Morrison'dan Manifest'e müzik sanık sandalyesinde

Müzik, çoğu zaman en saf haliyle bir özgürlük çığlığıdır. Ama aynı zamanda iktidarların, yasaların ve ahlakın duvarına çarpan bir yankı da olmuştur. Dün Florida’da Jim Morrison sahnede şarkısını söylerken “müstehcenlik” suçlamasıyla tutuklanıyordu.

Bugün İstanbul’da Manifest grubu, sahnede dans ettiği için adli kontrol altında, pasaportları ellerinden alınmış durumda.

1969’da The Doors’un efsane solisti Jim Morrison, Miami konserinde sahnede “teşhircilik” yaptığı iddiasıyla gözaltına alındı. Olayın aslı hala tartışmalıydı ama devlet için mesele belliydi. Müzik gençliği kışkırtıyordu, sisteme baş kaldırıyordu. Morrison, mahkeme salonlarında rock’n roll’un “suç dosyası” haline getirildi.

1990’da 2 Live Crew, şarkı sözleri “müstehcen” bulunduğu için Florida’da yasaklandı. Konserde söyledikleri sözler yüzünden grup üyeleri nezareti boyladı. Amerika Birleşik Devletleri’nde ifade özgürlüğü Anayasa ile güvence altındaydı ama sahneye çıkan siyah müzisyenler için bu özgürlüğün sınırları çok daha dar çiziliyordu.

2019’da Lübnanlı grup Mashrou Leila, eşcinsellikten söz ettikleri için hedef gösterildi. Konserleri yasaklandı, hayranları gözaltına alındı. Rusya’da Madonna ve Lady Gaga, LGBTİ+ mesajları yüzünden mahkemelik oldu. Avrupa’nın ortasında, “ahlakın bekçiliği” sanatın önüne bir barikat gibi çekildi.

Şimdi de Manifest. KüçükÇiftlik Park’ta verdikleri +18 konserin görüntüleri “milli güvenliğe tehdit” sayıldı. Üyeler hakkında “hayasızca hareket” iddiasıyla soruşturma açıldı. Mahkeme, yurt dışına çıkış yasağı koydu. Bu, dünyada nadir görülen bir durum. Morrison’un sahne özgürlüğü dava konusu olmuştu ama pasaportu elinden alınmamıştı. 2 Live Crew’un konserleri yasaklanmıştı ama ülkeden çıkmaları engellenmemişti. Manifest örneği, Türkiye’nin sanatçıyı sadece içeride değil, dışarıda da susturma refleksinin sembolü oldu.

Her çağda iktidarlar, şarkıları salt şarkı olarak göremedi. Bir melodi, bir dans, bir söz, hepsi toplumsal bir itirazın, bir özgürlük talebinin parçasıydı. Morrison’un gözaltına alınmasıyla başlayan zincir, Mashrou’ Leila’nın yasaklanmasıyla sürdü, şimdi Manifest’in adli kontrolüyle yeni bir halka eklendi.

Oysa tarih, müziği susturmaya çalışanların değil, müziği özgürce söyleyenlerin adını hatırlar. Morrison hala şarkı söylüyor, 2 Live Crew hala hafızalarda, Mashrou Leila hala direnişin sesi. Manifest de yarın belki başka coğrafyalarda, belki aynı topraklarda ama mutlaka yeniden şarkı söyleyecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Kaya Arşivi

İmamoğlu davası Türkiye için bir fırsat

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:49

Faşizmin başkenti: Google

02 Aralık 2025 Salı 09:38

Okan Buruk: Hakemi bırak felsefeye bak

26 Kasım 2025 Çarşamba 10:39