Süper tahvil ‘İslam’ı aldatmak

‘Faizler inerse enflasyonda iner’ takıntısının, dayatmasının, deneyinin acı sonuçlarını yaşıyoruz.

Her gün zam haberiyle uyanıyoruz (Gerçi iktidara destek veren kanallar söylemiyor, gazeteleri yazmıyor ama insanlar yaşayarak öğreniyor. Markete giderek, benzin alarak, çarşıya çıkarak…) Her gün dolar ne olacak muhabbetiyle güne başlıyoruz…

Dün Marmaray’da yüksek sesle sohbet. Biri dedi ki; dolar durmaz burada 20‘yi görür. Öteki ne yirmisi abi 25 ‘i bulur’ diye itiraz etti.

İnanın kenarlarında köşelerinde bin dolarları yoktur. Bırakın bin doları yüz dolarları dahi olmadığına eminim. Ama dolar kurunu yakından izliyorlar.

Çünkü onlar için Türk lirasından daha değerli daha önemli para…

Çünkü onlar biliyor ki dolar kuru yükseldikçe hayat kaliteleri küçülüyor…

Bir de bunca yılın deneyimi var.

Neyse meselemiz dolarla olan kardeşliğimiz değil. Ekonomik buhrandan nasıl çıkacağımız.

İktidar eylül ayında ekonominin aksını kırdı, o gün bugündür araba yalpalıyor. Direksiyonu düz tutmaya çalışıyorlar ama aks kırılmış bir kere araba bi o yana bi bu yana savruluyor.

Aslında dingil çok önce kırılmıştı. Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota hatırlattı. Tee 2018 yılının mayıs ayında kırılmış.

Dönemin Başbakan’ı İngiltere’de portföy yatırımcıları ile görüşürken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle her konuda kararı kendi vereceğinin, farklı yöneteceğinin, ekonomik teorisini hayata geçireceğinin mesajını vermiş…

Yeni rejime geçtiğimiz günden beri gün yüzü görmüyoruz. Fakirleştikçe fakirleşiyoruz.

Yeni rejim bize fakirliği getirdi. (Aslında bu başlı başına yazı konusu, önümüzdeki hafta fırsat olursa ele alırız)

Durumu anlayan yabancılar ufak ufak tüymeye başlarken damat bakan Berat Albayrak onlara büyük kıyak yaptı.

Dolar kurunu tutmak için arka kapı yöntemiyle Merkez Bankası rezervlerini boşalttı/sattı.

Yabancılar da ucuzdan TL varlıklarını dolara, Euro’ya çevirerek el sallayıp gitti.

Meşhur 128 milyar dolar hikayesi…

Bizim iktidar akıllanmadı, aynı senaryoyu geçen yılın eylül ayında bir kez daha sahneye koymaya kalktı. Tren anında raydan çıktı, arabalar takla attı.

Faizi indireyim derken faizi çıkardılar, kuru zıplattılar, enflasyonu patlattılar.

Baktılar halk öfkeli, önce kutsal dinimizi kalkan yapmaya kalktılar. Erdoğan ‘nass’ nedeniyle dedi. ‘Nass’ın herkesi bağladığını söyledi…

Bir süre sonra daha da iddialı konuşarak; ‘bir Müslüman olarak ‘nass’ lara uymak zorundayım, uyacağım’ dedi.

Muhafazakâr tabanı ikna edeceğim derken kendini fena halde bağladı. Politika faizini daha da aşağıya (yüzde 14’te kaldı) indiremedi ama enflasyonu dizginlemek için çıkaramadı da.

Faizi yükseltse biri çıkar ‘nass’ları artık tanımıyorsun diye sorar… Dilin kemiği yok ya biri çıkar ‘Müslümanlıktan vaz mı geçtin kesin hüküm seni bağlamıyor mu’ deyi verir…

Bu sebeple yan yollara sapıldı. ’Nass’ a yani dinimize yani kesin hükümlere çalım atıldı. Kur korumalı mevduat budur; faiz arttırmadan yüksek faiz vermenin dolambaçlı yoludur.

Parasını KKM’ ye yatıranlara altı ayda ödenen faize bakın. Yüzde kaç?

Resmi faiz kaç?

Aradaki fark yüzde kaç?

O fark İslam dinine atılan ilk çalımdır. ‘Nass’ı aldatmaktır. Kandırmaktır. Kesin hükümlerin arkasından dolanmaktır.

Dolar kuru enflasyonun altında kalınca Kur Korumalı Mevduat işe yaramadı. Kur yükseldiği halde enflasyona yetişemedi.

Yeni bir enstrüman lazım!

Buldular enflasyon korumalı tahvil veya bono. Bir yıllık veya altı aylık bono çıkaracaklar enflasyon artı yüzde 10 faiz diyecekler.

Koş vatandaş koş…

Gerçi onlar faiz demez getiri derler. Bu da dine çalım atmanın bir başka yöntemi. Faiz değil getiri… Faiz günah getiri sevap!

Diyelim ki enflasyon yüzde 70. Üzerine 10 puan da faizi koyun, ne oldu?

Faiz yüzde 80…

Hani faizi indirmek kesin hükümdü. Hani ‘nass’ tı. Hani bir Müslüman olarak uymak zorundaydılar!

Sorum şu… Enflasyon korumalı bono/tahvil çıkarırlarsa akıllarınca kimi kandırmış, kimi aldatmış olacaklar?

Bizi mi, kendilerini mi?

Yoksa kesin hükmü koyanı mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi