TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları: En çözümsüz sağlık krizi olacak

TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları: En çözümsüz sağlık krizi olacak
Manisa'da 50'den fazla hekimin istifası, Türkiye'de sağlık emekçilerinin yaşadığı durumu ortaya koyuyor. Ülkede oluşabilecek sağlık çalışanı açığının delta varyantı ve karantina ile birleşeceğinin altını çizen TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, sağlık çalışanlarının çalışma şartlarının düzelmemesi durumunda sağlık sisteminin çözümsüz bir krizin eşiğinde olduğunu söyledi.

OKAN DURUR

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, Manisa'da 50'den fazla hekimin istifa dilekçesini vermesi üzerine bu durumun ülke genelinde kendini nasıl göstereceği hakkında soruları yanıtladı.

Eroğulları, sağlık emekçilerinin salgın sürecinde psikolojik ve ekonomik bir tükenmişlik yaşadıklarını söyledi. Ülkede oluşabilecek sağlık çalışanı açığının delta varyantı bulaşıcılığı ve karantina süresiyle birleşeceğini dile getiren Eroğulları, tedbir alınmazsa sağlık sisteminin çözümsüz bir krizin eşiğinde olduğunu vurguladı.

'Ulusal bir sağlık politikası yürütülmesi lazım'

Aşı politikasının doğru yönetilmediğini söyleyen Eroğulları, aşılanmamış vatandaşların oranına dikkat çekerek uyarılarını sıraladı: 

"Aşılamada iyi bir yerde değiliz. Nüfusun daha yüzde 25'i civarı ikinci doz aşısını aldı. Aşının tedarikiyle ilgili büyük sıkıntılar yaşadık. Hala daha bazı illerde yeterli aşı yok. Aşının bir kampanya şeklinde yürütülmesi lazım. Ulusal bir sağlık politikası şeklinde yürütülmesi lazım. Görülen vakaların çoğu aşı olmamış olanlar, yedinci ayda daha yüzde 25'e yaklaştık" 

'En çözümsüz sağlık krizi olacak'

Aşılama hızının düşük olmasının salgında hastaneye yatış süresini uzattığına dikkat çeken Eroğulları, personel ve hekim istifalarının ülkeye yayılması durumunda bugüne kadarki en ciddi sağlık sistemi krizinin kapıda olduğu söyledi. Eroğulları, "Bir kere hastane yatış süreleri artacak, personel bulmakta her zamankinden daha fazla zorluk yaşanacak. Hastanede yatak ve doktor bulunamayacak. Bu şekilde giderse yaşayacağımız en ciddi kriz olabilir. Eğer hızlı bir şekilde davranıp akılcı ve bilimsel davranırsak önlenebilir" dedi. 

Eroğulları, delta varyantının daha fazla karantina gerektirmesiyle sağlık çalışanı bulmakta yaşanacak zorluğun, salgının başlangıcından bu yana en ciddi krizi doğurabileceğini vurguladı. 

'Salgın döneminde tükenmişlik arttı'

Eroğulları, hekimlerin çalışma şartlarının son yıllarda zaten gerilediğini, buna salgının eklenmesiyle ölümlerin yaşandığını belirterek, "Pandemide 400'ün üzerinde sağlık çalışanını kaybettik" dedi: 

"Hekimlerin çalışma şartlarının son yıllarda gerilediğini ve ekonomik sıkıntılar yarattığını söylüyordum. Salgın döneminde bu tükenmişlik arttı. İstifa izin emeklilik gibi haklar zaten kısıtlanmıştı. Dolayısıyla bu süreçte hem ekonomik yönden hem çalışma şartları, çalışma saatleri hem de çalışma riski açısından çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Almanya'da covid döneminde yaklaşık 30-40 civarı ölüm vardı ve 3'ü hekimdi. Oysa ki Türkiye'de 400'ün üzerinde sağlık çalışanını kaybettik pandemide ve bunun 150'si hekimdi"

Bu istifalara psikolojik ve ekonomik travmaların iç yüzü nedir? Bu süreçte sağlık emekçileri ne yaşadı?

"Salgın döneminde çalışma saatleri ve şartlarının yanı sıra koruyucu ekipmanların eksikliği, artan iş yükü artan maddi kayıplar ve sağlık emekçilerinin ailesiyle geçireceği zamanlarla ilgili yaşadığı sıkıntılar, hastalandığında veya öldüğünde bunun meslek hastalığı sayılmayıp geride kalanların yaşayacağı sıkıntıların kendi üzerinde yarattığı psikolojik baskılar bir tükenmişlik yarattı" 

'Özel sektörde de durum aynı'

Sağlık çalışanlarının istifa ve emeklilik kararlarına hastanelerdeki ekonomik krizlerin ve eşitsizliklerin neden olduğunu söyleyen Eroğulları şu ifadeleri kullandı:

"Kamuda böyle olan durum özel sektörde de böyle. Hekimlerin hak edişlerinden pandemi bahane edilerek hekimlerin hak edişlerinden yüzde 20 oranında kesintiler oldu, ücretsiz çalıştırıldılar. Kapitalizmin yarattığı bir salgınken Kapitalizm salgından da kar etmeyi başardı. Bu anlamda bütün sağlık çalışanlarında bir tükenmişlik oluştu. Bununla birlikte istifalar emeklilik kararları ve mesleği bırakma gibi kararlar yayılmaya başladı. 1 Temmuz'un ardından normalleşme başlayınca hayatını idame ettirip başka meslek yapabilecek hekimler istifa ediyor. Kamuda birçok yer döner sermaye alamıyor. Kamuoyunda da salgın değil algı yönetiliyor. Hekimlerin aylık gelirlerinin üçe beşe katlandığını anlattılar. Sadece covid servisinde çalışanlara biraz ödeme ayrıldı bunun haricinde kalanlar eski aldığı parayı dahi alamadılar. Bu konuda bir algı oluşturuldu.  Bu yüzden kamuda çalışanlar özel sektöre geçti ya da muayenehane açarak sadece kendi başına kendi çalışma şekillerini ayarlayabilen arkadaşlar istifa etti" 

'Aile hekimleri bu şekilde çalışmak istemiyor'

Aile hekimleri ile ilgili ayrı bir başlık açan Eroğulları yeni çıkan ceza ve fesih yönetmeliğine değinerek gelecekte bir istifa furyası başlaması hakkında şunları söyledi:

"Aile hekimi bir sosyal medyada veya basına bir şey söylerse kamu göreviyle ilgili 50 ceza puanı alıyor. Bu örneğin, bir Twitter bir Facebook paylaşımıyla basına bir şey söylemek olabiliyor. İkinci defa yaşandığında katlamalı olarak 100 puan ceza alıyor ve 150 puana ulaştığında sözleşme feshedilebiliyor. Yönetmelikte suç olarak tanımlanan unsurlar çerçevesinde 5 defa arka arkaya yapıldığı zaman sözleşme feshedilir diyor. Örneğin önlük giymemişsiniz, idare bunu görüp ceza puanı yazabiliyor."  

Yönetmelikte yer alan maddelerin suistimale açık olduğunu ifade eden Eroğulları "Aba altından değil aba üstünde sopayı gösteriyorlar. Bu durum aile hekimlerinde de art arda istifalara neden olabilir. Yapılan konuşmalarda aile hekimlerinin kendilerine başka bir alan baktıklarını ve bu işi yapmak istemediklerini görüyoruz" dedi.

'Şehir hastanelerine hasta bulmamızı istiyorlar'

Eroğulları yönetmelikle beraber ceza puanları ve maaş kesintileri olacağını, zaten artan iş yükünün aile hekimi ve aile sağlık çalışanlarının iş yükünü daha da artırdığını ekledi:

"Yeni yönetmelikte kronik hastalık takibi istiyorlar. Bunun sebebi şehir hastanelerine verilen hasta garantisi. Bizden şehir hastanelerine hasta bulmamızı istiyorlar. Yönetmelik buna uyulmadığında maaşlarda kesinti olacağını söylüyor. İş güvencesinin ortadan kaldırılması, aile hekimliği sözleşmesinin bir idarecinin keyfi yetkisine bırakılması, çok kolay şekilde sözleşmenin feshedilmesine müsait olmasıyla beraber sözleşmenin maddi kayıplara sebebiyet vermesiyle insanlar başka işler yapmayı tercih ediyor. İnsanlar bu umutsuz ve huzursuz ortamda işe ayakları geri geri giderek geliyor." 

-Hastanelerde ek ödeme politikası nasıl ilerliyor? Bu konudaki adaletsizlikler nelerdir?

"Hastanelerde bir normal bağış ve bir döner sermaye alınıyor. Döner sermaye o ay hastanenin kazancından çalışanlara dağıtılan pay. Hastanelerin de gelirleri azalmış durumda, hekimler performanslarıyla, ne kadar ameliyat yaptı ne kadar hasta baktı üzerinden o puanla para alıyor. İnsanların da hastaneye gitmek istememesi var bir de. Bazı branşlar da hiç çalışamıyor. Puanı zaten az olan branşlar döner sermaye alamıyor. Hükümetin ek ödeme yapıyoruz dediği, riskli yerlerde çalışan personele yapılan ek ödeme, o da hem çok cüzzi hem de adaletsizlikler yaşanıyor. Söylenilenin beşte biri bile verilmiyor. Hakkınız ödenmez diyorlar, ödemiyorlar da. Hekimler günlük ihtiyacını karşılayamaz hale geldi."

'Kamudan çok ciddi bir kaçış var'

Diğer illerde ne kadar istifa yaşandığına dair net bir veri olmadığını dile getiren Eroğulları, "Kamudan çok ciddi bir kaçış var. Hatta özel hastanelerde bile bir kaçış var" dedi. Muayenehane açmak, başka bir iş yapmak gibi planları olan hekimlerin olduğunu söyleyen Eroğulları bu durumun çok ciddi hekim açığı oluşturacağını söyledi.