Mehmet Tezkan
90’lı yılların koalisyonlarını bile arar hale geldik
Kimsenin eski günleri aradığı yok. Ne 70’li yılların koalisyon dönemlerini isteyen var, ne 90’lı yılların siyasi yapısını…
1970’li yılların ikinci yarısı cephe koalisyonları dönemiydi. (AP/MSP/MHP) Toplumdaki cepheleşme siyasete yansımıştı. Ülke uzun süre milliyetçi cephe hükümetleriyle idare edildi.
90’lı yılların ilk yarısından itibaren pazarlık koalisyonları dönemi başladı. İcraatın rotası değil bakanlık bölüşümü belirleyiciydi.
Gerçi o dönemi yaşı 35’in altında olanlar pek hazırlamaz ama seçmen üzerinde derin izler bıraktı. Kötü hatıraları var.
Bu sebeple muhalefet partileri ‘parlamenter sisteme dönelim’ demiyor. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçelim’ diyor. Yani eksiklerinden, yanlışlıklarından, yetersizliklerinden arındıran parlamenter sistem.
Erdoğan zaman zaman ‘18 ayda bir hükümet değişiyordu’ diyerek o günleri hatırlatarak parlamenter sistemi kötüler ya… İnanın o günleri bile arar hale geldik.
Altını çiziyorum. Son 3,5 yılda yaşadıklarımız o günleri arattı!
Tek adam rejimine 2018 yılının temmuz ayında geçtik. 3,5 yılda 3 Maliye Bakanı, dört Merkez Bankası Başkanı değişti.
Görünürde iktidar aynı iktidardı.
Görünürde hükümet aynı kişiydi. (tek adam)
Ama her değişen Merkez Bankası başkanıyla, her değişen bakanla politika değişti. Yeni gelen gidenin tam tersini yaptı.
Bu hal, sık sık değişen 90’lı yılların koalisyon hükümetlerinde yaşanmadı.
Başkanlık rejiminin ilk Merkez Bankası Başkanı kur yükselince veya TL hızla değer kaybedince 2018 yılının sonbaharında faizi yüzde 24’e kadar çıkardı. Sonra yavaş yavaş indirecekti ki; Saray hızla indir dedi. O direndi.
Direnince bir gece yarısı kendini kapının önünde buldu. Bu aynı zamanda bağımsız kurum ve kurullar devri sona erdiğinin ilanıydı.
İkinci Merkez Bankası Başkanı tam tersi politika izleyerek emir komuta zinciri içerisinde faizi hızla indirdi. Politika faizi yüzde 8’e kadar indi ama enflasyon inmedi. Üstüne üstlük kuru tutmak için devletin rezervleri tükendi. Eksiye düştü.
Kuru tutmak için tam 128 milyar dolar harcadıkları iş işten geçtikten sonra ortaya çıktı.
Merkez Bankası bir sente muhtaç hale gelince ikinci başkan da gece yarısı kovuldu.
Yerine üçüncüsü atandı.
Ekonomi politikası yine tersine çevrildi. İndirilen faiz çıkarıldı. Piyasa tam duruluyor, enflasyonun dizginleri tam yakalanmıştı ki Saray’ın aklına nass geldi.
Hadi, o başkan da altı ay sonra pılısını pırtısını toplayıp evin yolunu tutmak zorunda kaldı.
Yeni rejime geçeli üç yıl olmamıştı ki dördüncüsü geldi.
Haydi faiz yine patır kütür aşağıya.
Beklenen oldu, kur patladı, enflasyon azdı, yakın tarihte görülmedik zamlarla milletin anası ağladı…
Üç buçuk yıllık tek adam yönetiminde bakın neler oldu..
Önce faiz hızla artırıldı…
Olmadı faiz hızla indirildi…
Olmadı yine hızla faiz artırıldı…
Olacak gibiydi, tutacak gibiydi ama nass hatırlandı. Faiz yine hızla indirildi.
Sırada ne var diye sorarsanız Ayşe teyzenin bilezikleri var derim.
Soruyorum, 18 ayda bir hükümet değiştiği, koalisyon ortaklarının kavga ettiği dönemde bunları yaşadınız mı?
Ülke bir sağa bir sola savruldu mu? Altı ayda bir politika değişti mi?
Merkez Bankası’nın parasını har vurup harman savurulduğunu duydunuz mu?
İhtiyat akçesinin bile harcandığını gördünüz mü?
İsterseniz eğitimden de küçük bir örnek vereyim.
20 yılda sekiz milli eğitim bakanı değişmiş. En uzun kalan altı yılla Hüseyin Çelik (2003-2009). Geri kalan yedi bakanın görev süresi ortalama iki yıl.
Ekonomide olduğu gibi eğitimde de her gelen bakan bir öncekini eleştirerek yeni model denedi.
Güya tek parti hükümeti vardı, güya hükümetin başında aynı kişi vardı.
1990’lı yıllarda bile görmediğimiz işler oldu.
Mesela diyeceksiniz... 016 yılında dönemin bakanı İsmet Yılmaz liseye geçiş sınavı kaldırmıştı. Fiyakalı bir toplantıyla büyük reform diye tanıtmıştı.
Sınav kalktı mı?
Nerdeee… Bu yıl sınava 1 milyon 300 bin öğrenci girecek.
Yazı ile bir milyon üç yüz bin öğrenci…
Sınavın AKP iktidarı tarafından kaldırıldığı hatırlayan var mı?
Türkiye’yi yaz boz tahtasına çevirdiler. Türkiye paçoz ülke oldu…
Beğenmedikleri, küçümsedikleri koalisyonların bir ilkesi vardı, iyi kötü tutarlığı vardı. Hükümetler değişirdi ama zırt pırt politika değişmezdi.
Bizi o günleri bile arar hale getirdiler.