Rejimin Adını Koyalım: Totaliter Jüristokrasi…

Jüristokrasiden başlayalım. Basit anlatımıyla yargıçlar yönetimi demek. Veya iktidarın siyasal alanı
yargı eliyle dizayn etmesi anlamına da geliyor.

Yargıçların yorumlarıyla siyasal ve toplumsal hayatın düzenlenmesi diyelim kısaca…
Türkiye böyle bir dönemi yaşıyor…
Örnek ver diyeceksiniz?
Onlarca örneği var… En somut en bariz örneği Osman Kavala… 2 bin 88 gündür hapiste olmasının
izahı var mı?
Cezaevinden çıkmaması için ‘casus’ uydurmasıyla tutuklanıp sonra beraat etmesini nasıl
izah edebiliriz?
Jüristokrasi ile…
Biliyorsunuz bu tabiri en çok kullanan AKP iktidarıydı. 28 Şubat dönemine atıfla hatta daha sonraki
dönemi de kastederek jüristokrasi yönetiminden söz ediyordu…
Jüristokrasiye son vereceğini sık sık söylüyordu…
Artık adını anmıyor.
Neden?
Kendine bağlı yargıçlarla jüristokrasi düzeni kurdu da ondan…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı için açılan davaları bakın. Önce ‘ahmak’ davasıyla siyaset yasağı
koydular. (onay bekliyor) sonra ilgisi olmayan bir ihale nedeniyle bir yasak daha getirdiler. Ondan da
kurtulursa diye yeni bir dava daha açtılar. Üç dava da siyaset yasağı konulmasına yönelik. İktidarın
derdi yargı marifetiyle İmamoğlu’nu saf dışı etmek…
Son açtıkları dava çok komik!.. Jüristokrasinin ne olduğunu anlatmak için ders kitaplarına konulacak
cinsten.
Bir açılış sonrasında Tuzla Belediye Başkanı’nı bazı kişiler yuhalayarak protesto etmiş. Ekrem
İmamoğlu buna müdahale etmemiş, bu tutumu devlet adamına yakışmazmış. Üstüne üstlük ‘o
arkadaş’
diye hitap ederek küçük düşürmüş…
Ne yapalım?
Siyaset yasağı koyalım!..
Erdoğan AKP'li gençlerin kıvrak zekasının ürünü olan(!) kurgu videolarla Kılıçdaroğlu’nu yuhalatması
normal…
İmamoğlu’nun ilçe belediye başkanına halkın tepki göstermesine müdahale etmemesi suç!...
Neyse….
Jüristokrasiye örnek göstermek için hangi birini sayayım…
Can Atalay’ı mı anlatayım…
Merdan Yanardağ’ı mı, Demirtaş’ı mı, Gezi mahkumlarını mı? Daha ismini anmadığımız nice dosyalar
var. Yargıç yorumuyla hapiste tutulan. Veya yargıç yorumuyla tahliye edilen!...
Jüristokrasi rejimini anladık da totaliter jüristokrasi de neyin nesi diyeceksiniz?
Biliyorsunuz totaliter rejimler otoriter rejimlerin bir kat daha ağırıdır. İnsanların hayat tarzına
doğrudan müdahale eder. Nasıl yaşamaları gerektiğini dikte eder.
Geçen yaz idare birçok festival ve konseri yasakladı. Örtülü gerekçe kızlarla erkeklerin bir araya
gelmesiydi. Örf ve adetlerimize aykırı diye kaymakamlar yasak koyma yarışı başlattı.
Yaşam tarzına doğrudan müdahaleydi.
Yargının anında yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekirdi. Yapmadılar. Totaliter anlayışa ortak
oldular…
Bu sebeple totaliter jüristokrasi dedim.
Bu düzene direnen, iktidarın sözünü yasa kabul edip uygulamayan hakimler yok mu ?
Olmaz olur mu?
Var…
Erdoğan Anayasa’ya göre üçüncü kez aday olamaz diyen yargıç meslekten atıldı…
Osman Kavala’nın tahliyesini isteyen yargıç Ağrı’ya atandı…
İmamoğlu’na bu iddianameyle ceza veremem diyen yargıç Samsun’a yollandı…

Bence en büyük hukuki skandal seçimlerde yaşandı. Yüksek Seçim Kurulu, bakanları kamu görevlisi
saymadı. Seçime bakan olarak girmelerine onay verdi…
Atanmış bakanlar kamu görevlisi değilse ne?
Cevabı yok.
Saray destekli yargıçlar rejiminde yaşıyoruz. Keyfi yönetimin daniskasıyla!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi