Fikret Bila
İş cinayetleri
Türkiye iş kazalarında en çok işçinin öldüğü ülkelerden biri maalesef.
İnsan hayatının değeri yok ülkemizde.
Hele emekçiyseniz, yoksulsanız hayatınızın hiç değeri yok.
Albert Camus’nun şu sözü çok önemlidir:
"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın."
Türkiye’de inanların nasıl öldüğüne baktığımızda sicilimizin çok kötü olduğu görülüyor.
Dilovası’ndaki parfüm üretilen bir işyerinde ikisi emeklilik yaşında, ikisi çocuk yaşta 6 kadın işçinin ölümü Türkiye’de emekçinin hayatının hiç değeri olmadığını gösteren son örneklerden.
Bu işyerinde çıkan yangında 6 kadın işçimiz yanarak can verdiler:
Esma Dikan, Hanım Gülek (65), Şengül Yılmaz (55), Nisa Taşdemir (17), Tuğba Taşdemir (18) ve Cansu Esatoğlu. (16)
Bir gün sonra da Ordu'nun Fatsa ilçesindeki taş ocağında meydana gelen göçüğün altında kalan, 75 yaşındaki kamyon şoförü Mustafa Ahmet Şahin yaşamını yitirdi.
75 yaşında bile çalışmak zorunda kalan bir emekçi.
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde, inşaatı süren viyadükte iskelenin çökmesi sonucu dört işçi yaşamını yitirdi. Şeyhmuz Anuştekin (45), Tahsin Dere (45), Salih Lale (52), Mehmet Şirin Yalçıner (50) yaşındaydı.
Dün Şanlıurfa’da bir inşatta beton dölülürken göcuk oldu. İnşaat işçileri Sedat Kurt ve Yakup Güneş yaşamlarını yitirdiler,
Parfüm üretilen işyerinde 6 kadın işçinin nasıl öldüklerine bakalım.
İşyerinin, ruhsat dışında parfüm üretimi ve çalışanlarıyla ilgili hiçbir kayıt yok.
Kayıt dışı çalışan bir işyeri.
İşçilerin sigortası yok.
Günlük 660-650 lira yevmiyeyle çalışıyorlar.
Aylık kazançları asgari ücreti bile bulmuyor.
Çalışma süreleri günde 12 saat.
Emekli yaşında evde oturmaları gereken kadınlar ve okulda olması gereken yaşta iki çocuk sigortasız, kayıtsız, düşük ücretle çalışmak zorundalar.
İşyerinde yangın söndürme sistemi yok.
Yangın kapısı da yok.
Tek kapısı var.
Yangın da kapıya doğru yöneldiği için kadın işçiler birbirlerine sarılıp yanarak ölüyorlar.
İş güvenliği nerede?
Yok, sıfır.
İşyeri 6 kadın işçi öldükten sonra mühürlendi.
Oysa Çalışma Bakanlığı denetim elemanlarının yangın çıkmadan çok önce bu işyerini denetleyip gerekli önlemleri aldırmaları gerekirdi.
İşçilerin de sigortalanmalarını, en az asgari ücretle çalışmalarını sağlamaları gerekirdi.
Kadın işçiler yanarak öldükten sonra denetim yapmanın, işyerini mühürlemenin bir anlamı yok.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin Kasım 2025 raporuna göre, Ekim ayında en az 169 işçi yaşamını yitirdi. Bu ölümlerle birlikte 2025 yılının ilk on ayında hayatını kaybeden işçi sayısı bin 737'ye ulaştı. Raporda, çocuk işçiliği, tersanelerdeki ihmaller ve yüksek riskli sektörler öne çıktı.
Ekim ayına ilişkin raporda yer alan ölüm nedenlerinde ilk sırada ezilme/göçük (39 işçi) yer alırken, bunu trafik/servis kazaları (34 işçi) ve yüksekten düşme (29 işçi) takip etti.
Rapordaki bu bilgiler Türkiye’de emekçinin hayatının değeri olmadığının kanıtı.
Bu ölümlerin adı iş kazası değil, iş cinayeti.