Gürel Yurttaş
Barış Alper fitili ateşledi Kerem Aktürkoğlu ne olacak: Bugün Galatasaray'a yarın Fenerbahçe ve Beşiktaş'a
Önce eskiye götüreyim sizi. Beşiktaş muhabirliği yaptığım yıllara.
Büyük başkan Süleyman Seba döneminde 3 yıl üst üste şampiyon olduğu dönemi hatırlatayım. Tarihindeki en başarılı günlere, kupa kazanma rekorları kırdığı döneme.
Futbol sadece sahada oynanmıyor.
Yöneticilik de çok önemli. Beşiktaş'ın o dönemdeki kadrosu çok iyiydi çok iyi olmasına da Süleyman Seba yönetimleri de aynı şekildeydi.
Önce takımda birlik yani takımdaşlık önemliydi.
O yıllarda futbolcularla sözleşmeler 2'şer yıllık imzalanırdı.
Seba yönetimi futbolcular arasında parasal olarak uçurum olmaması için bir yöntem geliştirmişti. O da "Tavan fiyat taban fiyat" uygulamasıydı.
Beşiktaş'taki yıldızlara örneğin Rıza, Metin, Feyyaz, Gökhan gibi isimlere tavan fiyattan sözleşme yapılır, diğer futbolculara da taban fiyat ödenir, arada dağlar kadar fark olmaması hedeflenirdi.
Yılını tam olarak hatırlamıyorum. Ama şu olay gerçek:
Bir transfer döneminde ilk imzaları her zamanki gibi para bile konuşmadan takımın belkemiklerinden olan Ulvi ve Kadir atmış, yanılmıyorsam daha sonra sözleşmelerine 900'er bin lira yazılmıştı.
Sonra kaptan Rıza, tavan fiyata giren arkadaşları adına oturdu masaya.
Süleyman Seba'nın prensleri Metin Keçeli ve Zekeriya Alp transfer komitesindeydi. (Her dönem başka yöneticiler de katılırdı bu komiteye ikisinin yanı sıra) Süleyman abi bu görüşmelere katılmaz, odasında sonucu beklerdi.
O dönem tavan fiyat biraz açıldı. Yine yanılmıyorsam 1.5 milyar liraya kadar çıktı. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın her dönem transfer listelerinde olan bu futbolcularla yeni sözleşmeler imzalandı.
Milyar tavanı ilk kez aşılıyordu bu o döneme göre büyük paraydı.
Bunun üzerine Süleyman abi ne yaptı biliyor musunuz?
Ulvi ve Kadir'in milyar tavanının altında olmasına gönlü razı olmadı.
Onların yönetime başvurmasını beklemeden 900 milyon liralık sözleşmelerini 1 milyar liranın üstüne çıkararak yenilettirdi. Böylece Beşiktaş'ın ilk 11'inin temel direklerinin hepsi de milyar sınırını aşmış oldu.
Bunu neden anlattım.
Açıklayayım.
Barış Alper Yılmaz Galatasaray'da sanıyorum 2 veya 3 milyon euroya oynuyor. İlk 11'in değişmez ismiydi düne kadar. Şampiyonluklarla önemli pay sahibi olduğunu kim inkar edebilir ki.
Galatasaray kadrosuna dünyaca ünlü yıldızları kattı. Örneğin Osimhen'i, örneğin Sane'yi. Açıklama şöyleydi:
"Profesyonel futbolcu Leroy Aziz Sane ile 01.07.2025 tarihinden başlamak üzere, 3 sezon için anlaşmaya varılmıştır. Yapılan anlaşmaya göre, futbolcuya her bir sezon için net 9 milyon avro garanti ücret ile net 3 milyon avro tutarında sadakat primi ödenecektir."
Yani yıllık 12 milyon euro.
Osimhen'in yıllık ücreti ise 21 milyon euroyu aşıyor. 25 milyon euroya da yaklaştığı belirtiliyor.
Şimdi... Bu nasıl bir fark. Bir kaç milyon euro tamam da... 2 milyon euro nerede 25 milyon euro nerede?
Bu sırada Barış Alper'e yıllık en az 10 milyon euroluk teklif gelmez mi bir Arap kulübünden.
Ne yapacaktı delikanlı! Yutkunup içine mi atacaktı?
Olacağı buydu işte. Bir de kızıyorlar çocuğa. Kızanlara sorayım, kendinizi Barış Alper'in yerine koysanıza.
GEDSON FERDANDES NEDEN GİTTİ SANIYORSUNUZ?
Aynı krizlerin Beşiktaş ve Fenerbahçe'de de çıkabileceğini sanıyorum.
Hatta Beşiktaş'ta yaşandı bile.
Siyah beyazlı takımın en iyi futbolcularından biri olan Gedson Fernandes ani bir kararla gitmek istediğini söyledi ve gitti.
Neden mi?
Orkun Kökçü'yü aldın yıllık 5 milyon euroya... Gedson'a veriyorsun yıllık 1.3 milyon euro. Yanındaki adam kendisinden 3 katı fazla para kazanırken bunu kabullenemedi işte. Hatta gittiği Rus kulübünden kat be kat fazlasını kazanıyor şimdi. Daha önce de yapabilirdi bu transferi. Ama Beşiktaş'ta az kazansa da ayrılmamış demek ki! Ama bir başka futbolcuya böyle farklı bir tarife uygulananınca dayanamadı tahminimce.
Bu kriz Beşiktaş'ta sürecek.
Şu anda çok pahalı transferlere imza attırıp duran Fenerbahçe'de de olacağını sanıyorum. Kerem Aktürkoğlu ne olacak mesela? Yıllık kaç milyon euro kazanacak, takımdaki eski futbolcular ne alıyor?
Olacakların eli kulağında!
Demedi demeyin!