Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yeni yıl mesajında bir cümle dikkatimi çekti. Bakan diyor ki; ‘ülkemizi toplumsal uzlaşmayı esas alan, demokratik, kuşatıcı, sivil bir Anayasa'ya kavuşturmanın gayreti içinde olacağız.’
Bakan demokratik anayasa istiyor, demek ki yürürlükteki Anayasa’yı demokratik bulmuyor…
Bakanla aynı görüşteyim. Ben de demokratik bulmuyorum…
Ülkeyi yöneten kişinin demokrat olup olmamasından bağımsız tek adam rejimleri yapısı gereği zaten demokratik değildir. Küçük bir örnek vereyim…
Şu anda hükümet tek kişi.ve denetim dışı. Meclis bırakın denetlemeyi hükümete soru dahi soramıyor.
O tek kişi (hükümet) her şeyi yapmaya, her kararı almaya yetkili ama sorumlu değil. . Rejimin özeti bu; tam yetki sıfır sorumluluk…
Bakan Tunç Anayasa’nın neresini demokratik bulmuyor merak ediyorum.
Bütün yetkilerin tek elde toplanması, kuvvetlerin uyumu adı altında kuvvetler ayrılığının kaldırılması mı Adalet Bakanı’nı rahatsız ediyor?
Yoksa yürütmeye tek başına üstlenen partili Cumhurbaşkanı’nın parti şapkasıyla yasama organına da hakim olması mı demokrasiyi zedeliyor?
Adalet Bakanı yargının tek kişinin imzasıyla dizaynına mı karşı? Atamaların tek imzadan çıkması mı hoşuna gitmiyor?
Bilemedim…
Sadece Adalet Bakanı değil TBMM Başkanı’ da 1982 Anayasa’sının yürürlükte olduğunu savunarak yeni anayasa istiyorlar... 82 model arabayla modern çağda yol alınmazmış!
Bu konuda anlaşmamız mümkün değil. Çünkü yürürlükte 2017 Anayasa’sı var…
1982 Anayasası başka bir rejimi öngörüyordu 2017 Anayasası başka rejimi işaret ediyor…
Biri parlamenter sistem üzerine kurgulanmıştı…
Diğeri tek adam yönetimi üzerine bina edildi.
Ortada 82 Anayasası kalmadı. 2017 yılında yeni Anayasayı kurgulayanlar sistem değişikliğine (bana göre rejim) vurgu yaparak oy istediler. Sistemi çağa uydurduklarını iddia ettiler. Hantallığı attıklarını şirket gibi hızlı kararlar alan mekanizmaya dönüştürdüklerini söylediler… Referandumun ana omurgası buydu.
Seçimi kazanan kişi…
Hem Cumhurbaşkanı yani Devlet Başkanı…
Hem hükümet…
Hem partisinin genel başkanı…
Hem de kendi yetkisini kendi belirleyecekti…
Nitekim böyle de oldu Cumhurbaşkanı kendi yetki alanını kendi imzaladığı kararnamelerle belirledi. Kendini Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanlığı’na atadı. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına son vererek şahsına bağladı.
Varlık Fonu değip geçmeyin...İçinde Ziraat Bankası var, Halk Bank var, Vakıf Bank var, BOTAŞ var, TPAO var, Borsa İstanbul var, Eti Maden var, Çay Kur var, PTT var, Türkcell var, daha sayayım mı tam 31 şirket var…
Bu şirketler için alınan önemli kararlar da tek adamın imzasından geçiyor… Yani şablona baktığımızda kamu kurumlarını da kamu bankalarını da Merkez Bankası’nı da aslında tek kişi yönetiyor…
Durum bu, acaba bu yapı mı Adalet Bakanı’nı rahatsız etti? Bu yüzden mi yeni yıl mesajında demokratik anayasa vurgusu yaptı?
Yeni anayasa yaparsak Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırlanacak mı?
Yeni anayasayla yetki bölüşümüne mi gidilecek? Hükümet hesap verir hale mi gelecek? Devlet başkanlığı ile parti başkanlığı birbirinden ayrılacak mı? Parti devleti anlayışına son mu verilecek?
Adalet Bakanı demokratik anayasa tabiriyle neyi kastediyor?
