Mehmet Tezkan
IV. Murad gibi kafeleri de
kapatın olsun bitsin!
1630 yılında çıkan büyük İstanbul yangınından sonra Osmanlı Padişahı IV. Murad önce kahvehaneleri kapatmış, ahalinin girmesini yasaklamış, bir süre sonra yıktırmıştı.
Konuşulmasın, tartışılmasın, tepki gösterilmesin diye…
Bahçeli’nin de niyeti aşağı yukarı bu. İktidarın ikinci adamı olarak statlara seyirci alınmasın emir buyurdu, bir sonraki aşama statların yıkılmasını istemesidir.
IV. Murad mantığıyla!...
Gücü yetmez diyeceksiniz?
Ya bu seçimde iktidarını korursa!.. Valla rejimden rejim beğenin…
Padişah yasaklara karşı çıkana ölüm cezası verdirmiş, Bahçeli işi bu raddeye vardırmaz herhalde.
Vardırmaz ama hükümeti istifaya çağıranları devlet düşmanı, vatan haini ilan etti bile.
1990’lı yılları hatırlıyorum. Krizli yıllardı. İkide bir statlardan, meydanlardan, sokaklardan ‘hükümet istifa’ sesleri yükselirdi. Hatta Fenerbahçe stadında dönemin başbakanı için ‘sandıkta görüşürüz Mesut Bey’ pankartı açıldı. Kimsenin aklından statları seyirciye kapatalım geçmedi.
IV. Murad yöntemi kimsenin aklına gelmedi.
O zaman Türkiye eksikliklerine karşın demokratik bir ülkeydi. Demokrasinin çarkları dönüyordu. Şimdi demokrasiden o kadar uzağız ki…
Demokratik haklarımızı kullanmaya bile izin yok…
İçişleri Bakanı’nın demecini gördünüz mü? ‘Hükümet istifa’ diyenlere hodri meydan çekti. Bakan Soylu güvenlikten sorumlu bürokrat.
Halka hodri meydan çekme cesaretine nereden buluyor?
Demokratik ülkede; jandarma, polis, sahil güvenlik gibi silahlı güçlere hükmeden bürokratın halka ‘hodri meydan’ demesi kabul edilemez.
Adama sorarlar; yerini korumak için kimin evladını kimin karşısına çıkmasına çıkarıp kavga ettirmeye çalışıyorsun!
Stada yolladığın 22 yaşındaki polis de bizim…
Statta ‘hükümet istifa ‘diyen genç de bizim…
Soylu 22 yaşındaki polis üzerinden 22 yaşındaki genci tehdit etti…
Bunlar ipini koparmış!
Bunlar kafayı sıyırmış!
İçişleri Bakanı halka meydan okursa, hodri meydan derse polis ne yapar? Hükümet istifa diyenlere
‘Ya Allah ya bismillah’ diyerek dalar. Kafa göz patlatır. Yüzlerce kişiyi gözaltına alır. Hücreye atar… Erdoğan çadır yok, ilk 24 saatte bazı yerlerde ilk 48 saatte devlet yoktu diyenlere; ‘be namussuz, be ahlaksız, be adi’ diye hakaret etti ama durumun farkında…
Dün makarayı geri sardı.
Üç gün önceki sert ifadesinin, okka gibi sözlerinin, yenilir yutulur olmayan ifadesinin yerini mülayim tavra bıraktı.
Adıyaman’da birkaç gün gecikmelerini kabul etti. ‘Bunun için sizlerden helallik istiyorum’ dedi.
Helallik istemek ne demek?
Erdoğan helallik isterken bir dizinin dibinde Bahçeli, öteki dizinin dibinde Soylu vardı.
Statlar kapatılsın diyen Bahçeli…
Beşiktaş ve Fenerbahçe seyircisine hodri meydan çeken Soylu.
İkisi de sus pus oturdular. Kıs kıs gülüyorlardır, çünkü baskı rejiminin anahtarı onlara verilmiş.
Plan büyük…
Depremden sonra bu hükümet ilk neyi kapattı?
Üniversiteleri…
Hemen yurtları boşalttı…
Neden?
İnsanlar bir araya gelmesin, olan biteni konuşmasın, devletin acizliğini tartışmasın diye…
Bahçeli’nin tepkisini, önerisini bu çerçevede değerlendirin. Saray üniversiteleri kapattı; Saray’ın destekçisi statlardan başlamak üzere her türlü toplanma yasaklansın istiyor.
IV. Murad yaklaşık 400 yıl önce kahvehanelere kapatmıştı…
Kahvehaneler kafe oldu ama durum değişmedi.
Niye mi?
400 yıl sonra iktidara koltuğuna yapışanlar maalesef aynı kafada!..