Bu akşamki maçtan bağımsız söylüyorum: Biraz iddialı gelebilir ama gerçek şu; Galatasaray’ın Türkiye’deki tek rakibi yine kendisi. Okan Buruk ciddi hatalar yapmazsa, yönetim kulübeyi yanlış yönlendirmezse ve kader sakatlıklarla yüzünü dönmezse bu hüküm değişmeyecek. Çünkü aslanın aynadaki gölgesinden başka rakibi yok.
Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğer takım taraftarları alınmasın; Süper Lig’in ilk dört haftası bu gerçeği gösteriyor. Rakipler birer birer geride kalırken, Galatasaray kendi temposuyla, kendi disiplin ve kudretiyle sonuca gidiyor. Aslında maçlar bir formalite gibi; asıl mücadele Galatasaray’ın kendi içindeki mücadele. Yani mesele şu: Galatasaray kendini yenmezse, Türkiye’de onu yenebilecek bir güç görünmüyor.
Evet, Süper Lig uzun bir köprü. Bu köprünün altından daha çok sular akacak. Ama Galatasaray hem kadrosuyla hem istikrarlı yapısıyla bu sulara hükmeden tarafta.
İşte bu gece ki Çaykur Rizespor maçı. Sarı kırmızılılar eski maçlardaki hücum zenginliğini sergileyemedi ama savunmada da hata yapmadı. Vasat futbol bile galibiyet için yeterliydi. Çünkü Galatasaray kötü gününde bile keyif veren, “vasat oynarken üç gol atan” bir takım.
Bugünkü sıkıntı kanatlardaydı. Özellikle Leroy Sane. Topu çok kaptırdı, pas hatalarıyla oyunu tıkadı. Bu formuyla Alman Milli Takımı’na çağrılmamasını haklı çıkardı. Galatasaray, Barış Alper Yılmaz’ı arıyor. Öte yandan Osimhen, hazırlık kampına katılmamasına rağmen atletik formuyla alkışı hak etti. Sanchez, güzel futbolunu golle süsledi. Torreira, Lemina ve Yunus ise alkış alan isimlerdi.
Galatasaray 3-1’lik galibiyetle ligde 4’te 4 yaptı. Attığı gol 13, yediği sadece 1. Bu istatistiğe ulaşabilen başka takım yok. Soru şu: Bu futbol Türkiye Ligi için fazla ama acaba Şampiyonlar Ligi için yeterli mi?
Çaykur Rizespor’u da kutlamak gerek. Beklenenin üstünde direnç koydular, zaman zaman Galatasaray savunmasını zorladılar. Taha ve Laci geceye damga vuran isimlerdendi. Tebrik etmek gerek.