Kendini tanımak artık bir seçim değil, günümüzde bir ihtiyaçtır.

“Bu koşuşturmacada, değil başkalarını anlamak kendimizi anlamak dahi bir hayalden ibaret. Kendini tanımadan başkalarını anlamak mümkün değildir; önce kendimize dürüst olmalı, içsel sorularımıza cevap aramalıyız.”

“Tüm deneyimlerim ışığında gençlerin hayatına dokunmak ve onlara rehberlik etmek, en büyük amacım haline geldi. Kendi yolculuğumda sorduğum sorular ve verdiğim yanıtlar, beni doğru yere yönlendirdi. Umarım deneyimlerim, başkalarına ilham verir ve onların hayatlarına bir farkındalık kazandırır.”

Uzman klinik psikolog İlayda Etkin Güler Erdil ile kendimizi tanımanın neden önemli olduğunu, gençlerin ve ailelerin neye ihtiyacı olduğunu konuştuk.

Kim olduğumuzu biliyor muyuz? Kendimizi tanımak neden önemli?

Hayat, çoğu zaman içindeki telaşla bizi kendimizden uzaklaştırır. Her an bir şeylere yetişme, bir hedefe ulaşma çabası içinde, kendimizi anlamaya fırsat bulamayız. Bu koşuşturmacada, başkalarını anlamak ise sadece bir hayalden ibarettir. Çünkü kendini tanımayan biri, başkalarını da gerçek anlamda tanıyamaz. İlişkiler yüzeyselleşir, insanlar birbirini gerçekten dinlemez; kimse kendini derinlemesine sorgulamaz. Oysa, anlamlı bir hayat, derinlik ve samimiyet gerektirir. Kendini tanımadan, sadece dışsal beklentilere göre yaşamak da en nihayetinde içsel bir yalnızlık ve tatminsizlik doğurur.

Kendini keşfetmek, kolay bir yolculuk değildir. Çoğu insan, hayatı boyunca kendini tam anlamıyla keşfetmeden yaşar. Ancak gerçek anlamda bir hayat kurabilmek, önce kendi iç dünyamıza dönmeyi gerektirir. Kendini tanımak, sadece "kimim ben?" sorusuna cevap aramak değil, aynı zamanda "neden böyle düşünüyorum?", "bu kararı neden verdim?" gibi sorularla da yüzleşmektir. Bu derin sorgulamalar, hayatı daha anlamlı kılmanın kapılarını açar. Bu bağlamda, Sokratik sorgulama, doğru soruları sorarak düşünme biçimimizi derinleştirir ve bize başka perspektifler kazandırır. Kendimizi anlamaya başladıkça, daha önce fark etmediğimiz düşünce ve davranış kalıplarını keşfederiz. Bu farkındalık, davranışlarımızda bize daha özgür bir seçim alanı sunar.

İçsel keşif bazen acı verici olabilir. Kendi kimliğimizle yüzleşmek, toplumun dayattığı maskelerden sıyrılmak zorlayıcıdır. Fakat, kendini tanımak, insanı özgürleştirir. Kendimizi anlamadan, başkalarının bizden ne beklediğini ya da başkalarına nasıl etki ettiğimizi bilemeyiz. Bu nedenle, içsel yolculukta atılacak her adım, hayatımızı daha derin, daha anlamlı bir hale getirecek, gerçek mutluluğa giden yolu açacaktır.

Hayatın anlamı, sadece dışsal başarılarla değil, içsel bir keşif ve kabul süreciyle şekillenir. Kendini tanımadan başkalarını anlamak mümkün değildir; önce kendimize dürüst olmalı, içsel sorularımıza cevap aramalıyız. Bu keşif hem kendimizi hem de çevremizi daha derinden anlamamıza olanak tanır. Kendini tanımak, aslında hayatın hakkını vermektir.

Bu noktada sizin kendinizi keşif sürecinizi merak ediyoruz.

Benim yolculuğum, zorlu bir üniversite sınavına hazırlık sürecinin ardından, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazanmamla başladı. Bu, yıllarca hayalini kurduğum bir hedefti ve büyük bir gururdu. Ancak, İstanbul’a taşındıktan sonra, bir soru beni derinden etkiledi: Gelecekte kendimi nerede görüyorum? Belki de ilk kez, 18 yaşımda kendime bu soruyu sordum. Her şeyin mükemmel olduğu, “başarı” dediğimiz hedefin peşinden gitmekte bir sorun yoktu; ama gerçekten neyi istiyordum? Gelecekte mutlu olacak mıydım?

Bu soruları sordukça, içimde büyük bir buhran başladı. Boğaziçi, birçok kişinin hayalini kurduğu üniversiteydi; ancak benim için o kapılar, düşündüğüm gibi açılmıyordu. Kısa bir araştırma ve yoğun bir depresyonun ardından, ODTÜ Psikoloji Bölümü’ne yatay geçiş yaptım. Zorlu bir karar olsa da kendimi sorgulamak ve doğruyu bulmak, hayatımın en önemli adımıydı. 3,5 yılda ODTÜ Psikoloji Bölümü’nden yüksek onur öğrencisi olarak mezun oldum ve eğitimim süresince önemli stajlar yaparak psikolojinin farklı alanlarında deneyim kazandım.

Hindistan’da bir kurumsal şirkette insan kaynakları departmanında yaptığım staj, farklı bir kültürü yakından tanımamın yanı sıra hayatımda önemli bir farkındalık yarattı. İnsan kaynakları, benim içsel tutkumla örtüşmeyen bir alandı. O deneyim, beni daha derin sorular sormaya yönlendirdi. Kendi kaygılarım ve belirsizliklerim, gençlerin benzer duygularla nasıl başa çıktığını anlamamı sağladı. Gençlerin rehberliğe ne kadar ihtiyaç duyduğunu fark ettiğimde, yönümü tamamen farklı bir alana çevirmeye karar verdim.

Bu farkındalıkla, Uzman Psikolojik Danışman Meral Baykara ile birlikte Adaptteen Dijital Rehberlik ve Gelişim Platformu’nu kurduk. Gençlerin kaygılarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmayı ve onlara yaşam yolculuklarında rehberlik etmeyi amaçladık. Bugüne kadar on binden fazla görüşme yapıldı ve en önemlisi iki binin üzerinde gencin hayatına dokunduk. Bu süreç, gençlerin içsel dünyalarını daha derinden anlamama ve onlarla güçlü bağlar kurmama olanak sağladı.

Gençlere odaklanmışken kendi eğitimimi de aksatmak istemedim. Klinik psikoloji alanında yaptığım yüksek lisans eğitimimde, bilişsel davranışçı terapi üzerine çalışırken, felsefi danışmanlık dersi aldım. Bu ders, hayatımda yeni bir bakış açısı açtı. Felsefenin, insanların çıkmazlarında nasıl bir ışık olabileceğini fark ettim. Felsefi danışmanlık, insanların daha anlamlı ve doyumlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olmak için güçlü bir araçtı. Bu keşif, beni derinden etkiledi ve bu alanda kendimi geliştirmeye karar verdim. Prof. Dr. Mustafa Çevik ve Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar hocalarımın eş danışmanlığında yürüttüğüm yüksek lisans tezimde, felsefi danışmanlığın klinik psikoloji öğrencilerinin psikolojik iyi oluşları ve mesleki yeterlilikleri üzerindeki etkisini inceledim. Bu çalışma, yalnızca akademik bir ilgi değil, aynı zamanda profesyonel bir sorumluluktu. Ülkemizde felsefi danışmanlık alanında daha fazla çalışma yapılması gerektiğine olan inancımız, değerli hocalarımla birlikte Felsefi Danışmanlık Derneği'ni kurmamıza öncülük etti.

Bugün, tüm deneyimlerim ışığında gençlerin hayatına dokunmak ve onlara rehberlik etmek, en büyük amacım haline geldi. Kendi yolculuğumda sorduğum sorular ve verdiğim yanıtlar, beni doğru yere yönlendirdi. Umarım deneyimlerim, başkalarına ilham verir ve onların hayatlarına bir farkındalık kazandırır.

Gençlerin neye ihtiyacı var?

Bence gençlerin en büyük ihtiyacı, kendilerini tanımak ve anlaşılmaktır. Habitat Derneği'nin 2017-2023 yılları arasında yaptığı araştırma, gençlerin yaşam memnuniyetinin ciddi şekilde düştüğünü gösteriyor. 2017’de %71 olan memnuniyet oranı, 2023’te %46’ya gerilemiş. Aynı şekilde, umutsuzluk oranı %33’ten %56’ya çıkmış. Bu veriler, gençlerin içsel bir boşluk ve belirsizlik yaşadıklarını gösteriyor. Eğitim memnuniyetinin de %73’ten %50’ye düşmesi, gençlerin sadece akademik başarıya değil, anlamlı bir eğitim sürecine de ihtiyaç duyduklarını ortaya koyuyor. Bu koşullarda, gençler sadece başarıya odaklanmak yerine, kendilerini doğru bir şekilde ifade edebileceği, kimliklerini keşfedebileceği ve geleceğe dair sağlam bir yön duygusu geliştirebileceği alanlara ihtiyaç duyuyorlar.

Gençlerin yaşadığı bu belirsizlikler, onların duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını daha da görünür kılıyor. Kendilerini tanımak, yalnızca bireysel mutlulukları için değil, toplumsal sağlıklı gelişim için de kritik bir öneme sahip. Birçok genç, içinde bulundukları dünyada anlam arayışında zorlanıyor. Toplumsal baskılar, aile beklentileri ve içsel kaygılar, onları sık sık kendi iç yolculuklarından uzaklaştırıyor. Bu noktada, gençlerin en büyük ihtiyacı, onları olduğu gibi kabul eden, duygusal olarak güvenebilecekleri bir rehberlik. Kendilerini keşfetme süreci, yalnızca bir içsel dönüşüm değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal katkıdır. Yani, gençlerin sağlıklı bir şekilde kimliklerini bulmalarına yardımcı olmak, sadece onların hayatlarını dönüştürmekle kalmaz, toplumları da daha bilinçli ve dayanıklı bireylerle şekillendirir.

Ailelerin neye ihtiyacı var?

Ailelerin en büyük ihtiyacı, çocuklarının bireysel kimliklerine saygı gösterip onları oldukları gibi kabul etmeleridir. Koşullu sevgi gören çocuklar, yalnızca ailelerinin beklentilerine göre hareket ettiklerinde değerli hissedebilirler. Ancak gerçek sevgi, çocuğun kendi özgünlüğünü ifade etmesine ve kendisini geliştirmesine olanak tanımakla başlar. Çocuğunuzu gerçekten seviyorsanız, onu kendi arzularınızdan bağımsız, özgün bir birey olarak görmeli ve ona bu yolda destek olmalısınız.

Ancak bazen aileler, çocuklarının gelişiminde onlara rehberlik etmekte zorlanabilirler. Bu noktada, dışarıdan alınacak rehberlik ve profesyonel destek büyük önem taşır. Çocukların duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını doğru anlayabilmek, onlara doğru bir yön gösterebilmek için uzman desteği almak hem aileyi hem de çocuğu güçlendiren bir süreçtir. Aileler, çocuklarının kimliklerini keşfetmelerine ve duygusal dünyalarını anlamalarına yardımcı olacak doğru yönlendirmeyi profesyonel rehberlik ile sağlayabilirler.

Bu sayede aileler çocuklarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurabilir ve onların potansiyellerini en iyi şekilde ortaya koymalarına yardımcı olabilirler. Bir uzmanın desteğiyle, çocukların içsel gelişim süreçleri daha sağlıklı şekillenirken, aileler de doğru yöntemlerle çocuklarını desteklemenin yollarını öğrenir. Bu sayede çocuklar, kendilerini keşfederken, aileler de onları daha bilinçli ve etkili bir şekilde yönlendirebilir.

Gençler ve aileleri arasındaki uzlaşma nasıl sağlanabilir?

Gençler ve aileleri arasındaki uzlaşma, karşılıklı anlayış ve empati ile sağlanabilir. Aileler, çocuklarının farklılıklarını kabul edip, onlara kendi yollarını bulmalarına olanak tanırken, gençler de ailelerinin endişelerini ve deneyimlerini göz önünde bulundurmalıdır. Bu süreçte, başarılı olmak kadar başarısızlıkların da bir öğretici yönü olduğunu unutmamak gerekir. Başarısızlıklar, kişisel gelişimi destekler ve sorumluluk almayı öğretir.

Ancak, bu tür bir uzlaşma çoğu zaman tek başına sağlanamayabilir. Gençler, içsel kaygıları ve geleceğe dair belirsizlikleriyle başa çıkarken, aileler de çocuklarının gelişim sürecini daha iyi anlayabilmek için rehberlik ve desteğe ihtiyaç duyabilir. Bu tür zorlu süreçlerde, gençlerin ve ailelerinin daha sağlıklı iletişim kurabilmesi ve karşılıklı anlayış geliştirebilmesi için profesyonel yönlendirmeler oldukça faydalı olabilir. Kuruluşundan bu yana içinde yer almaktan büyük bir gurur duyduğum Adaptteen Dijital Rehberlik ve Gelişim Platformu gençlere ve ailelere bu tür rehberlik hizmetleri sunarak, daha sağlıklı bir bağ kurulmasına katkı sağlamayı hedefler.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi