Sıcak Havanın Sağlığımıza Etkileri

Vücudumuz birçok işlevini sağlıklı yürütebilmesi için belirli bir sıcaklık aralığında bulunması gerekir. Bu nedenle çevresinden ısı alıp, kaybederek dengesini sağlamaya çalışır. Vücudumuzun rahatça çalışabildiği iç sıcaklık kişiden kişiye değişiklik gösterse de, organların korunması için 36-37 C gibi dar bir aralıkta kalması gerekmektedir.

Vücut sıcaklığını düşürmenin en etkin yolu, ısıyı havaya vererek vücut sıcaklığının azaltılmasıdır. Ancak sıcaklık yükseldiğinde, vücudun havaya ısı transferi zorlaşır ve sıcaklığı artar. Bunun sonucunda, vücuttaki protein ve yağ dokuları etkilenir, yapılarında bozulmalar başlar. Damarların da genişlemesiyle tansiyon düşer, kan dolaşımını sağlamak için kalbin daha hızlı ve yoğun çalışması gerekir. Tansiyon daha fazla düşerse hayati organlara yeterince kan ulaşamaz ve kalp krizi riski artar. Ayrıca, terleme yüzünden vücutta sıvı ve tuz kaybı olur ve aralarındaki denge bozulur.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Halk Sağlığı bölümünde yapılan bir araştırmaya göre, 2004-2017 yılları arasında, sadece İstanbul’da 13 yıl içinde yaşanan ve 257 gün süren 20 sıcak dalgası sırasında, fazladan 4 bin 281 ölüm gerçekleşmiştir. Ayrıca, sıcak çarpması nedeniyle ya da sıcağın tetiklediği bir kalp krizi veya böbrek yetmezliğinin ağırlaşması nedeniyle hayatını kaybeden bir kişinin sıcaktan öldüğü gibi bir kayıt hastanelerimizde tutulmadığından, can kayıplarımızın bu istatistiklerin çok ötesinde olduğu da aşikardır.

Aşırı sıcaklar, halsizlik, isteksizlik, sıkıntı hissi, dikkat dağınıklığı, tahammülsüzlük ve çabuk sinirlenme (anksiyete) gibi ruhsal etkilerin yanı sıra, fiziksel açıdan da etkiler. Terli ve soğuk cilt, bitkinlik, susama hissi, migren atakları, kas krampları, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, idrar koyulaşması gibi bulgulara rastlanır. Sıcaklık artmaya devam ederse, cilt kuru sıcak ve kırmızı bir hal alır, vücut ısısı yükselir, solunum ve nabız hızlanır, davranış bozukluğu ve bilinç bulanıklığı gelişir. Terleme devam ettiği sürece, yeterince su ve tuz almak şartıyla yüksek ısılara dayanılır, ancak nem oranı yükseldiğinde, terleme ile olan sıvı kaybı azalmaya başlar ve böylece sıcak çarpması ihtimali artar.

Sıcak sendromları, sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması şeklinde sıralansa da, bunlar çoğu zaman birbiri içine karışmış olarak görülür. Sıcağa bağlı acil durumların ortaya çıkmasındaki en önemli faktörler, sıcağın tipi (kuru veya nemli), maruz kalınan ısı yoğunluğu ve süresi, kişinin yaşı ile başka hastalığının bulunmasıdır. Sıcağa bağlı oluşan klinik tablolar, sıcak ödemi, deri lezyonları, bayılma, sıcak krampları ve sıcak bitkinliği gibi minör, sıcak felci gibi majör sendromlar olarak 2 grupta değerlendirilir.

Yaşlılar, demans (bunama) gibi beyinsel hastalıklarla kalp hastalıkları olanlar, yüksek tansiyon, hipertiroid, Tip 1 ve Tip 2 diyabet hastaları, bebekler, çocuklar, depresyon gibi nörolojik sistemi etkileyen ilaçları kullananlar, şişman kişiler, ateşli hastalığı olanlar, çatı katlarında oturanlar ve gün içinde güneşe daha fazla maruz kalanlar yüksek risk grubunda yer alırlar.

Sıcaklardan korunmak ve güneş çarpmasını engellemek için mevsime uygun ince ve açık renkli giysiler giyilmeli, sentetik kıyafetlerden kaçınılmalı, mümkün olduğunca pamuklu giysiler tercih edilmelidir. Günün en sıcak saatlerinde dışarıya çıkılmamalı, günlük sıvı tüketimi 2 lt üzerinde olmalı, sıcaklık arttıkça sıvı tüketimi de arttırılmalı ve tercihen su içilmelidir. Meyve ve sebze ağırlıklı olarak beslenilmeli, alkol tüketilmemeli, ağır ve yağlı yiyeceklerle, öğünlerde çok yemekten kaçınılmalıdır. Filtre ve iç temizlikleri periyodik olarak yapılmış, hava akım yönü doğrudan üzerimize gelmeyecek şekilde ayarlanmış ve aşırı düşük ısılarda çalıştırılmayan klimalı mekanlar ile, serin ve gölge ortamlar tercih edilmelidir.

İnsan vücudu genel anlamda sıcaklara 1-2 hafta içinde uyum sağlar; böylece terleme daha kolaylaşırken, terle atılan sodyum miktarı da azalır.

Sağlıkla kalın !..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bengi Başer Arşivi