Suriye'nin Bölünmesi

YÖN/FİKRET BİLÂ

Terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan YPG-SDG ile Şam yönetimi arasında uzlaşma sağlandığı haberleri kamuoyuna yansıdı.

Bu haberlere göre; ABD-İsrail desteğiyle Şam yönetimine getirilen şeriatçı Ahmet el-Şara ile YPG lideri Mazlum Abdi arasında anlaşma sağlandı.

Suriye’deki yayın organlarında yer alan habere göre YPG-SDG, Suriye ordusundan bağımsız üç tümenle ülkenin kuzeydoğunu kontrol edecek.

Birinci tümen, kuzeydoğu sınırlarının güvenliğinden sorumlu olacak.

İkinci tümen, YPG-SDG’nin mevcut kadın birliklerini koruyan Kadın Tümeni olarak görev yapacak.

Üçüncü tümen ise aşırı gruplara karşı operasyonlarda Şam’la doğrudan koordinasyonu yürütecek. Bu tümen, Terörle Mücadele Tümeni olarak tanımlanıyor.

Suriye ordusuna bağlı birlikler YPG-SDG tümenlerinin görev yaptığı alanlara girmeyecek.

Yine Suriye kaynaklı haberlere göre YPG-SDG’ye, devletin askerî ve güvenlik kurumlarında üst düzey görevler verilecek.

Savunma bakan yardımcılığı, içişleri bakan yardımcılığı ve genelkurmay başkan yardımcılığı görevleri YPG-SDG’nin atayacağı kişiler tarafından yürütülecek.

YPG-SDG’ye bağlı 70 üst düzey asker de yeni Suriye ordusunun komuta kademesinde görev yapacak.

Bu haberlerin gerçeği tam yansıtmadığına ilişkin haberler de kamuoyuna yansıdı ancak Şam ve YPG-SDG’den resmi bir yalanlama gelmedi.

Şam’daki Şara yönetiminin YPG-SDG ile uzlaşmaya varmasında ABD’nin yaptığı baskının etkili olduğu haberleri de geldi.

Bu uzlaşma uygulanırsa Suriye’nin kuzeydoğusunda fiilen kurulan özerk yönetim resmiyet kazanır.

Bunun anlamı da Suriye’nin Irak gibi bölünmesi anlamına gelir.

Kuzey Irak gibi Kuzeydoğu Suriye yönetimi ortaya çıkar.

Bu gelişmenin bir anlamı da Türkiye’nin Suriye sınırında Suriye ordusunun değil YPG-SDG’nin, diğer bir deyişle PKK’nın askerleri olacak demektir.

Böyle bir gelişme bir süre sonra “Türkiye’ye Suriye’deki askerlerini çek” baskısına yol açacaktır.

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’yla Suriye’de oluşturduğu güvenlik kantonlarından çekilmesi konusunda YPG-SDG’nin ABD üzerinden Ankara’dan talepte bulunması söz konusu olabilir.

Suriye’deki bu gelişmelerin Türkiye’de DEM Parti’nin talepleriyle birlikte değerlendirilmesi gerekir.

DEM Parti, TBMM’ye verdiği raporda Kürtçe’nin eğitim dili olmasını, Kürtlerin çoğunlukta olduğu il ve ilçelerde kamu hizmetlerinin Kürtçe verilmesini, buna ilişkin yasal düzenlemeler yapılmasını istiyor.

Bu talepler Türkiye’nin üniter bir ulus devlet niteliğiyle çelişen taleplerdir.

Türkiye’nin güneydoğusunda fiilen özerkliğe doğru ilerleyen bir sürece girmesini hedefleyen taleplerdir.

ABD’nin ve İsrail’in, Irak’tan sonra Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk bir yapı kurmaları, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın “bölgede ulus devletler tehdit oluşturuyor” sözleriyle uyumludur.

Bu süreç bölgede iki büyük ulus devlet olan İran ve Türkiye’nin hedefte olduğunun işaretidir.

ABD ve İsrail, kendi çıkarlarına uygun şekilde yeni bir Suriye kurarken, Ankara’nın Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin “demokratik, laik, üniter, ulus devlet” niteliklerine sahip çıkması zorunluluktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi

Ucuz otellerde emekli yaşamı

15 Aralık 2025 Pazartesi 05:15

İnsanca yaşam ücreti

12 Aralık 2025 Cuma 05:25

Hayırsever Monarşi

10 Aralık 2025 Çarşamba 05:20

Suriye Modeli

08 Aralık 2025 Pazartesi 05:15

Ücret uçurumu

05 Aralık 2025 Cuma 05:20

Sürecin koşulları

03 Aralık 2025 Çarşamba 05:15

CHP’nin güçlü programı

01 Aralık 2025 Pazartesi 05:10

AK Parti çekingen

26 Kasım 2025 Çarşamba 05:10

CHP'nin doğru kararı

24 Kasım 2025 Pazartesi 05:25