Türkiye'de altına talep yüksek kalacak
Dünyanın en yüksek altın talebi gösteren ülkelerinden biri olan Türkiye'de, ekonomiye duyulan güvensizlik ve yerleşik kültürel alışkanlıklar, kıymetli madene olan ilgiyi canlı tutuyor. Alanında uzman isimler, "yastık altı" olarak bilinen birikimlerin artmaya devam edeceği görüşünde birleşiyor.
Türkiye, Hindistan ve Çin'in ardından küresel altın talebinde üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan'ın açıklamalarına göre, vatandaşların yastık altındaki altın varlığının yaklaşık 500 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.
"HEM MADDİ HEM KÜLTÜREL DEĞERİ VAR"

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran'a değerlendirmelerde bulunan İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, altının Türk toplumu nezdinde kısa vadeli bir spekülasyon aracından ziyade, uzun vadede "güvende hissettiren" bir tasarruf yöntemi olduğunu belirtti.
Altının tarihsel olarak toplumsal yaşamda önemli bir sembol olduğuna dikkat çeken Prof. Alçın, Türkiye gibi bir ayağı Ortadoğu’da olan ülkelerde, yeni doğan çocuklardan evlenen çiftlere kadar hayatın birçok aşamasında en kıymetli hediye olarak altının tercih edildiğini ifade etti. Alçın, bu durumun altının maddi değerinin yanı sıra güçlü bir kültürel değere de sahip olduğunu gösterdiğini söyledi.
"FİZİKİ ALTIN VERGİ DENETİMİNE TABİ DEĞİL"
Prof. Alçın, altın birikimiyle ilgili genellikle göz ardı edilen farklı bir noktaya da değindi. Fiziki altın sahipliğinin ulusal sınırlar içinde herhangi bir vergi denetimine tabi olmadığını vurgulayan Alçın, geleneksel toplumlardaki vergi ödeme konusundaki isteksizliğin, altını vergiden muaf bir yatırım aracı olarak daha cazip hale getirdiğini belirtti.
Altın alıp-satacaklar dikkat! İslam Memiş "bu hafta" dedi
Alçın'a göre bu durum, vatandaşların altına olan yoğun ilgisinin önemli gerekçelerinden biri. Prof. Alçın ayrıca, Türkiye'nin net bir altın ithalatçısı olduğunu, bu nedenle yurt içindeki talebin artmasının altın ithalatını da artırdığını ve bunun da ekonomideki döviz bağımlılığını körükleyen bir faktör olduğunu sözlerine ekledi.
FİYATLARDAKİ GERİ ÇEKİLME ALIM FIRSATI OLARAK GÖRÜLÜYOR
Türkiye'de gram altının fiyatı yıl başında 3 bin TL düzeyindeyken, Ekim ayında 5 bin 900 TL seviyelerine kadar tırmanmıştı. Bu zirvede yaşanan kâr satışlarının ardından gram altın şu sıralar 5 bin 500 TL seviyelerinde işlem görüyor.
Benzer bir hareket küresel piyasalarda da yaşandı; ons altın fiyatı 2 bin 624 dolardan başladığı yılda yüzde 70'e yakın bir artışla 4 bin 350 dolara kadar çıktı ve bugünlerde 4 bin dolar civarında dengelendi.
Altın yine zirvede: Yatırımcısının yüzünü güldürdü
Bu gelişmeleri yakından izleyen Türkiyeli bireysel yatırımcılar, altın fiyatlarındaki bu kısmi geri çekilmeyi yeni bir alım dalgası için fırsat penceresi olarak değerlendiriyor. Piyasadaki genel algı, altın fiyatlarındaki yükselişin devam edeceği yönünde olduğundan, fiyatlardaki düşüş sonrası vatandaşlar yeniden kuyumculara yönelmiş durumda.
MERKEZ BANKALARI DA ALTIN TALEBİNİ ARTIRIYOR

Altına olan talep sadece bireysel yatırımcılarla sınırlı değil; küresel merkez bankalarının alımları da giderek artıyor. Artan jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler ile enflasyondaki yukarı yönlü riskler, altına olan talebi canlı tutuyor.
Dünya Altın Konseyi (WGC) tarafından yayımlanan üçüncü çeyrek raporuna göre, merkez bankaları bu çeyrekte, bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 28 artışla 220 ton net alım yaptı. Bu dönemde en çok alım yapan ülkeler 18 tonla Kazakistan, 15 tonla Brezilya ve 7 tonla Türkiye oldu. 2025 yılı genelinde merkez bankalarının toplam talebinin 750 ila 900 ton bandında gerçekleşmesi öngörülüyor.
DR. AKMAN: "KÜRESEL PARA SİSTEMİNE GÜVEN ZAYIFLIYOR"
Ekonomist Dr. Cüneyt Akman da Türkiye’de altına olan talebin, her dönemde olduğu gibi gelecekte de yüksek seviyelerde kalmaya devam edeceğini belirtti.
2008 finansal krizi ve ardından gelen Kovid-19 pandemisiyle birlikte hem vatandaşların hem de merkez bankalarının altın alımlarını artırdığını ifade eden Dr. Akman, bu durumun temel nedenini küresel para sistemine duyulan güvensizliğe bağladı. Akman, "Çünkü dünyadaki para sistemine olan güven her geçen gün zayıflıyor. Bu nedenle merkez bankaları da, kurumsal yatırımcılar da, sıradan vatandaşlar da elindekileri korumak için altın almaya yöneliyor" dedi.
"BİTMEYEN ENFLASYONA KARŞI EN BÜYÜK KORUNAK"
Dr. Akman, özel olarak Türkiye’nin son 50 senedir kronik bir enflasyon problemiyle yaşadığına dikkat çekti. Yüzde 1000'lere ulaşan hiperenflasyon tecrübe eden ülkelerin dahi bu sorunu çözdüğünü, ancak Türkiye ekonomisinin yüksek enflasyon sarmalından kurtulamadığını belirtti.
'Yastık altı' 500 milyar dolara ulaştı
Akman, bu sebeple toplumda fiziki altının, birikimleri korumak için en büyük güvence olarak görüldüğünü vurguladı. Dr. Akman, bu durumu "Türkiye bugün dünyada sürekli enflasyona sahip tek ülke konumunda. Bu yüzden halk altın sahibi olmayı, adeta bilinç altında bitmeyen enflasyona karşı en büyük korunak olarak görüyor ve görmeye devam edecek" sözleriyle açıkladı.
YASTIK ALTINDA YÜZ MİLYARLARCA DOLARLIK SERVET

QNB Finansbank ekonomistleri Erkin Işık, Deniz Çiçek ve Şakir Oktay Gür tarafından Eylül ayında yayımlanan bir analiz notuna göre, Türkiye’deki yastık altı altın miktarı 2025’in ilk sekiz ayında 51 ton artarak 3 bin 100 tona ulaştı. Bu rakam, yaklaşık 400 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe denk geliyor.
Aynı analizde, Türkiye’deki toplam altın stoğunun 4 bin 210 ton (yaklaşık 500 milyar dolar) düzeyine ulaştığı ve bu servetin yaklaşık yüzde 90’ının vatandaşlar tarafından "yastık altı" olarak saklandığı belirtildi. QNB ekonomistleri, "Yıllık artışlar sınırlansa da Türkiye'deki yastık altı altın stoku, hala dünyanın en büyük bireysel altın rezervlerinden biri olmaya devam ediyor" değerlendirmesini yaptı.
Bu verileri destekler nitelikte bir açıklama da TCMB Başkanı Fatih Karahan’dan geldi. Ekim ayı başında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan Karahan, Türkiye'deki yastık altı altın stokunun 400-500 milyar dolar aralığında olduğunu tahmin ettiklerini belirtmişti. Karahan, bu durumun nedenini, "Türkiye'de bu kadar yüksek altın stoğu olmasının nedeni geçmişten gelen enflasyonist tecrübe" sözleriyle açıklamıştı.
