HDP'ye yönelik hamleler

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, AK Parti’nin HDP’yi ziyaret edip anayasa değişikliği için destek istemesine tepki gösterebileceği beklentisi vardı.

Ancak Bahçeli aksine ziyareti “normal ve doğru bir adım” olarak niteledi.

Kendisinin “bir daha açılmamak üzere kapatılmalıdır” dediği, iktidar ortağının da “terörist” diye nitelediği HDP’nin desteğine ihtiyaç duyulduğunda Meclis’te grubu bulunan legal bir parti muamelesi gördüğü ortaya çıktı.

İktidara göre hemen kapatılması ve milletvekillerinin Meclis’ten çıkarılması gereken HDP şimdi desteği alınması gereken normal bir parti oldu.

AK Parti heyetinin HDP’yi ziyaretinden sonra bazı AK Partililer, bu hamleyi gerekli bir adım olarak gördüler, hatta daha ileri giderek “yeniden bir açılım süreci neden olmasın” diyerek çağrı da yaptılar. Bunlar arasında AK Parti yönetiminden Orhan Miroğlu ve AK Parti Milletvekili Mehmet Ali Cevheri de vardı.

İktidarın kendisiyle çelişen HDP hamlesi siyasi sonuç verir mi?

İktidarla HDP arasında yeniden bir açılım süreci başlar mı?

Bu pek mümkün görünmüyor.

HDP, başörtüsü konusunda anayasa değişikliğine ve referanduma gerek olmadığını açıkladı. Temel hak ve özgürlüklerin referanduma götürülemeyeceğini vurguladı. Böylece HDP’nin AK Parti’nin anayasa değişikliği teklifine destek vermeyeceği belli oldu.

AK Partililerin seslendirdiği “yeniden açılım süreci” çağrısına da HDP’den olumlu bir yanıt gelmedi.

AK Parti’nin MHP desteğini gözden çıkarmadan HDP’ye yeniden açılım süreci için işbirliği önermesi mümkün değil. Böyle bir öneri, MHP’nin Cumhur İttifakı’ndan ayrılması ve erken seçim talep etmesiyle sonuçlanır.

HDP’nin AK Parti’ye güvenip yeniden açılım sürecine girmesi de mümkün görünmüyor.

Hakkında kapanma davası sürerken, eski eş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları cezaevindeyken ve mevcut milletvekilleri hakkında fezlekeler Meclis’e gönderilmişken HDP’nin AK Parti’ye güvenmesi ve işbirliği yapması için siyasi bir neden yok.

Dolayısıyla iktidarın HDP hamlelerinin bir siyasi sonuç doğurmasını beklemek gerçekçi olmaz.

Böyle bir gelişme Cumhur İttifakı’nın dağılmasına neden olur.

AK Parti’nin, CHP’den aldığı başörtüsü pasını anayasa değişikliğine dönüştürmek, 360 veya fazlası bir oyla Meclis’ten geçirmek ve bu konuda yapılacak referandumu da seçim rüzgarı olarak arkasına almak planının hayata geçebilmesi şimdilik çok zor görünüyor.

Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti, anayasa değişikliği önerisine kapıları kapatan CHP’nin başörtüsü konusunda samimi olmadığı propagandasını yapacaklardır.

HDP’nin konumu ve tutumuna gelince.

Kamuoyu yoklamaları cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Cumhur İttifakı ile 6’lı Masa’nın birbirine yakın destek aldıklarını, birinin açık farkla diğerinin önünde olmadığını gösteriyor.

Bu tablo da HDP’yi cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda belirleyici bir konuma getiriyor.

HDP’nin Erdoğan’a karşı 6’lı Masa’nın adayını desteklemesi veya kendi adayını çıkarması cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu belirleyecek önemde.

HDP de seçmeni de bunun farkında.

Nitekim HDP ilkeler konusunda uzlaşma sağlanırsa 6’lı Masa’nın adayını destekleyebileceklerini kamuoyuna duyurdu.

İlkeler denilence, kamuoyuna duyuru yapan iki parti var: CHP ve HDP.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2. Yüzyıla Çağrı adıyla partisinin ilkelerini açıklamıştı.
Bunlar arasında “Kürt sorununun çözülmesi” vaadi de vardı ve Kılıçdaroğlu Meclis zemininde bu sorunu çözeceğini ilân etti.

Kürt sorununun çözülmesi konusu elbette HDP’nin açıkladığı ilkelerde de var.

Bu konuda Kılıçdaroğlu’nun alacağı tutum ve CHP’nin Doğu Masası’nın hazırlamakta olduğu rapor belirleyici olacaktır.

Seçim yaklaşırken bu konu da açıklığa kavuşur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi