Mehmet Tezkan
Sebep Erdoğan’sa… Çözüm belli
Dün Neden/Sonuç programını tamamlayıp Halk TV’nin kapısından çıkıyordum ki, eşim aradı.
‘Eve dönüyorsan bir kilo kıyma al, ama az yağlı olsun dikkat et.’
Tamam dedim, yağsız derim zaten az yağlı olur. Alacağım bir iki parça ürün daha vardı, Migros’a gittim.
Et reyonuna uğradım bir kilo yağsız kıyma istedim. Kasap tamam abi dedi, eti aldı, kıyma makinasında çekti, tarttı, paketledi üzerine etiketi yapıştırdı:
994 gram… Bir kilodan altı gram eksik, 149 lira 5 kuruş…
Oha… Çüş… Bu ne ya bile diyemedim, nutkum tutuldu. Nutkumun tutukluğunu telefonun sesi deldi. Mecburen açtım.
Eşim… ‘bana Boğaziçi Elektrik’ten mesaj geldi. Sana WhatsApp’ tan yoluyorum, baksana’ dedi, kapattı.
Baktım…
Mesaj aynen şöyle:
‘Değerli müşterimiz, …….. nolu hesabınıza ait. 10/02/2022 son ödeme tarihli 1087.90 TL fatura düzenlenmiştir’
Yazı ile; bin seksen yedi lira doksan kuruş.
Migros’un ortasında bu kez yüksek sesle ‘oha, çüş’ diye haykırdım. Elimize geçen fatura falan yok. İlk defa cep telefonuna elektrik borcu bildiriliyor. Yeni adet mi?
Halk TV’deki yayın ortaklarımdan İbrahim Kahveci (biliyorsunuz hesap kitap konusunda bir numaradır) aralık ayı faturam üzerinden hesap yapmıştı, zamla birlikte 900 lira gelir demişti.
O bile yanıldı.
Anladım ki aşığı yukarı 2.5 misliyle çarpıyorlar… Sadece elektrik değil, doğalgaz da aynı, benzin de aynı. Altı önce litresi kaç liraydı şimdi kaç lira?
Her gün ekrana çıkmak, tanınır olmak iyi bir şey değil. En azından benim için. Marketin ortasında oha çüş narası atınca benim yaşlarımda bir adam anında koluma yapıştı:
Emekliyim öldüm bittim diyerek söze başladı ve ekledi; ‘Git kasabın önünde on beş dakika dur bak bakalım kaç kişi et alıyor, kaç kişi ne eti istiyor?
Farkında değildim, eskiden üç-beş kişi olurdu, sıra beklerdik. Dün kimse yoktu. Et isteyen tek kişiydim.
Migros geçen yıl ocak ayında kaç ton bu yıl kaç aynı ayda kaç ton et sattığını açıklar mı acaba!
Veya Migros’un falanca şubesi.
Açıklamazlar/açıklayamazlar.
Anında başlarına Maliye müfettişleri çöker…
Yetmez İçişleri Bakanlığı müfettişleri de intikal eder. Yetmez Adalet Bakanlığı da devreye girer. Yetmez, Ulaştırma, Tarım, Sanayi Bakanlığı da…
Yaşıtımla konuşurken delikanlı yanımıza yanaştı.
‘Abi bu pahalılığın gerçek sebebi sizce nedir’ diye lafını gevelemeden soruyu yapıştırdı.
Tayyip dedim…
Açık ve net, Tayyip Erdoğan’ın kaprisi, inadı, çok bilmişliği ülkeyi bu hale getirdi. Bir kişiye üç/dört şapka verirsen sonu bu olur. Geçen yıl ocak ayında uzun tatile çıkıyorum deseydi veya ülkenin yönetimini liyakatli kişilere bıraksaydı, her şeyin en iyisini, en doğrusunu ben bilirim takıntısından kurtulsaydı…
Dedim genç uzatma der gibi sözümü kesti; Eee ne olurdu o zaman?
Enflasyon yüzde 15’lerde, dolar da sekiz lira seviyesinde olurdu dedim. Bu pahalılık olmazdı.
Yaşıtım olan emekli de, genç arkadaşım da başını salladı. Eve geldim. Bilgisayarı açtım site yönetiminden mail.
Aidatlara yüzde 70 zam!..
Bi oha, bi çüş narası daha attım ama Allah’tan evdeydim kimse duymadı. TV’yi açtım.
Erdoğan canlı yayında.
Günlük beş kilovatsaat olarak indirimli elektrik tüketimini yedi kilovatsaate çıkarmışlar. Yani ayda 150 değil de 210 kilovatsaat.
Bedava mı?
Güldürmeyin beni. Erdoğan lütuf gibi sundu ama değil. 210 kilovatsaate kadarı yüzde 50 zamlı. Üstü yüzde 125 zamlı.
Enflasyon kaç diye sormayın artık!
Asgari ücretli bugün zamlı maaşını alacak ya almadan parası eridi garibimin. Bugün benzine bir kez daha zam gelecek haberiniz olsun.
Sebep?
Dolar kurundaki artışıymış.
Döviz kurunu kim arttırdı, kim zıvanadan çıkardı?
Erdoğan…
Daha doğrusu tek adam rejimi. Ülkenin bir kişinin ruh haline göre yönetilmesi.
O halde ne yapmamız lazım, neyi değiştirmemiz lazım?
Erdoğan’ı…