Türk eğitim sisteminde eşitlik ve adalet sağlanıyor mu?

“Eğitimde eşitlik ve adaletin sağlanması, sadece bireylerin değil, tüm toplumun refahı için kritik bir gerekliliktir. Eşit ve adil bir eğitim sistemi, bireylerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına, toplumsal kalkınmayı hızlandırmalarına ve daha demokratik bir düzene katkı sağlamalarına olanak tanır.”

Prof. Dr. Abdurrahman Tanrıöğen ile eğitimimizde eşitliğin ve adaletin sağlanmasının önemini konuştuk.

yeni-proje-23-001.jpg
Prof. Dr. Abdurrahman Tanrıöğen

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE EŞİTLİK VE ADALETİN SAĞLANDIĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Eğitim, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine, toplumda aktif roller üstlenmelerine ve yaşam kalitelerini arttırmalarına olanak tanıyan temel bir insan hakkıdır. Ancak, eğitimde eşitlik ve adalet kavramları, bu hakkın gerçek anlamda herkes için erişilebilir olmasını sağlamak için kritik bir öneme sahiptir.

Eğitimde eşitlik, tüm bireylerin sosyo-ekonomik durumu, cinsiyeti, etnik kökeni veya fiziksel engelleri ne olursa olsun aynı eğitim olanaklarına sahip olması anlamına gelir.

Ancak eşitlik tek başına yeterli değildir. Her bireye aynı şekilde davranmak, farklılıkları görmezden gelmek anlamına gelir. Sözgelimi, aynı sınıfta okuyan zengin bir öğrenci ile ekonomik zorluklar yaşayan bir öğrenciye aynı akademik standartlar ve imkanlar sunulduğunda, maddi durumu kötü olan öğrenci ciddi bir dezavantajla karşı karşıya kalabilir.

Benzer şekilde farklı öğrenme stillerine sahip öğrencilere aynı yöntemi uygulamak da adaletin zedelenmesine neden olabilir. Eğitimde başarıyı sadece bireysel çabaya bağlamak, bu tür öğrencilerin maruz kaldığı sosyo-ekonomik engelleri göz ardı edebilir ve adaletsiz bir sonuç doğurabilir.

Bu nedenlerle eğitimde adalet ise bireylerin eğitim sistemine erişimlerini ve başarılarını engelleyen faktörlerin ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla farklı stratejiler geliştirilmesini ifade eder.

Eğitim sistemimizde eşitlik ve adaletin sağlanamamasının bazı önemli nedenleri bulunmaktadır. Öncelikle vurgulanması gereken nokta, “ekonomik eşitsizlikler”dir. Maddi olanakları kısıtlı olan ailelerin çocukları, eğitim kaynaklarına erişim konusunda dezavantajlı durumdadırlar.

Bölgesel farklılıklar bir başka eşitsizlik doğuran etkendir. Kırsal bölgelerde bulunan okullar genellikle şehirlerdeki okullara göre daha az kaynağa sahiptir.

Bir başka etken “cinsiyet eşitsizliği”dir. Ülkemizin farklı bölgelerinde ve farklı kültürel yapıya sahip olan çevrelerde kız çocuklarının eğitim olanaklarına sahip olmaları önünde engeller bulunmaktadır. Okula gönderilmeyen kız çocuklarının erken yaşlarda evlendirmeleri, toplumdaki aile kurumunun da sağlıklı olmamasına neden olabilmektedir.

Engelli bireyler için kapsayıcı eğitim olanaklarının eksik olması bir başka neden olarak söylenebilir. Engelli bireyler için yeterli altyapı ve uygun eğitim materyallerinin sağlanması konusunda ülkemizde eksiklikler bulunmaktadır.

Bu soruna son on yılda “göç kökenli öğrenciler” de dahil edilmiş durumdadır. Anadili farklı olan öğrenciler eğitimde dil engeli nedeniyle geride kalabilmektedir. Bu çocukların bizim çocuklarımızla aynı ortamlarda eğitim almalarını sağlayıcı kapsayıcı eğitim olanaklarının yeterince bulunmadığına tanık olmaktayız.

EŞİTSİZLİK VE ADALETSİZLİK DURUMLARININ ÇÖZÜLEBİLMESİ İÇİN NE GİBİ ÖNLEMLERİN ALINMASI GEREKİR?

  1. Eğitime erişimde finansal desteklerin artırılması iyi bir çözüm olabilir: Dezavantajlı öğrencilere burs, öğrenci yardımları ve öğle yemeği gibi desteklerin sunulması gerekmektedir. Bugün ülkemizde her dört öğrenciden birisinin okula aç gittiği ülke gündeminde tartışılmaktadır. Çeşitli sendikaların ve siyasi partilerin okullarda çocuklara bir öğün yemek verilmesi talepleri karşılıksız kalmaktadır.
  2. Bölgesel kalkınma projelerine daha fazla ağırlık verilmelidir: Kırsal ve dezavantajlı bölgelerdeki okullar için daha fazla yatırım yapılmalı ve bu bölgelerdeki çocukların cemaat ve tarikatların etkisi altında eğitim görmeleri engellenmelidir.
  3. Cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalar yaygınlaştırılmalıdır. Kız çocukların eğitime katılımını artırmak için farkındalık kampanyaları ve hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Her ne kadar ülkemizde zorunlu eğitim bulunmasına rağmen, hala kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin bulunduğunu görmekteyiz. Ne yazık ki bu konuda gerekli denetimlerin eksik olduğunu görmekteyiz.
  4. Engelli bireyler için kapsayıcı eğitim olanaklarının gelişitirilmesi bu bireylerin topluma etkili vatandaşlar olarak dahil edilmesinin önünü açar. Engelliler için uygun fiziksel altyapı, eğitim materyalleri ve özel destek programları geliştirilmesi büyük son derece önemlidir.
  5. Anadili farklı olan öğrenciler için destek programları geliştirilmeli ve çokdillilik teşvik edilmelidir. Bunun için dil ve kültürel farklılıkları gözeten eğitim politikalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.

SON OLARAK NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Sonuç olarak eğitimde eşitlik ve adaletin sağlanması, sadece bireylerin değil, tüm toplumun refahı için kritik bir gerekliliktir. Eşit ve adil bir eğitim sistemi, bireylerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına, toplumsal kalkınmayı hızlandırmalarına ve daha demokratik bir düzene katkı sağlamalarına olanak tanır. Bu nedenle, eğitim politikaları geliştirilirken eşitlik ve adalet ilkeleri temel alınmalı ve bu doğrultuda sürekli iyileştirmeler yapılmalıdır.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi

Taraf değiştiren kelimeler: Cunta

17 Aralık 2025 Çarşamba 05:00