Merkez Bankası’nın faiz indirme kararının akılla, mantıkla, ekonomi bilimiyle izahı yok.
Aslında Merkez Bankası’nın faizi indirme değil de kuru yükseltme (dolar/Euro) kararı dersek belki daha doğru olacak.
Ekonomistler diyor ki; Türkiye enerji ithal eden ülke. Dışa bağımlı ülke. Kur artınca benzin, mazot, doğalgaz fiyatları da artacak. Elektrik faturaları katlanacak, bu bütün ürünlere yansıyacak; kısaca enflasyon daha da artacak…
Eee, Saray (bakın Merkez Bankası demiyorum çünkü kararlar Saray’da alınıyor) faizi indirerek enflasyonu aşağıya çekme derdinde değil mi?
Evet…
Ama sonuçta faizi indirerek enflasyonu artıracak, bunu bilmiyor mu?
Biliyor… 
Deniyor ki, Saray başka bir oyun planı içinde.
Allah, Allah nedir o!.
Yapılan edilenin iktisadi, siyasi açıklamasını bulamadığım için dedikodu piyasasında dönen senaryoya kulak kabarttım. 
Konuşulanları aktarayım.
Saray, enflasyonu artıracağını bile bile kuru yüksek tutmak istemesinin altında 128 milyar dolar yatıyor.
Hani Merkez Bankası’nın Berat Albayrak’ ın direktifiyle kamu bankaları üzerinden sattığı milyar dolarlar var ya o.
Kim aldı, kuru kaç paradan aldı bilmiyoruz. Aşağı yukarı bilinen şu. Bir kısmını dolar ödemesi olan özel sektör aldı, bir kısmını Türkiye’den çıkan yabancılar kaptı ama önemli bölümü yurt içi aktörlerde kaldı.
Tahmin edilen 70 milyar dolar.
Doları altı liradan aldılar diyelim. 420 milyar TL eder. 420 milyar TL ödeyip 70 milyar doların sahibi oldular.
Bu para ceplerinde mi?
Evet…
Ceplerindeki o dolarlar bugün kaç TL ediyor, yarın kaç TL edecek?
Bugün itibariyle hesaplayalım. 9.50 ile çarpalım.
665 milyar etti…
İki yılda kazanılan gelir 245 milyar lira.
Yazı ile iki yüz kırk beş milyar lira.
Deli para…
Bu parayı koyanlar seçime doğru yüzdelerini alıp kalanını siyasetin daha doğrusu iktidar partisinin finansmanı için harcayacaklarmış!
Bu sebeple Berat Bey’in sattığı ucuz doların kimlerin aldığının takibinde fayda varmış.
Siyaset kulislerinde böyle konuşuluyor.
Sadece bu değil.
Devletle fahiş fiyatla rekor garantilerle 15, 20, 25 yıllığına dolar üzerinden anlaşma yapan müteahhitler var ya.
Onlar da konuşuluyormuş!
Çünkü; otoyolları, köprüleri, havaalanları, şehir hastanelerini yapanlar. Kur artışı en çok onlara yarıyor.
Deniliyor ki; seçime doğru müteahhitler de aldıkları dolarların en azından yarısına yakınını siyasetin finansmanı için harcayacak.
Bir de bu işin yurt dışı ayağı var. Para kaçıranlar, kara parasını aklamak isteyenler için Türkiye Cennet. OECD’ye bağlı Mali Eylem Gücü adlı örgütlenme dün itibariyle Türkiye’yi gri listeye aldı.  Asıl sebep kara paranın aklanması.
(Avusturya’da tutuklu olan Sezgin Baron Korkmaz tipik örnek. Yargı kara paracıyı akladı pakladı yolladı)
Kur yüksek olunca kara paracılar, rüşvet alıp yurt dışına kaçıranlar, yolsuzluk yapıp servetine servet katanlar da parasını yüksek kur nedeniyle Türkiye’ye getirecekmiş!..
Nasıl olsa nereden buldun yasası var. Paranın kaynağını sormuyoruz.
Aklıyoruz ya…
Yani..
Diyorlar ki, Saray’ın seçim kararı almasına yakın dolarlar (50 milyar dolardan söz ediliyor) piyasa çıkacak. Acayip para bolluğu yaratılacak, dolar iki hatta üç lira aşağıya çekilecek.  Sanal gülük gülistanlık ülke yaratılacak. Bundan büyük başarı öyküsü çıkarılacak. Reis geleceği yine gördü yine başardı denilecek.
Orta üst halli olup faiz günah diye tasarrufunu dolarda tutan muhafazakâr kesim zaten memnun. Onlarda sorun yok. Dar gelirli muhafazakâr kesim ise kasadan çıkarılan paralarla ihya edilecek. Böylece AKP ve Erdoğan bir kez daha seçimi kazanacak.
Anlatılan bu.
Mantıklı mı?
Değil demeyin bu ülkede mantıklı yapılan bi şey gösterin. S-400 füzelerini almamız mantıklı mıydı? Suriye’deki iç savaşa aktif taraf olmamız.  4 milyon Suriyeliyi Esad’ı devirmek adına ülkemize davet etmemiz.  Mısır’la 10 yıldır küs olmamız. Avrupa Birliği ülkelerine ikide bir posta koymamız.
Uzatmayayım. Hangisi mantıklıydı?
Anlatanlar diyor ki; AKP’nin başka kazanma şansı yok. Tek şansı bu.
Yine de mantıksız diyorsanız o zaman lütfen oturun AKP’nin seçimi kazanması için mantıklı bir eylem planı yazın bana gönderin.