Uğur Ergan
Suriye’de demokrasi şartmış! Ya Türkiye’de?
Sürecin yöntemi nedeniyle oy kaybı yaşayan AKP ve MHP, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin tutanağını, Cumhur İttifakı’nın işine gelen şekliyle kısa bir özet olarak yayınlatınca, tartışmalar aldı başını gitti.
MİT’in mi yoksa TBMM Başkanlığı’nın mı hazırladığı belli olmayan özet tutanağın, Öcalan’ın özellikle YPG ve Suriye konusunda söylediklerini içermediği, İmralı heyeti üyesi DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in, T24’te Cansu Çamlıbel’e geçen hafta verdiği ayrıntılar içeren röportajda ortaya çıktı.
Öcalan’ın PKK’nın lağvedilmesi ve silahların bırakılması çağrısının, Suriye’nin kuzeyinde devletleşme yolunda bayağı bir yol kateden SDG’nin silahlı gücü YPG’yi kapsamadığı daha işin başından belliydi. Koçyiğit’in, “Öcalan heyete YPG’nin de kendini PKK gibi lağvedeceğini söylemedi” açıklaması bunu teyit etti. Aksi zaten, başta ABD olmak üzere emperyal güçlerin bölgedeki oyun planına aykırı.
Röportaj sonrası, özet tutanakla ilgili tartışmalar, “Bak gördünüz mü Öcalan, YPG’nin lağevdilmesi ve silah bırakmasını istemiyor” ekseninde yoğunlaşsa da, bence söyleşide gözden kaçırılmaması gereken iki önemli nokta daha var:
“1-Demokrasi, 2-CHP’ye yönelik yargı yoluyla yapılan siyasi darbe.”
Koçyiğit’in açıklamalarına göre, Öcalan görüşmede -özet tutanakta geçiştirilen- Suriye meselesini uzun uzadıya irdeleyip, heyet üyelerine anlatıyor. Sonunda konuyu, ABD, İsrail, İngiltere, Almanya ve Fransa’dan aldığı destekle bir yıl önce Esad’ı deviren Şara’nın “Yeni bir diktatör” olma potansiyeline kadar getiriyor.
Öcalan’ın söylediklerini Koçyiğit’in ağzından dinleyelim:
“(…)Bugün de Şara'nın dönüştüğü söyleniyor. Eğer gerçekten dönüştüyse o zaman demokratikleşmenin olması gerekiyor. Ama eğer demokratikleşme olmazsa Şara da bir diktatöre dönüşecektir.(…)Yani başka bir Esad yönetiminin yeni bir isimle, yeni bir formülle devamı.(…) Suriye’deki sistem yine bir diktatörlüğe dönüşecekse tabii ki bu diktatörlüğün bir parçası olmayacaktır Kürt güçlerinin kendisi.”
“O halde Öcalan’ın Suriye için yol haritası nedir? Siz tam olarak ne anladınız?” sorusuna da Koçyiğit şu yanıtı veriyor:
“Çok açık ve net bir şekilde şunu söyleyebilirim; demokratik bir Suriye! O zaman burada askeri bir sorun da kalmayacaktır. Yani YPG orduya mı entegre olmuş yoksa asayiş mi olmuş hususu ikinci, üçüncü, dördüncü gündem olacaktır. Çünkü zaten demokratik bir birlik sağlanmış olacaktır.”
Yani Öcalan’a ve DEM’e göre Suriye yol haritasında öncelik demokrasi.
Çok güzel, ya Türkiye’de?!
Koçyiğit’e göre, Öcalan’ın genel değerlendirmeleri Türkiye, Suriye ve Kürt halkı açısından da hep demokrasi vurgusu içeriyormuş.
E, o zaman sormak zorundayız:
Önderiniz demokrasiyi bu kadar önemsiyorsa, “Terörün de, Kürt sorunun da, hadi sizin gibi söyleyelim ‘Türkiye halkları’nın karşı, karşıya bulunduğu sosyal ve ekonomik sorunların da panzehiri demokrasi” diyenlere, neden burun kıvırıyorsunuz?
“Dışarıda olsaydı, süreci anlatmada çok faydalı olurdu” dediğiniz Selahattin Demirtaş, Türkiye’de demokrasi tıkır tıkır işlediği için mi hala içeride?
Peki, antidemokratik yöntemlerle Türkiye siyasetinde devre dışı bırakılmak istenen CHP’nin karşı karşıya kaldığı sorunlar görüşmede gündeme gelmiş mi?
Bunun da yanıtı yine Koçyiğit’ten:
“(…)Bizim gidişimizde bu konuları bu kadar detaylandıracak zaman olmadı açıkçası. Hem yürüyen yargı kararları üzerinden onun hukuksuzluklara bakışını hem CHP’ye yönelik operasyonları konuşma şansımız olmadı.”
Madem heyette olmasını önemsediğiniz CHP’ye yapılan operasyonları İmralı’da 3 saat boyunca konuşma şansınız olmadı, CHP’yi birinci parti yapmış 17 milyondan fazla insan size niye şans tanısın ki?