Mehmet Tezkan
Milli onurumuzun şaşmaz gereği!
Çok güzel söz. Anlamlı söz. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ağzından döküldü. Kavala için ‘adalet çağırısı’ yapan 10 Büyükelçi için söyledi.
‘Büyükelçinin gözünün yaşına bakılmadan istenmeyen adam ilan edilmesi milli onurun şaşmaz bir gereğidir’ dedi.
Devlet Başkanı ve yürütmenin yegane temsilcisi olan Erdoğan’ın bu çağrıya uyup uymayacağı merak konusu.
10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan edip sınır dışına yollayacak mı?
Yoksa milli onurumuzun şaşmaz gereğini yerine getirmeyecek mi?
Eskilerin tabiriyle kulağının üzerine mi yatacak?
Eğer, kendisini takip eden gazeteciler büyükelçilerin bildirisini gündeme getirip, Bahçeli’nin açıklamasını sormazlarsa bilin ki üzerine yatacak…
Gazeteciler sadece büyükelçilerin açıklamasını sorup Bahçeli’nin çağrısını konu etmezlerse yine bilin ki üzerine yatacak…
Zaten ne diyebilirler ki!
Adalet Bakanı ‘yargı bağımsızdır’ diyor sadece yabancılar değil hepimiz gülüyoruz.
Onlar sesli gülüyor, bizler korkutan sessiz gülüyoruz.
Aramızdaki fark bu…
Bahçeli milli onur meselesini açtı ya oradan yürüyelim.
Türk lirasının dünyanın en değersiz para birimlerinden biri haline getirilmesi milli onurumuzu zedeler mi?
Zedelemiş midir?
Paramıza hak ettiği değeri kazandırmak milli onurumuzun şaşmaz gereği değil mi?
Mesela Mavi Vatan dediğimiz Doğu Akdeniz’de bir dönem sismik araştırma yapmak için savaşı göze alacak kadar kararlıyken…
Savaş gemileriyle koruduğumuz Oruç Reis’i Antalya limanına çekip bu yaz hiç araştırma yapmamamız, Mavi Vatan’a açılmamamız milli onurumuzu zedelemiş midir?
Oruç Reis’in uzun yeniden Akdeniz’e çıkması milli onurumuzun şaşmaz bir gereği değil mi? Yunanistan’ın Lozan anlaşmasını hiçe sayarak Eğe adalarını silahlandırmasının milli onurumuza saplanmış hançer midir?
Yunanistan’a dur artık demek, gereğini yapmak milli onurumuzun şaşmaz gereği değil mi?
Bahçeli ‘ Afganistan’dan askerimiz çekilirse Anadolu tehlikeye girer’ demişti. Taliban size güle güle dedi paşa paşa evimize döndük. Üstüne üstlük onları Ankara’da üst düzey protokolle ağırladık.
Nedense Diyanet İşleri Başkanı bile ağırlama işine katıldı. Taliban heyetini misafir etti.
(Yeri gelmişken bir parantez açayım. Galiba dediğim olacak Diyanet işleri Başkanı sonunda Kabil Büyükelçisi olacak. Taliban’ın dışişleri heyetiyle görüştüğüne göre yavaş yavaş Kabil’e ısınıyor. Valla iyi olur, hayırlı olur, arzu ettiği yaşam tarzını sürdürme imkanı bulur, bizim de yakamızdan düşer, parantezi kapatıyorum)
Askeri mecburen çektik Anadolu tehlikeye girdi mi, girdiyse milli onurumuz sarsılmadı mı?
Devam edeyim mi?
Kurucu üyesi sayıldığımız Avrupa Konseyi’nin organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlalleri nedeniyle kestiği cezalar milli onurumuzu zedeler mi?
Zedelemiş midir?
AİHM’e Rusya’dan sonra en çok başvuru yapan ülke olmamızı milli onurumuza dokunan tarafı var mı?
Yoksa AİHM kararlarını uygulamamak milli onurumuzun şaşmaz bir gereği midir?
S 400’ler meselesi de var. 2.5 milyar dolar ödedik, hava savunma sistemine acilen ihtiyacımız var diyerek Rusya’dan aldık. Başta ABD ve NATO ülkeleri karşı çıktı, ambara koyduk, kapısına kilit vurduk.
Acil diye çok ihtiyacımız var diye aldığımız S 400’ler üç yıldır depolarda duruyor.
Sorum şu; ABD aktif hale getirirseniz yaptırım uygularım dediği için depodan çıkarmamızın milli onuru
ilgisi var mı?
S 400’lerin depoda çürümeye terk edilmesi ulusal onurumuzu zedelemiş midir?
S 400’lerin aktif hale getirilerek hava savunma sisteminin ayrılmak parçası haline getirilmesi milli onurun şaşmaz bir gereği midir?
Mevzu uzun, yaz yaz bitmez.
Milli onurumuzun şaşmaz gerekleri çok.
İktidar (tek kişilik hükümet) Bahçeli’nin çağrısına uyarak 10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan ederek kolları sıvar mı?
Milli onurumuzun gereklerini yerine getirir mi?
Göreceğiz!..