Şahin Aybek
Mesleki ve teknik eğitimin mevcut durumu, sorunları, öneriler
“Köklerden geleceğe uzanan eğitim anlayışıyla ülkesini imar eden, teknolojiyi sadece kullanan değil, geliştirip üretime yansıtabilen bireyleri yetiştirmemiz önem ve öncelik taşımaktadır. Böylece hem ülkemiz hem de mesleki eğitim güçlendirilmiş olacaktır.”
Mesleki ve Teknik Eğitim Sendikası Genel Başkanı Şahap Yılmaz ile mesleki ve teknik eğitim üzerine konuştuk.

Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimden ne anlamalıyız?
Mesleki eğitim, bir işi meydana getiren işlemlere ait bilgi, beceri ve yetkinliğin kişiye kazandırılması sürecidir.
Türkiye, mesleki ve teknik eğitim alanında köklü bir geleneğe sahip olup eğitim sistemi ile üretim hayatı arasındaki ilişkiyi güçlendirerek devam etmektedir. Uzun bir geçmişe sahip mesleki ve teknik eğitim, Ahilik geleneği tarafından oluşturulan bir değer sistemi niteliğindedir. Ahi Evran'la kurumsallaşan ahilik, mesleğin iş disiplinini, doğruluk ilkesini, topluma karşı sorumluluk bilincini ve çalışma ahlakını da esas alan bir eğitim anlayışının göstergesidir.
Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasını sağlaması ve nitelikli insan kaynaklarına duyulan ihtiyacının karşılanmasında, mesleki ve teknik eğitimin önem ve önceliği bulunmaktadır.
Mesleki eğitimin amacı; sosyal ve ekonomik sektörler ile iş birliği içinde ulusal ve uluslararası mesleki yeterliliğe, meslek ahlakına ve mesleki değerlere sahip, yenilikçi, girişimci, üretken, ekonomiye değer katan nitelikli iş gücü yetiştirmektir.
Nitelikli insan gücü yetiştirmek için;
Uygun eğitim ortamlarına,
Sektörel destekli öğretim programlarına,
Yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmiş öğrencilere ve iyi donatılmış eğitimcilere gerek duyulacağı aşikârdır.
Bunun yeri ise iyi organize olmuş ortaöğretimden yükseköğrenime kadar bir süreci kapsayan mesleki ve teknik eğitim kurumlarıdır.
Mesleki ve teknik eğitim, ülkelerin kalkınmasına ve genç işsizliğin düşürülmesine en fazla katkı yapan eğitim türlerinden biridir.
Son yıllarda yapay zekâ ve otomasyon teknolojilerinin yaygınlaşması tüm eğitim sistemlerinde köklü değişikliğe neden olmuştur. Bu gelişme mesleki ve teknik eğitimi daha fazla etkileyeceği bilinmektedir. Bu nedenle mesleki ve teknik eğitimimizi güçlendirmek ve mevcut sorunlarını çözüme kavuşturmak gerekmektedir.
Biliniyor ki geleceğin dünyasını bilgi tabanlı bir ekonomi inşa eden ülkeler kuracak.
Cumhuriyetin ilk yıllarında 64 okul, 583 öğretmen ve 6.547 öğrencisi gelişmeye başlayan meslek okulları bugün 3.954 okul, 148.378 öğretmen ve 1.536.242 öğrenciye ulaşmıştır. Ayrıca 408 mesleki eğitim merkezinde ise 420 bin öğrenci bulunmaktadır.
Ülkemizde mesleki ve teknik eğitimde hangi modeller uygulanmaktadır?
Ülkemizde mesleki ve teknik eğitimde üç model uygulanmaktadır.
Tamamı okul içerisinde olmak üzere tam zamanlı mesleki eğitime ağırlık veren “Okul Merkezli” model,
Hâlen çıraklık eğitiminde uygulandığı gibi tam zamanlı olarak işletmelerde sürdürülen “İşletme Merkezli” model,
Meslek liselerinde uygulanan “Dual Sistem” olarak da adlandırılan okul-işletme işbirliğine dayalı modeldir.
Bu okullara gelen öğrencilerin önemli bir kısmı hem akademik hem de mesleki açıdan öğrenmeye isteksizdir. Mesleki ve teknik eğitime iddiasız öğrenciler değil, mesleki eğitimin önemine inanan ve bu eğitim sonunda hayatını öğrendiği bilgilerle sürdürebileceğine inanan öğrenciler gelmelidir.
Meslek ve teknik eğitime yönelik ARGE merkezlerinin kurulması, patent, marka ve faydalı model kültürünün yaygınlaştırılması, yeni teknolojilerin getirilmesi, sektörle iş birliği yapılarak öğretim programlarının güncellenmesi, sınavla öğrenci alan mesleki ve teknik Anadolu liselerinin sayısının artması, fiziki alt yapılanın güçlendirilmesi, sektör içinde öğretmenlerin eğitimi, genç işsizliğin giderilmesi amacıyla istihdamın desteklenmesi vb. çalışmalar mesleki ve teknik eğitimin kalitesine önemli katkılar sağlayan çalışmalar başlatılmıştır. Ayrıca işgücü piyasası ihtiyaçlarına uyumun güçlendirilmesi amacıyla Bölge Okulu, İhtisas Okulu, Sektör İçi ve Sektöre Entegre Özellikli Okullar faaliyete geçirilmiştir.
Mesleki ve teknik eğitimle ilgili neler yapılmalıdır?
Mesleki ve teknik eğitime yönelik talebin artması çeşitli özendirici ve teşvik edici önlemlerin uygulamaya konulmasıyla mümkün olabilecektir. Böylece öğrencilerin mesleki ve teknik eğitime ilgi duymalarını sağlanabilecektir. Bunun için şunlar yapılmalıdır:
1) İstihdam için ilgili mesleki alanda eğitim görmüş olma zorunluluğu getirilmelidir.
2) Mesleki ve teknik okullarına 10. Sınıfın başından itibaren diğer okul türlerinden nakil ve geçiş kaldırılmalıdır. Bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
MESEM’lerde uygulanan diploma programı nedeniyle mesleki ve teknik Anadolu liselerinden ve çok programlı liselerden MESEM’e öğrenci nakli artarak devam etmektedir. Bu durum mesleki ve teknik Anadolu liselerinin öğrenci sayısı azaltmakta ve birçoğu kapanma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bunun için diploma programı açık mesleki eğitimde gerçekleştirilmeli, ya da MESEM’lere 10. sınıf başından itibaren geçişler kapatılmalıdır.
3) Bunun yanı sıra bazı MESEM’lerin öğrenci kaydını yapmamaları, alan sayılarını keyfi sınırlandırmaları, alan/dal açmalarının belli okullarda olmasına yönelik adaletsiz bir tavırlarını da görmekteyiz. Diğer bir ifade ile tematik MESEM hayalini kurmaktadırlar. Bu durum çok adaletsizlikleri de beraberinde getirmektedir.
4) Öğretmen ihtiyacını karşılamaya yönelik politikalar geliştirilmelidir. Mesleki ve teknik okulların meslek dersleri öğretmen ihtiyacını karşılamak için faaliyet gösteren fakültelerin 2009 yılından itibaren kademeli olarak kapatılması ile birlikte öğretmen yetiştiren herhangi bir fakülte kalmamıştır. Bu durum önemli sorunları da beraberinde getirmiş ve birinci sorun olarak ortaya çıkmıştır.
5) Son yıllarda LGS sistemi ile ortaöğretim kurumlarına tercih sürecinde özellikle mesleki ve teknik Anadolu liselerine olan öğrenci talebinin hem öğrenci sayısı hem de yerleşme puanları acısından düşük seviyelere inmesi ile birlikte toplumun bu okullara olan talebinde ciddi bir düşüşler olmaktadır. (Çok az sayıda yüksek puanlı öğrenci tercih etmektedir.) Bu düşüşü önleyici tedbirler alınmalıdır.
Ülkemizde sınavsız alınan bir okul toplum ve veli gözünde vasıfsız ve niteliksiz bir okul olarak algılanmaktadır. Bu algının ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
6) Meslek ve teknik Anadolu liseleri, genellikle akademik başarı gösteremeyen öğrenciler için bir “son çare” olarak algılanmaktadır. Bu durum hem öğrenci motivasyonunu hem de sektörlerin mesleki eğitime güvenini düşürmektedir. Bunun için mesleki eğitimin imaj durumunu yeniden kazanması için etkin çalışmalar yapılmalıdır. Millî bir sorumluluk olarak görülen mesleki ve teknik eğitimde öğrencilerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak, özel yeteneklerini ve becerilerini tespit edip erken dönemde farkındalık oluşturmak için 'Herkesin Bir Mesleği Olmalı' anlayışıyla yeni adımlar atılmalıdır.
7) İşsizlik sorununu çözebilmek için genç nüfusumuzun, mesleki ve teknik okul/kurumlarına “zorlayarak” değil; “teşvik ederek” gelmesinin sağlanması bağlamında öğle yemeği, giyim, servis ve burs desteği, kendi alanında yükseköğretime geçişte ek puan verilmesi gibi teşvik edici çalışmalar yapılmalıdır.
8) Yükseköğretime geçişlerde uygulanan sınav, Anadolu liseleri ve fen liselerindeki müfredatın tamamından sorumlu tutulan mesleki ve teknik eğitim öğrencilerini dezavantajlı duruma getirmektedir.
Mesleki ve teknik becerileri elde ederken akademik olarak diğer okul türlerine göre eksik ders almakta ve yükseköğretime geçiş sınavlarında yeterince başarı gösterememektedir. Bu nedenle özellikle akademik olarak da başarılı olan öğrenciler, alanlarının devamı niteliğindeki lisans programlarına yerleşemeyip, farklı bir alanda yükseköğretim eğitimine devam etmektedirler. Bu durum öğrencilerin dört yıl boyunca almış oldukları eğitim boşa gitmesine neden olmaktadır.
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde ders yükünün 43-46 saatten 32-36 saate indirilmesi bir plan dâhilinde gerçekleştirilmelidir.
9) Türkiye'de iş dünyasının talep ettiği nitelikler incelendiğinde dijital okuryazarlık, veri analizi, programlama temelleri, dijital tasarım, robotik uygulamalar, enerji verimliliği, çevre teknolojileri ve sürdürülebilir üretim modellerinin öne çıktığını görülmektedir. Bu nedenle mesleki ve teknik eğitim programlarının bu gelişmelere uyum sağlayacak biçimde sektörle birlikte yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bugün dünya ticaret hacminin 32 trilyon dolar seviyesine çıkması, ülkemizin buradaki payının giderek artış göstererek yaklaşık 300 milyar dolara çıkması oldukça önem arz etmektedir.
Özellikle üretimden ziyade üretilen ürünlerin satış ve pazarlanması, yeni pazarların bulunmasının ön planı çıktığı küresel ticaret anlayışında, e-ticaret ile uluslararası bir pazarlama stratejisi ticaret eğitiminin önemini daha artırmaktadır.
Ayrıca turizmde 1995 yılında yıllık 7,3 milyon turist çeken bir ülke iken 60 milyon turist çeken bir ülke durumuna gelmemiz ve 60 milyar dolar gelir beklentimiz, dünyada en fazla turist çeken 5. ülke olmamız, bu sektörde 2028 yılına kadar 100 milyon turisti ve 100 milyar doları geliri hedeflememiz oldukça önemlidir. Bu hedefi gerçekleştirmek için nitelikli iş gücünün de yetiştirilmesi gerekmektedir.
Dünya genelinde 270 milyondan fazla kişiye iş imkânı sunan bu sektör sadece ekonomik değil, sosyal ve kültürel etkileriyle de ülkelerin kalkınmasına etki etmektedir. Unutmayalım ki turizm harcamalarının 1,5 trilyon dolarlara ulaşması da turizm eğitiminin önemini ortaya koymaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda ülke genelinde yeni ticaret ya da turizm mesleki ve teknik Anadolu liseleri faaliyete geçirilerek ekonomimizin ihtiyaç duyacağı nitelikli işgücü yetiştirilmelidir.
Ayrıca, Teknoloji çağının en etkili araçlarından biri olan yapay zekâ, toplumun neredeyse her alanına dokunarak günlük yaşamımızda önemli bir yer edinmiştir.
İlköğretim mezunlarının %65’nin karşısına yeni meslekler çıkacak. Bunun tedbirleri şimdiden alınmalıdır.
Köklerden geleceğe uzanan eğitim anlayışıyla ülkesini imar eden, teknolojiyi sadece kullanan değil, geliştirip üretime yansıtabilen bireyleri yetiştirmemiz önem ve öncelik taşımaktadır. Böylece hem ülkemiz hem de mesleki eğitim güçlendirilmiş olacaktır.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...