İnsanlar kafayı yedi
Akıl sağlığını yitirdi

İnsanların ruh sağlığı bozuldu. Amiyane tabirle çoğu kişi kafayı yedi. Birileri kur üzerinden büyük oyun oynadı…

Dış güçler falan demeyeceğim. Bu büyük yalan. Çünkü oyunun içinde iktidar kanadı da var.

Merkez Bankası Başkanı var…

Maliye Bakanı var…

Para Kurumlu üyeleri var…

Kamu bankalarının genel müdürleri var...

Ve işin gerçeği hükümetin yegâne temsilcisi de var. Tek kişilik hükümet...

Son akşama kadar ‘ nas var nas, bir Müslüman olarak uymak zorundayım’ diyen kendisi.

El birliğiyle bilerek isteyerek döviz kurunu patlattılar. Son üç ayda TL karşısındaki değerini yüzde yüzün üzerinde artırdılar.

Yani operasyon çektiler. Şimdi de ters operasyon çekiyorlar!

Doların değerini üç günde yüzde 40 indirdiler. Daha da indirecekler. Veya indirmeye çalışacaklar dokuzlara, onlara yapıştırmaya çalışacaklar.

Operasyon çok derin. Para Kurulu doların alıp başını gitmesi için 16 Aralık’ta faizi yüzde 14’e çekti. Beklendiği gibi dolar patladı. 18 liranın üzerine çıktı. Bu karardan beş gün sonra Erdoğan kur maskesiyle faizi arttırdığını açıkladı.

İddiaya göre o gece kamu bankaları 7 milyar dolar sattı. Doları 11 lira seviyesine indirdiler.

Birileri çok ama çok büyük para kazandı.

Üç ay boyunca yaşadığımız bu oynaklık nedeniyle birilerinin de hayatı kaydı.

Her gün eriyen Türk lirası karşısında birikimini korumak için 14/15/16 liradan dolar alanlar hüngür hüngür ağlıyor. Borç alıp, kredi çekip bu seviyeden oyuna girenler perişan. Kafayı sıyırmış haldeler. Bir kısmı intihar aşamasında.

Birikimini bu oyun başlamadan önce dövizde tutanlar; altı liradan, altı buçuk liradan, yedi liradan dolar alanlar bir ara kendilerini çok ama çok zengin hissettiler. Şimdi kardan zarar etmenin üzüntüsünü yaşıyorlar ama gün sonu itibariyle mutsuz değiller.

En azından enflasyona karşı birikimlerini korumanın güvencesiyle adım atıyorlar.

Bir de paradan para kazanmayı değil, üreterek kazanmayı düşünenler var. Faiz indikçe, dolar yükseldikçe piyasada da fiyatlar arttı. Zam yağmuru inanılır gibi değildi.

Maliyetler yükseldi. Mesela, geçen hafta yüksek kuru üzerinden mal alıp deposuna koyanlar. Ara mal alıp üretime geçenler bu hafta perişan.

Çoğu yataklara serilmiştir, çoğuna serum takılmıştır!

Üç ay içinde doların değeri 8 liradan 18 liraya çıkıp, üç gün içinde 11 liraya düşüyorsa bu normal durum değildir, sakatlık vardır…

İktidar gazetelerine bakmayın. Geçen hafta rekabetçi kur politikası tuttu, cari açık kapanıyor, Yüksek faiz düşük kur saltanatına son verdik. Zincirleri kırdık. Ekonomik kurtuluş savaşını kazanacağız, Türk usulü ekonomik program mutlaka başarılı olacaktır diye nutuk atanlar…

Dünden itibaren Türk lirası itibar buldu, büyük oyun bozuldu diye yazılar döşeniyorlar…

Sormayacağım…

Yazdıklarınızın hangisi sizin gerçek fikriniz demeyeceğim…

Bir toplumla, bir ülkeyle bu kadar oynanmaz. İnsanlar akıl sağlığını yitirdi, evlerde ‘ben sana sat demiştim, o kurdan alınır mı’ tartışmaları başladı.

Evlilikler çatırdıyor…

Dolar çıktı indi diye bakmayın. Bunun ekonomik boyutlarının ötesinde sosyolojik, psikolojik travmaları da var.

Peki ne olacak diye soracaksınız?

Merkez Bankası kamu bankaları üzerinden yani arka kapıdan piyasayı dolara boğduğu iddia ediliyor. Bu yöntemle dolar kurunun aşağıya çekildiği söyleniyor.

Parası dövizde olan gerçek kişiler nehrin kenarına çekilmiş olan biteni izliyor. Koşa koşa gidip dolarını bozduran yok.

Ben bu filmi daha önce görmüştüm sonunu biliyorum.

2020 yazına götüreyim sizi. O tarihte Berat Bey Hazine ve Maliye Bakanı’ydı. Şimdiki Bakan Nureddin Bey de yardımcısı.

Doları yedi liranın altında tutmak için üç ay boyunca Merkez Bankası’nın rezervlerini kamu bankaları üzerinden tükettiler.

Piyasayı dolara boğarak kuru tutmak istediler. Sonbaharda kur patladı.

Şahap bey (MB Başkanı) ile Nureddin Bey ve ekibi yine aynı yöntemi izliyor.

Tabi Saray’ı onayıyla…

Tabi Erdoğan’ın izniyle…

Çok fazla sürdürebileceklerini zannetmiyorum. Hele hele enflasyon yüzde 30’lardaysa. Ya faizi yüzde 30’ların üzerine çıkaracaklar ya da 2020 sonbaharında olduğu gibi kur patlayacak.

İkisinden biri.

Ha bu arada seçim yaparlar mı derseniz?

Yapacaklar gibi duruyor.

Yaptıkları badana boya dökülmeden, işin rengi ortaya çıkmadan sandığı önümüze koyacaklar gibi..

Ne diyeyim: inşallah!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi