AKP enkaz mı bırakmak istiyor?

İnsan ister istemez bu soruyu soruyor. Çünkü son dönemde yaptıklarının hakikaten mantıklı bir izahı yok.

Kendileri de izah edemiyorlar zaten. Merkez Bankası Başkanı bi öyle diyor, bi böyle diyor, ne dediğini kendi de bilmiyor. Ama sürekli yalan söylüyor!

Yalan söyleyerek durumu idare etmeye çalışıyor.

AKP’nin eski ekonomi kurmaylarının ağzını bıçak açmıyor! Söyleyecek laf bulamadıkları için köşe bucak kaçıyorlar.

Ülke birilerinin deney tahtasına döndüğü için; freni boşalmış araba gibi son sürat uçuruma doğru gidiyor.

Kimileri diyor ki; AKP iktidarı, daha doğrusu Saray iktidarı seçimi kaybedeceğini anladı, koy ver gitsin politikası izliyor. Yeni gelenler devraldıkları enkazın altından uzun süre kalkamayacağı için fatura onlara kesilecek. Öyle kötü günler yaşayacağız ki; AKP’li yıllar özlemle anılacak. AKP sokakları örgütleyecek. Erken seçimi zorlayacak. Ve yeniden iktidara gelecek.

Senaryo bu…

Yok artık daha neler demeyin.

Yapılanlara bakınca çok da uçuk gelmiyor!

Ekonomiyi daha da çıkmaza sokmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bu işi bilenler yaptığınız yanlış dedikçe, inadına daha fazlasını yapıyorlar!..

Akıl sır ermiyor…

Peki enkaz bırakacakları senaryosunun temeli nedir?

Dayanağı?

Söyle anlatayım…

Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olmadan önce de faizi düşürerek enflasyonun düşeceğini iddia ediyordu. O günlerde Merkez Bankası bağımsız olduğu için bu teorisini(!) hayata geçirememişti.

FETÖ’nün darbe girişimi sayesinde tek adam rejimini kurup ipleri eline alınca bütün düşlerini hayata geçirme, uygulama imkanı buldu.

Hatırlatırım, Cumhurbaşkanı 15 Temmuz darbe girişimi için ‘Allah’ın lütfu’ demişti..

Allah’ın lütfunun iyi kullandı. Kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine dönüştürdü, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına son verdi…

(Allah’ın lütfunu kullanarak daha çok şeyler yaptı ama konumuz değil, konumuzu dağıtmayalım)

Sonra neler oldu bakalım.

Cumhurbaşkanı damadını Hazine ve Maliye Bakanı yaptı. Laf dinlemeyen Merkez Bankası Başkanı Murat’ı kovdu, laf dinleyen Murat’ı getirdi.

Laf dinleyen Murat faizi yüzde 24’ten yüzde 8’ e kadar indirdi.

Enflasyon inmediği gibi döviz kuru kafayı kaldırdı.

Damat önce Merkez Bankası’nın kara gün akçesine saldırdı. Yasa değişikliğiyle zor günlerde kullanılmak için saklanan parayı bütçeye aktardı.

Çıtır çıtır harcadı.

Sonra emrindeki kamu bankaları ile Merkez Bankası arasına hortum bağladı. Döviz kurunu aşağıda tutmak için piyasaya dolar sattı.

Meşhur 128 milyar doların deve olma hikayesi...

Piyasayı 128 milyar dolar fonlamalarına rağmen dolar patladı. Çünkü ülkenin gerçeği yüzde 8 faiz değildi.

Söz dinleyen Murat da gitti. Damat Bakan da ‘Allah sonumuzu hayreylesin’ diyerek istifa etti.

Saray anında politika değiştirdi.

Ortodoks ekonomi politikasına geri dönüldü.

Murat Bey gitti, Naci bey geldi.

Naci bey enflasyonu dizginlemek için faizi yükseltti. Yani Cumhurbaşkanı’nın faiz sebep, enflasyon sonuçtur teorisinin tam tersini uygulamaya başladı. Enflasyon sebep faiz sonuçtur dedi.

Garibim, ömrü dört ay sürdü.

Yerine Şahap bey geldi…

İlk günler piyasaya yemin billah etti. Enflasyonu indirerek faizi indireceğim dedi. Sözünde durmadı faizi enflasyonun dört puan altına indirdi.

Yani… Türk lirasıyla tasarruf yapan kerizdir demek istedi.

Parasını TL’de tutanı enayi ilan etti.

Sonuç; zamlar peş peşe geldi. Hayat iki kat pahalandı. Ülkeyi dönüşü çok zor olan yola soktu.

Resmen enkaza imza attı.

Şöyle söyleyeyim. İktidar ekonomik koşullar nedeniyle üç lira bilemedin dört lira olması gereken doları bilerek isteyerek dokuz buçuk liraya çıkartıyorsa daha da yükselmesi için elinden geleni yapıyorsa vardır bi nedeni!..

Değil mi?

Cahillik diyeceksiniz…

Hayır, kadar cahillik isteyerek bile olmaz!

Erdoğan Partisi’nin (artık AKP demeyeceğim, çünkü AKP beş yıldır Erdoğan partisine dönüştü. Son dönem perçinledi) oyun planı bu.

2015 yılında hazirandan kasıma kaybettikleri seçimi terörün azmasıyla kazandılar.

Şimdi kaybedecekleri seçimi ekonomin dibe vurmasıyla yeniden kazanmayı planlamış olabilirler!..

Türkiye’yi batıran, insanları fakirleştiren politikayı yeniden uygulamaya koymalarının başka nedeni ne olabilir?

Aman sakın bana Türkiye yüzde 10 büyüdü demeyin.

Hormonlu büyüme…

Türkiye büyüdüyse sorun kendinize cüzdanınız neden küçüldü.

Planlı da olsa plansız da olsa; gidişat ortada. Tek adam yönetimi yeni gelene enkaz devredecek.

Bu kesin!.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi