Sedat Kaya
Galatasaray'ın Gençlerbirliği maçından çıkarması gereken dersi açıkladı
Galatasaray maça “Kan şekerini takip et” yazılı bir pankartla çıktı. Hani sanki tribündeki taraftarı önceden uyarmak ister gibi…
Çünkü Sarı-Kırmızılılar Gençlerbirliği karşısında öyle zorlandı ki, stattaki tansiyon ölçerler alarma geçti, taraftarın kan şekeri bir çıkıp bir indi. Takım sahada inişli çıkışlı bir grafik çizince tribünde glikoz dengesi bozuldu. Adeta 90 dakikalık bir diyabet testi gibiydi maç.
Eksiklerine rağmen oyuna iyi başlayan taraf Galatasaray’dı. Hızlı, baskılı, istekli… Fakat ürettiği pozisyonları değerlendirme becerisi tamamen kayıptı. Tek devrede rakip ceza alanında 33 kez topla buluşup 18 şut atmak bir istatistik rekoruydu ama o 18 şuttan sadece ikisinin isabetli olması düşündürücüydü.
Evet iki top direkten döndü fakat sonuçta tabelaya yazılmayan her şey sadece istatistikten ibaret.
Galatasaray geriden gelip kazandı: Fenerbahçe derbisi öncesi hata yapmadı
Lemina ile Singo’nun sakatlıkları oyun kurgusunu alt üst ederken, Gençlerbirliği rakibini sahasında karşılayıp uzun boylu savunmasıyla hava toplarında neredeyse hiç açık vermedi. Konuk ekip, fırsat kolladığı ani çıkışlardan birinde 22. dakikada Niang’la golü buldu. İlk devrenin hikâyesi de buydu.
Galatasaray ikinci yarıya ise adeta acil müdahale odasından çıkmış gibi döndü. İlkay oyundaydı.
İlk yarıda tribünlerin kan şekerini düşüren o dağınık oyun bir anda yerini hızlı, dikine ve kararlı bir futbola bıraktı. Ve iki dakika içinde önce Icardi, sonra Barış Alper ile gelen iki gol, taraftarın glikoz seviyesini bir anda tavan yaptırdı.
Bu tıp dilinde hipoglisemiden hiper glisemiye ani bir geçiş demekti.

Galatasaray’ın bulduğu iki gol, hem oyunu toparladı hem de tribünlere “rahatlayın” hissi veren bir şeker takviyesi oldu. Üstüne Kelven’in 60. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı görmesi Sarı-Kırmızılıların elini iyice rahatlattı. Ve ardından İlkay’la gelen üçüncü gol… Yirmi dakikada üç gol.
Taraftar “tamam, şeker düzeldi” derken her şey yoluna girmiş gibiydi.
Ama bu rahatlık uzun sürmedi.
On kişi kalan Gençlerbirliği’nin Metehan’la bulduğu gol skoru 3–2’ye getirince tribünlerdeki tansiyon bir anda yeniden yükseldi. Kan şekeri grafiği yeniden zikzak çizmeye başladı.
Hele hele son dakikalarda Sallai’nin rakibine yaptığı o sert faulün ardından gördüğü kırmızı kart, statta gerilimi iyice tırmandırdı. Tribünler “bu maç daha bitmedi” duygusuna geri döndü; herkes final düdüğünü beklerken nabız yeniden hızlandı.
Maçın son düdüğü çaldığında skor tabelası 3-2 Galatasaray'ın lehine yazıyordu.
Lider bu zor maçı kazandı ama çıkarması gereken çok ders var.
Özellikle inişli çıkışlı futbol ve savunmada yapılan hatalar.
Eksikler mazeret olmamalı.