Sedat Kaya
Fenerbahçe'deki büyük hakikati açıkladı
Brann’ın soğuk deplasmanından dört gollü bir zafer çıkaran Fenerbahçe, ritmini bozmadan yoluna devam ediyor.
Sarı-Lacivertliler, bu ivmeyi Kadıköy’e de taşıdı. Konyaspor karşısında özellikle ilk yarıda müthiş bir futbol ortaya koydu. İlk dakikadan itibaren kurduğu üstünlüğü dört golle sonuca dönüştürdü. Konyaspor kalecisi Bahadır'ın kritik kurtarışları olmasa fark çok daha fazla olabilirdi.
Evet, Konyaspor Fenerbahçe’nin dengi değil. Ama şu gerçeğin altını kalın bir çizgiyle çizmek gerekir. Fenerbahçe hücuma kalktığında, freni boşalmış bir kamyon gibi rakip kaleye doğru akıyor. Durmak bilmiyor, durdurulamıyor.
Sağdan, soldan, merkezden… Kanatlarda Kerem ve Asensio, arkalarında onlara nefes olan Mert. Merkezde Fred’in bitmeyen enerjisi, Asensio’nun aklı ve Talisca’nın ağırlığı var.
Özellikle Talisca… Son haftaların en formda, en skorer ismi. Santrfor sıkıntısı çeken Fenerbahçe’de sadece bir golcü değil, sahaya konmuş bir çözüm planı gibi oynuyor. Attığı her golle, oyuna koyduğu her temasla “yaşlandı artık” diyenleri sessizce utandırıyor. Bu sadece bir form yükselişi değil; bu, futbolun hâlâ kimlerin söz söyleyebileceğini hatırlatan bir meydan okuma. İkinci golü şapka çıkarılacak cinstendi.
Fenerbahçe Talisca’nın biri penaltıdan iki, Mert Müldür’ün bir golüyle devrei 3-0 önde bitirdi. İkinci devre oyunu rölantiyeye alarak rakibine gol imkanı vermedi, üstüne Asensio ile skoru 4-0'a getirdi.
Skor tabelası cömertti ama sahadaki oyun daha da cömertti. Kaçan pozisyonlar sayılmakla bitmedi. İlk yarıdaki 8 isabetli şut, sadece maçın değil, sezonun da hücum iştahını özetleyen bir rekor olarak kayda geçti.
Fenerbahçe bu galibiyetle ligde tekrar 2. sıraya yükseldi ve henüz yenilmeyen tek takım.
Bu nedenle Tedesco’ya bir parantez açmak gerek. Geldiği günden bu yana, birkaç maçlık istisna dışında Fenerbahçe’nin futbol grafiği istikrarlı biçimde yükseliyor. Bu yükseliş yalnızca taktik tahtasında çizilen oklarla açıklanamaz; Tedesco, oyunun ruhuna da dokunuyor. Oyuncuların zihnine, birbirleriyle kurdukları bağa, birlikte kazanma ve birlikte sevinme hissine… Mert Müldür’ün golünden sonra yedek kulübesinin tamamının ayağa fırlayıp sevince ortak olması tesadüf değil; bu, sahaya yayılan görünmez bir bütünlüğün işareti.
Ve bu tablo bize daha büyük bir hakikati fısıldıyor. Mourinho başarıya doymuş bir isimdi. Doygunluk, insanı temkinli kılar, riskten uzaklaştırır. Tedesco ise aç. Açlığın gözü kördür; zorluğu hesap etmez, mazeret üretmez. Çünkü bilen bilir. Futbolda olduğu gibi hayatta da ilerleyenler, doyanlar değil, hâlâ arayanlardır.
Transfer edildiklerinde Talisca'ya "çok yaşlı" Tedesco'ya "Bu acemi de nereden çıktı" diyenleri bugün ekranlarda dinledikçe insan şaşırmadan edemiyor.