Mehmet Tezkan
Operasyonun hedefi CHP ve İYİ Parti
AKP, koalisyon ortağı MHP’nin desteğiyle CHP ve İYİ partiyi hedefine alan siyasal mühendisliğe soyundu.
Daha doğrusu büyük bir operasyon başlattılar. Seçim yasasını değiştirerek CHP ve İYİ Parti’nin önünü kesmeye çalışıyorlar.
Dün izah etmeye çalışmıştım, kısaca hatırlatayım. 2018 seçimlerinde bir seçim çevresinde verilen oylar Cumhur ve Millet ittifakına dağıtılıyor. Her ittifak kendine düşen pay üzerinden milletvekili çıkarıyordu.
(Parantez açıp örnek vereyim.
Diyelim ki; 500 bin seçmenin olduğu bir seçim çevresinden 7 milletvekili çıkacak. Diyelim ki Cumhur ittifakı 250 bin, millet ittifakı 200 bin oy aldı. 50 bin oy da ittifak dışı partilere ve bağımsız adaylara gitti. Bu durumda Cumhur İttifakı 4, Millet İttifakı 3 milletvekilliği kazanmış oldu. Cumhur İttifakı dört millet vekilliğini kendi içinde dağıtacak. Millet İttifakı da üç milletvekilliğini… 2018 yılındaki sistem buydu)
İktidar bu yöntemin CHP ve İYİ partinin işine geldiğini hesapladı, ittifakları fiilen bitirdi.
Artık ittifakın adı var kendi yok.
Bu sebeple diyorum ki, operasyonun amacı CHP ve MHP..
Cumhur İttifakı aslında AKP ve MHP’den kurulu. BBP Genel Başkanı AKP listesinden Meclis’e girdiği için onu saymıyorum. Millet İttifakı ise çok partili. Saadet, Gelecek, DEVA, DP gibi partilerin milletvekili çıkarma gücü yok ama Millet İttifakı’na en az yüzde altı, yedi oranında belki de daha üstünde katkıları olabilirdi. Bu da Meclis aritmetiğini değiştirirdi.
İktidar bunun önüne geçmeye çalışıyor.
Tabii, AKP’nin CHP’nin çok üzerinde birinci parti olması halinde.
Ya CHP AKP’nin üzerine çıkarsa?!..
Operasyonun ikinci ayağı da önemli. DEVA, Gelecek ve Saadet ve DP kendi bacağından asılacak. Şimdi denilecek ki, eski sistem kalsaydı, bu üç parti zaten milletvekili çıkaramayacaktı.
Doğru…
Ama Millet İttifakı’na verdikleri güçle, yarattıkları sinerjiyle masada kalacaklardı. Sadece CHP ve İYİ Parti’nin adayları seçilse bile Millet İttifakı Meclis’teki gücünü katkı veren diğer dört partinin katkılarıyla sağlayacaktı.
Bu şans ellerinden alınıyor.
Ne yapacaklar?
27 Mart’ta altı parti yine buluşuyor. Oradan önemli kararlar çıkabilir. Büyük ihtimalle oyuna gelmeyecekler. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda ortak hareket etmeyi sürdürecekler.
Ve artık büyük ihtimalle adayları Kılıçdaroğlu olacak.
Önemli bir mesele daha var. İktidar seçim yasasını değiştirirken bunu da hesaplamış olmalı.
Saadet, Gelecek, DEVA ve DP’nin vekil çıkaracak gücü olmadığına göre CHP ve İYİ parti kontenjan verecek mi?
İyi Parti mesela DEVA ve DP‘den üç beş kişiyi, CHP’de Gelecek ve Saadet’ten birkaç kişiyi aday gösterecek mi?
Gösterirlerse örgütleri ne tepki verir?
Gösterirlerse seçmenleri ne tavır koyar?
İktidar seçim yasasını değiştirirken bunu da hesaplamış. Millet İttifakı’nı karıştırmayı, içine nifak tohumu atmayı da planlamış.
Yasa değişikliğinin kabul edilemez iki maddesi var. Biri, YSK’yı kontrolü altına alan iktidarın il seçim kurullarına da hâkim olma arzusu.
Bugüne kadar iktidar partilerinin yerlerini korumak için seçim yasalarıyla, seçim çevreleriyle oynadıklarını çok gördük. Kendine oy vermeyen kente ceza verip ilçe yapıldığına bile şahit olduk ( DP 1954 seçimlerinde kendisine oy vermeyen Kırşehir’i ilçe yapıp Nevşehir’e bağladı) Ama seçim kurullarını dizayn ederek seçime hazırlanan bir iktidar partisiyle ilk defa karşı karşıyayız.
AKP daha doğrusu Cumhur İttifakı, 2017 referandumunda sandıklar kapatılmadan mühürsüz oyları geçerli sayan, İstanbul seçimini gerekçesiz iptal eden YSK’dan o kadar memnun kalmıştı ki, üyelerinin görev sürelerini uzattı. Şimdi de il seçim kurullarını aynı tornadan geçirmek istiyor.
Niyeti bu…
Seçmenin, il seçim kurullarına bile güven duyulmadığı bir seçimin meşruluğu soru işaretleriyle doludur. Seçim kurullarının yapısıyla oynamak, dizayn etmek, iktidarın rotasına sokmak tuzun koktuğunun, hukukun bittiğinin ilanıdır.
Seçim yasasındaki bir başka kabul edilemez madde de Cumhurbaşkanı’nın seçim yarışına devlet başkanı yetkileriyle/imkanlarıyla/gücüyle girmesi.
Erdoğan bütün ülkeyi devlet başkanı sıfatıyla dolaşacak. Valiler, kaymakamlar kendi için çalışacak. Örtülü ödenek dahil, devletin hazinesi emrinde olacak. İstediği parayı istediği yerlere harcayacak. Kimseye hesap vermeyecek.
Ve bu seçim yarışı da adil olacak!
Güldürmeyin beni…
Şimdi diyeceksiniz ki 2018 seçimleri de böyleydi. Cumhurbaşkanı parti lideri, seçilmek isteyen aday gibi değil seçim kampanyası boyunca devlet başkanı gibi dolaştı.
İşte bu durum yasal haline getiriliyor.
Yasa Meclis’te görüşülürken başka sürprizler de bekliyorum.
Acı acı güleceğimiz sürprizler!..