Geçiniyoruz… Kuzu da kesiyoruz!

Eskişehir’de halkevi geçinemiyoruz pankartı astı. Pankart asılır asılmaz da Vali harekete geçti, polisleri yolladı pankartı söktürdü.

Sebep?

Geçinemiyoruz demek halkta kin ve nefret duygusu uyandırabilirmiş!

Vay canına…

Demek ki, bu ülkede geçinememek geçinemediğini söylemek artık suç. İşsizim de diyemezsin açım da diyemezsin.

Dersen?

Halkta kin ve nefret duygusu uyandırarak bölücülük yapmaktan doğru hapse…

Her konuda fikir beyan etmeye, pankart asmaya hakkın yok. Vali Bey izin verirse aç olduğunu söyleyebilirsin.

Vermezse?

Allah’a şükür geçinip gidiyoruz, Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin, onlar sayesinde, dört beş şeritli otobanlara kavuştuk, onlar sayesinde artık her ilimizde üniversite var, havaalanı var. Gerçi uçak inmiyor ama olsun var. Gurur duyuyoruz diyeceksin.

Eskişehir Halkevi’nin başkanı olsam polis o pankartı indirince yerine hemen yenisini asardım;

Geçiniyoruz…

İktidar benzine, mazota, doğalgaza, elektriğe tam zamanın da zam yaptı. Elimizdeki parayı ne yapacağımızı bilemiyorduk. Cebimizden taşıyordu, hükümetimize verdik, harcayamıyorduk bari o harcasın. Hükümetimiz tepe tepe harcasın.

Vali bu pankartı da indirir miydi?

Muhalefet partilerinin yerinde olsam bütün teşkilat binalarını ‘hükümete teşekkür ediyoruz: geçiniyoruz’ pankartıyla donatırdım.

BBP Genel Başkanı gibi kasaba gidip bir kilo, yarım kilo, 250 gram, 100 gram kıyma almıyoruz. Koyun kestiriyoruz diye pankartlar asardım.

Valiler bu pankartları da indirtir miydi?

Latife bir yana, Eskişehir Valisi’nin ‘geçinemiyoruz zamları geri alın’ pankartını polis marifetiyle indirmesi Türkiye’de ikinci sınıf demokrasinin olduğunun somut göstergesi.

İktidarın tahammülsüzlüğünün belgesi…

Hükümetin zamlar altında ezildiğinin ispatı…

Demokrasimiz Avrupa’dan kat kat ileride diye zaman zaman nutuk atan iktidar ‘geçinemiyoruz’ pankartını bile tehlikeli buluyor..

Geçinemiyoruz demeyi suç sayıyor. Halkta kin ve nefret duygusu uyandırırmış!

Pankart açıp hatırlatmaya gerek yok, halkın zaten anası ağlamış inim inim inliyor. Üç beş dolar zengini dışında hayatından memnun olan var mı?

Varsa el kaldırsın!

AKP’ye her gün methiye düzen yazarlar dahil.

Erdoğan bilerek isteyerek veya bilmeden istemeden iki şey yaptı. Birincisi Türkiye’nin Batı ile bağını kesti. İkincisi sosyal hayatı bitirdi.

Birincisinden başlayalım. Erdoğan Avrupa’ya, ABD’ye gidişlere sınır getirseydi, ortalık ayağa kalkardı. Bilerek ve isteyerek; ihracatı artıracağız, cari açığı kapatacağız sloganıyla, kılıfıyla, süsüyle döviz kurunu ikiye katlattı.

Böylece ayağımızı fiilen Avrupa’dan kesti. Bir Euro 15 lira 50 kuruş. Hadi sıkıysa İtalya’ya, Fransa’ya, İspanya’ya, Almanya’ya git…

Tek adam rejimine geçmeden önce Euro/dolar kuru makul seviyelerdeyken gazetelerde çarşaf çarşaf ilanlar yayınlanırdı.

Güney İtalya turu…

Roma/Floransa/Milano…

Üç gece dört gün Paris…

Venedik’te sanatla kucaklaş…

Başlıklar böyleydi. Bundan böyle bu tür ilanlar göremeyeceksiniz. Diyeceksiniz ki pandemi nedeniyle turlar düzenlenmiyor. Pandemi sonrasını da göreceğiz. 15/16 lira verip bir Euro alıp kim Paris’e gidecek göreceğiz!

Bırakın turistlik geziyi gençlerimizi bile dünyaya açılamayacak. Dillerini geliştirsinler, bilgilerini artırsınlar, dış dünyayı görsünler diye Avrupa’ya gönderemeyeceğiz.

Yine gazetelerde tam sayfa dil kursu ilanları çıkardı. Londra’da yaz okulu!..

Sterlin 18 lira 30 kuruş. Hadi yaz okuluna gönder gönderebilirsen.

Gelelim ikincisine…

Erdoğan hayatı o kadar pahalılaştırdı ki bir kafeye oturmak, bira içmek, lokantaya gitmek lüks haline geldi.

15 liralık bira bakkalda 22 lira olmuş… Üniversiteli bir genci düşünün. Kafede arkadaşıyla sohbet edip bir bira içecek. Bakkalda 22 lira olan bira kafede 50 lira. Üniversiteli nasıl versin?

Yüzde 50 zam olur mu?

Üniversiteli genç kız arkadaşıyla pizza yiyecek yanında birer kadeh şarap içecek.

İmkânı var mı?

Sinemaya gideceksin, sinema öncesi bir şeyler atıştıracaksın.

Mümkün mü?

Döviz kuru öyle yükseldi ki kitap/dergi almak bile bütçeye ağır yük getirdi. Çünkü kâğıt bile ithal!

Erdoğan sadece sosyal hayatı değil orta sınıfı da bitirdi. Sadece boğazını düşünen, gününü kurtarmaya çalışan toplum yarattı.

Türkiye’yi zenginlerin ve yabancıların cenneti yaptı.

Dozdur Euro’nu keyfine bak…

Muhalefet partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin yerinde olsam bütün il ve ilçe binalarını ‘Geçiniyoruz, kuzu da kesiyoruz’ pankartlarıyla donatırdım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi