Gazze için “Mehmetçik” senaryoları

Meseleye gerçekçi yaklaşanlar, megalomanyak Donald Trump’ın “Ben yaparım olur biter” kafasıyla Gazze’ye bir günde kalıcı barışın geleceğini düşünmüyor elbette.

Çünkü, Kudüs ve Şarm el Şeyh’de yaptığı “tek adam şovu”nun üzerinden 24 saat geçmeden Trump’ın ve faşist soykırımcı Netenyahu’nun Hamas üzerinden yeni bahaneler arayışı içinde olduğunu görebiliyorlar.

Trump’ın, kolu kanadı iyice kırılmış Hamas’ın kendisine silahları bırakacağı sözü verdiğini belirtip, “Eğer bırakmazlarsa biz onları silahsızlandıracağız, bir sözümle savaş yeniden başlar” açıklamasını başka nasıl anlayalım ki?

Bölgeden gelen bazı haberleri okuduğunuzda, İsrail’in keyfi tutumunu sürdürdüğü hatta desteklediği bazı aşiretlerin provokatif eylemleri üzerinden yeniden Gazze’ye topyekün saldırmak için zemin hazırlamaya çalıştığı bilgileri karşınıza çıkıyor.

Bir yandan da Gazze’de yeniden yapılanma ve yaşanabilirliğin güvenliğini sağlayacak “Gazze Görev Gücü”nün nasıl oluşacağı tartışılıyor.

Garantör olması nedeniyle bu mesele Ankara’nın da gündeminde. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TSK’nın Gazze’de uluslararası güçte görev almaya hazır olduğunu belirtse de, Türkiye bu görev gücünde ne boyutta, hangi kurumlarıyla yer alacak, netleşmiş değil.

Ancak bu durum garantör ülkeler başta olmak üzere sürece destek veren ülkelerin başkentlerinde değişik senaryoların konuşulmasına, ülkelerin ilgili kurumları arasında görüş alış verişine engel değil.

Örneğin Mısır şimdiden Gazze’de iç güvenliği ve kamu düzenini sağlayacak polis gücünün eğitimini üstlenmeye hazır olduğunu beyan etti.

Gelelim Ankara’da konuşulan, şu aşamada hiçbir kesinliği ve bağlayıcılığı olmayan senaryolara. Duyduklarımızı şöyle özetleyebiliriz:

Kaç ülke ne kadar güç verecek, angajman kuralları neler olacak, belli değil.

Görev gücünün asker ve sivil karışımından olması daha mantıklı geliyor. Bunun nedeni Gazze’nin tamamen enkaz haline dönüşmüş olması. 53-55 milyon ton enkazdan bahsediliyor.

Ve bu enkaz yığını altında ne kadar ceset var belli değil. Bu cesetler arasında İsrailli rehinelerin de olduğu düşünülüyor. Enkaz temizliği için AFAD’ı işaret eden Erdoğan’ın Gazze için düşündüğü konteynırlardan behsederken de, 6 Şubat depremi sonrası AFAD bünyesinde toplanmış olanları kastettiği söyleniyor.

İsrail, Türkiye’den muharip bir gücün Gazze’de görev almasına yeşil ışık yakar mı?

Bu büyük bir soru işareti.

Geçmişte Batı Şeria’da El Halil’deki (Hebron) gibi “Geçici Uluslararası Mevcudiyet Gücü”ne (TIPH) benzer bir yapının da oluşturulabileceği tahminler arasında.

1994’de kurulan ve silahsız olarak görev yapan bu güçte TSK’dan 12 ile 18 arasında irtibat subayı bulunuyordu. Silah taşıma yetkisi olmadığı için bu gücün caydırıcılığı tartışma konusu olmuştu. Nitekim 26 Mart 2002’de askerî gözlemcileri taşıyan bir araç silahlı saldırıya uğramış, araçtaki Binbaşı Cengiz Toytunç şehit düşmüş, Yüzbaşı Hüseyin Özarslan da yaralanmıştı.

İsrail’in 2019’da bu gücün yetkisini yenilemeyi reddederek, gücü fiilen sınır dışı ettiğini de hatırlatmakta fayda var.

Türkiye, AFAD ve Kızılay dışında asker olarak Gazze’ye muharip bir güç mü yoksa yukarıda anlattığımız gibi silahsız irtibat subayları mı gönderecek, bunların hepsini ve daha fazlasını İsrail’le yürütülecek pazarlık sonrasında göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi

Kamuoyu rahatsız olmuş!

02 Aralık 2025 Salı 05:15

Demokrasisiz Türkiye

28 Kasım 2025 Cuma 05:10

Demokrasi olmadan süreç olmaz

21 Kasım 2025 Cuma 05:15

Allah iddianame okuma sabrı versin

18 Kasım 2025 Salı 05:10

“Herkül”de kuyruk soruları

14 Kasım 2025 Cuma 05:10

Erdoğan’ın Demirtaş ikilemi

07 Kasım 2025 Cuma 05:10

Acıtan valiz

04 Kasım 2025 Salı 05:05