Mehmet Tezkan
Yoksulluğun Hesabını Sormayacak Mıyız?
Pazar günü oy verenlerin büyük çoğunluğu şunu biliyor. Biz sadece belediye başkanlarını, meclis üyelerini, muhtarları seçmeyeceğiz.
Vereceğimiz oyla siyasetin yönünü çizeceğiz. Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğiz.
Basit bir yerel seçim değil bu…
Ya muhalefeti güçlendirerek dengeyi sağlayacağız, demokrasiyi güçlendireceğiz. Tek kutuplu olmaktan çıkaracağız. Ya da ılımlı otokrasiye ‘evet’ diyeceğiz…
Hatta ılımlı otokrasinin sert otokrasiye dönüşme olasılığının zeminini hazırlayacağız.
Alman Bertelsman Vakfı 20 yıldır bu konuda araştırma yapıyor. 300 uzman görev alıyor, iki yılda bir durum raporu yayınlıyorlar.
Bu yılki saptamaları şöyle: 137 ülkeden 74’ünde otokrasi var. 25 ülke ılımlı otokrasiyle geri kalanı sert otokrasiyle yönetiliyor…
Hemen örnek vereyim, Tunus, Cezayir, Nijerya, Mozambik gibi ülkeler ılımlı otokrasiler listesinde… Rusya, Mısır, Suudi Arabistan, Küba, sert otokrasiler bloğunda…
Türkiye ılımlı otokrasiler arasında. Ama 25 ülke içinde 20. sırada. Yani altlarda. Her an sert otokrasiye kayabilir!..
İşte bu seçim bu yüzden çok önemli.
AKP/MHP ortaklığı kazanırsa parti devleti, AKP Devleti, otokrat rejim kalıcı hale gelecek…
Asal Araştırma İstanbul ve Ankara’da ‘bu kadar fark olmaz kontrol edeceğiz’ diye sonuç açıklamadı/açıklayamadı...
Neden acaba?
Belli ki İmamoğlu ve Yavaş açık ara önde. AKP adayları önde olsaydı anında duyururlardı.
Sonar adlı şirketin yaptığı araştırmada İmamoğlu beş puan önde çıktı. CNN Türk ekranlarından eksik olmayan şirketin Başkanı Hakan Bayrakçı sonucu açıklamadı.
Neden?
Korkudan… İktidarın korkusundan. Çarpılmamak için!...
Sonuç dışarıya sızdırılınca kem küm etti. İnkar edemedi, doğrudur da diyemedi. Dese AKP rozetini çıkartacaklar.
Araştırma şirketleri araştırma sonucunu açıklayamıyor. İktidar medyası gördüğünü yazmıyor/yazamıyor…
Otokrat rejimin ılımlısı böyle… AKP İstanbul, Ankara’yı alır istediği oy oranını yakalarsa gerisini düşünün…
Dört yıl gıkımızı çıkaramayız… Zaten zor bela çıkıyor, çıkanların başı derde giriyor. İktidarın beğenmediği pankartı açan gözaltına alınıyor… Zaten baskı var, daha da artacağını söyleyebilirim…
Bir de şu var. Erdoğan’ın takıntısı yüzünden, Erdoğan’ın ‘ekonomiyi en iyi bilirim ABD’si, Avrupası bilmiyor’ diye diretmesi yüzünden perişan olduk…
Uygulattığı irrasyonel (akıl dışı) politika nedeniyle yüksek enflasyonla boğuşan ilk beş ülke arasına girdik.
Erdoğan’ın yarattığı hayat pahalılığının hesabını sormayacak mıyız?
‘Emekliye ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor’ diyen Erdoğan’dan açtığı dipsiz kuyunun hesabını sormayacak mıyız?
Başkanlık rejimine geçtiğimiz günden beri gün yüzü görmedik. En kötü geride kaldı diyerek yıllarca aldattılar. ‘Enflasyon bu yaz düşecek biraz sabır’ diyerek kandırdılar. Elimize fırsat geçmişken hesabını sormayacak mıyız?
Biz gidersek terör azar, biz gidersek din elden gider, biz gidersek camilere kilit vurulur, biz gidersek beka sorunuyla karşı karşıya kalırız, ülke bölünür uydurmasına bir kez daha kanacak mıyız?
Bu kara propagandaya yenik mi düşeceğiz?
İki zeytin bir lokma ekmekle açlığımızı bastırırken bunu da bulamayan var diye şükredip bize bu hayatı reva görenlere boyun mu eğeceğiz?
Bu kadar çaresiz, bu kadar bitkin, bezgin, kaderci bir toplum mu olduk?
Ensesine vur al lokmayı derler ya o hale mi geldik?
Bu koşullar da AKP yerel seçimde de istediği sonucu alırsa bu pahalılıkta bile bize oy verdiler demek ki şerbetliler diye öyle bir kemer sıktırırlar ki nefes alamayacak hale geliriz.
Üzerimizden silindir gibi geçerler. Yoksulluk kalıcı, değişmez, süresiz olur…
Mutlak yoksullukla tanışırız…
Bu duruma Hükümet Müslümanları sesini çıkarmaz. Alkışlamaya hazır medya zafer nutukları atar olan her geçen gün daha da yoksullaşan millete olur.
İnanın büyük çoğunluk yaşamıyor, hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Erdoğan’ın canı istiyor faizi indirtiyor canı istiyor yükseltiyor. Aklına Nass geliyor yeniden indirtiyor, kasada döviz kalmayınca yeniden yükseltiyor…
Bu çalkalanmada olan bize oluyor. Bir o yana bu yana savruluyoruz…
Hesabını sormayacak mıyız?
Mayıs seçimi için yarattıkları sahte cennete milyonlar inandı, oy verdi. Ama yazın ortasında kara kış geldi. İğneden ipliğe her şey yüzde yüz zamlandı.
Bizi kandırdınız demeyecek miyiz?
Bu kötü yönetimi hak etmiyoruz diye haykırmayacak mıyız?
İktidara vatandaş olduğumuzu hatırlatmayacak mıyız?