El bombasının pimini Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Ahmet Hakan çekti. Burasına gelmiş ki; yeter artık diye köşesinden haykırdı…
‘İktidarı savunmak gazetecilerin işi değildir gazeteciler asıl mesleğine dönelidir’ diye kuvvetli çıkış yaptı…
Bravo!..
Kendine mi söyledi, çalışma arkadaşlarına mı söyledi bilemem ama şunu söyleyebilirim; elinizi tutan mı var gazeteciliğe dönün…
Galiba ellerini tutun var!..
Hürriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Hande Fırat, müdürü Ahmet Hakan’ın çağrısına balıklama atladı. İki günlük yazı dizisi yaptı… (Demek ki onunda burasına gelmiş!)
Yazdıklarının altına imza atarım ama 20 yıldır bu sebeple ekmek yiyorsunuz demeden de edemem…
20 yıldır iktidarın sözcülüğünü yaptığınız için bir eliniz balda bir eliniz yağda…
20 yıldır iktidar ne yapsa beğenseniz de beğenmeseniz de alkışladığınız için o koltukta oturuyorsunuz…
Şimdi çıkıp; AKP’li milletvekilleri ekranlara çıkmadığı/çıkartılmadığı için gazetecilerin siyasi parti sözcüsüne dönüştüğünü söylemek durum tespiti değil günah çıkarmadır.
Hande Fırat gördüğü yanlışları yazabiliyor mu?
Minik örnek: Yılda bir milyon 600 bin aracın geçtiği Çanakkale Köprüsü’ne neden Euro üzerinden 16 milyon araç geçecek garantisiyle para verildiğinin hesabını sorabiliyor mu?
Ahmet Hakan uçak inmeyen hava alanlarını Hürriyet’in manşete taşıyabiliyor mu?
Veya hukuktaki pes dedirten uygulamaları/kararları…
Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını…
Sessiz kararak veya görmezden gelerek destek verdiğiniz yüzlerce örnek verebilirim.
En basitinden Erdoğan enflasyonu indirmek için faizi hızla indirirken de alkışladınız, enflasyonu indirmek için faizi yüzde 50’lere çıkartırken de…
Yalan mı?
2023 yılının mayıs ayında enflasyonun aylık artışı yüzde sıfırdı…
Temmuz ayında aylık artış yüzde dokuz oldu. Ağustos ayında yüzde dokuzun üzerine bir ayda yüzde dokuz daha eklendi…
Ne oluyor dediniz mi?
Bu saatten sonra günah çıkarmaya çalışmanın anlamı yok…
Lafı uzatmayayım…
Hande Fırat yazısını şöyle bitirmiş:
Yunan mitolojisinde Phaethon, Güneş Tanrısı Helios’un oğludur. Babasına yalvararak, dünyayı aydınlatan o kudretli “Güneş Arabası”nı bir günlüğüne kullanmak ister. Helios uyarır: “Bu güç senin harcın değil, atları kontrol edemezsin.” Ama Phaethon kibrine yenik düşer, direksiyona geçer. Sonuç felakettir; atları (gücü) kontrol edemez, arabayı dünyaya çok yaklaştırıp her yeri yakıp kavurur ve sonunda kendisi de yıldırımla vurularak yere çakılır. Medyanın Phaethon’ları olmayalım.
Vallahi de oldunuz…
Billahi de oldunuz…