hikâyesi üzerinden çıkması ise gençlerin ilişki ve çatışma algısının nasıl çarpıldığını gösteriyor. Türk dizilerinde “seviyorsan kıskanırsın” anlayışının hâkim olması; kıskançlığın öfke ve kavga ile çözülebilecek bir şeymiş gibi sunulması; sorunların konuşarak değil, şiddetle çözüleceği mesajının verilmesi, gençlerin gerçek hayatta da aynı refleksleri göstermesine neden oluyor.

Böyle bir kültürel atmosferde büyüyen gençlerin okulda da şiddeti doğal bir çözüm olarak görmesi ne yazık ki şaşırtıcı değil.

ŞİDDET ARTIK OKUL TÜRÜ AYIRMIYOR!

Eskiden okullarda şiddet dendiğinde akla belli mahalleler ya da belli okullar gelirdi. Bugün ise durum tamamen değişmiş durumda. Şiddet; okulun puanına, tarihine, prestijine bakmadan her yere sıçramış .Öğrenciler arasında kendi mikro otoritelerini kuran gruplar artık yalnızca sorunlu okullarda değil; Türkiye’nin en başarılı okullarında bile karşımıza çıkıyor.

Okul ne kadar yüksek puanlı olsa da okul yönetimlerinde ciddi bir otorite boşluğu olduğunu bu olaylar gösteriyor.

PROJE OKULLARDA ATAMA SORUNU: ÖĞRENCİ SINAVLA GİRİYOR, YÖNETİCİ VE ÖĞRETMENLER NASIL GİRİYOR?

Öğrencilerin çok yüksek puanla, hatta tam puanla yerleştiği proje okullarda yönetici ve öğretmenler hangi kriterlerle seçiliyor?

Eğitim yönetimi tecrübesi mi aranıyor?

Pedagojik birikim mi?

Kriz çözme becerisi mi?

Yönetim vizyonu mu?

Ne yazık ki bu soruların cevabı çoğu kez “hiçbiri” Liyakat geri planda kalırken politik yakınlıklar, sendika ilişkileri ve referans ağları hatta hemşehricilik öne çıkıyor. Bu da otorite kuramayan, kriz yönetemeyen ve öğrenci ilişkilerini takip edemeyen yöneticilerin en prestijli okullara atanmasına yol açıyor. Sonuç olarak denetim ve disiplin eksikliği ve büyüyen bir şiddet kültürü ortaya çıkıyor.

PANSİYON İDARECİSİ, BELLETMEN ÖĞRETMEN NEREDE?

İstanbul Erkek Lisesi’ndeki olayda kafamı şu karıştırdı.

Pansiyondan sorumlu idareci, öğretmenler ve belletmenler neredeydi ,ne yapıyordu?

Gazetenin iddiasına göre 11. sınıf öğrencileri yatakhaneye girip 9. sınıf öğrencilerini darp ediyor, muşta ve bıçakla tehdit ediyor.

Böyle bir olay olurken kimse fark etmiyor mu? Akıl alır gibi değil.

Bu ya fark edilip görmezden gelinmiştir ya da pansiyon düzeni tamamen başıboş bırakılmıştır. Her iki ihtimal de ciddi bir yönetim zafiyetidir.

Denetimin yeteri kadar olmadığı bir pansiyon, şiddetin ve suçun en rahat filizlendiği, büyüdüğü ortamlardır. Çünkü pansiyonlar, öğrencilerin hem ana-baba özlemlerini hissettikleri hem de arkadaş çevresiyle sürekli etkileşimde bulundukları yerlerdir. Bu ortam, gençlerin hem duygusal olarak savunmasız olduğu hem de sosyal etkileşimler içinde güç ve statü arayışına girdiği bir mekândır. Buradaki kontrolsüzlük, disiplinsizlik; bu savunmasızlık ve güç arayışını şiddetle çözmeye daha elverişli hâle getirir. Pansiyonda yaşanan küçük sürtüşmeler, kavgalar, hatta yan bakmalar bile iyi yönetilmediğinde ve önleyici disiplin işlemleri uygulanmadığında hızla tırmanabilir. Öğrenciler kontrolden çıkabilir ve bu da şiddetin normalleşmesine yol açar.

OLAYLAR BU NOKTAYA GELENE KADAR OKUL MÜDÜRÜ NEREDEYDİ? ÖNLEYİCİ DİSİPLİN İŞLEMLERİ UYGULANDI MI?

Okullarda şiddet bir anda ortaya çıkmaz. Hele ki böylesine karmaşık bir hikâyede, büyük ihtimalle öncesinde ufak çatışmalar veya belirgin gerilimler yaşanmıştır. Yani olayın sinyalleri daha önce verilmiştir ve okul idaresinin bunları fark etmesi gerekirdi.

Merak ediyorum, tüm bu sinyaller ortaya çıktığında okul müdürü ne yaptı?

Önleyici disiplin, olay olduktan sonra ceza vermek değildir; sorunlar büyümeden önce öğrencilerin ilişkilerini takip etmek, riskli durumları fark etmek ve rehberlik birimini devreye sokmaktır.

Önleyici disiplini uygulamak bir müdürün ilk görevidir.

Yurtta bazı öğrencilerin güç gösterisi yaptığını veya kimi öğrencilerin sindirildiğini okul müdürü bilmiyorsa zaten sorun vardır; biliyorsa da harekete geçmemek daha büyük bir sorundur.

Bu olay okulda , önleyici disiplin mekanizmalarının işletilmediğini gösteriyor. Oysa etkili bir okul yönetimi krizi büyütmez; daha doğmadan çözer. Tabii liyakatli ve kriz çözmeyi bilen bir okul müdürü varsa…

ŞİDDET ARTIK HEPİMİZİN SORUNU

İstanbul Erkek Lisesindeki şiddet iddiası yalnızca bir pansiyon kavgası değildir. Türkiye’de adalet, güven, otorite ve eğitim kültürünün ,liyakatin nereye savrulduğunu gösteren bir aynadır. Eğer şiddet köklü ve tam puanlı okullara kadar geldiyse, sorun çuvala sığmayan mızrak gibidir.

Bu olayda sadece öğrencileri suçlayarak bir yere varamayız; asıl sorumluluk onları yönetenlerdedir.

Okullara liyakatli yöneticiler atanmadıkça, denetim mekanizmaları güçlendirilmedikçe şiddet büyümeye devam edecektir.

Gençleri güce değil, adalete inandırmamız gerekiyor. Aksi hâlde bugün pansiyonda yaşanan kavga, yarın toplumun başka yerlerinde çok daha yıkıcı hallere dönüşecektir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi

Ara tatiller neden gerekli?

06 Aralık 2025 Cumartesi 05:00