Fikret Bila
İnsanca yaşam ücreti
2026 yılı boyunca geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları başladı.
İktidar, daha önce yılda iki kez artırılan asgari ücretin yılın başında bir kez belirmesine ve yıl sonuna kadar geçerli olmasına karar vermişti.
Türkiye gibi yüksek enflasyon sorunu yaşayan bir ülkede asgari ücretin bir kez artırılması satın alma gücünün hızla erimesi anlamına geliyor.
Oysa tam aksine yüksek enflasyon karşısında asgari ücretin yılda bir kez değil, üç aylık sürelerle dört kez artırılması gerekir.
Ancak iktidar, asgari ücreti enflasyonun önemli nedenlerinden biri olarak gördüğü için artışı enflasyonun da altında belirliyor.
Asgari ücret insanca yaşam için emekçiye ödenmesi gereken en düşük ücrettir.
Asgari ücretin anlamı karın doyuracak kadar bir ücret değildir.
Bu ücretin, vatandaşın hayatını sürdürmek için gerekli olan fiziki ihtiyaçlarının yanında sosyal, kültürel ihtiyaçlarını da karşılayabileceği bir düzeyde olması gerekir.
Ancak Türkiye’de asgari ücret açlık sınırının da altında belirleniyor.
TÜRK-İŞ’in araştırmalarına göre dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması (açlık sınırı) Kasım 2025 itibariyle 29 bin 828 lira. Gıda ile birlikte diğer temel harcamaları karşılamak için gerekli tutar (yoksulluk sınırı) 97 bin 159 lira. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 38 bin 752 lira.
Asgari ücret, 2025 yılı için 22 bin 104 lira olarak uygulandı.
Bu tutar açlık sınırının altında.
Asgari ücret açlık sınırında belirlense bile bu, emekçinin insanca yaşayabileceği bir tutar değil.
CHP asgari ücretin en az 39 bin lira olması gerektiğini açıkladı.
Ancak iktidar kaynaklarından gelen haberler asgari ücrete yapılacak artışın yüzde 25-30 arasında olacağı yönünde.
Asgari ücret yüzde 25 oranında artırılsa bile ancak 2025 yılının açlık sınırını yakalayabiliyor ki 2026 yılında yaşanacak enflasyon dikkate alındığında, belirlenecek yeni açlık sınırının yine altında kalacak bir tutar olacak.
Türkiye’de çalışanlarının yüzde 50’sine yakınının asgari ücret aldığı, birkaç bin lira fazla alanlar dikkate alındığında çalışanların yüzde 60’nın açlık sınırı civarında ücret aldıkları hesaplanıyor.
Asgari ücret maalesef Türkiye’de ortalama ücret haline gelmiş durumda.
Sadece gıda fiyatlarındaki artış bile dikkate alınsa asgari ücretin ne kadar düşük oranda artırıldığı çarpıcı biçimde açığa çıkıyor.
Yine Türk-İş’in araştırmalarına göre Ankara’da dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 4,98 oranında gerçekleşti.
On iki aylık artış oranı yüzde 45,07 oldu.
Yıllık ortalama artış ise yüzde 40,27 olarak gerçekleşti.
On bir aylık artış oranı ise yüzde 41,48 olarak saptandı.
Bu rakamlar karşısında asgari ücretin yüzde 25 veya yüzde 30 oranında artırılması sadece gıda fiyatlarında meydana gelen artışı bile karşılamıyor.
Asgari ücretin düşük belirlenmesi ortalama ücreti de aşağıya çekiyor.
Bu da işverenlerin işine geliyor.
Oysa asgari ücret işverenin maliyetini düşürmek için değil emekçinin insanca yaşamasını sağlamak için belirlenmelidir.