Ayşenur Arslan
Ömer Çelik 'Dersi'
Eski bakan.. Bugün AKP sözcüsü.. Yani Erdoğan’ın çevresindeki güçlü isimlerden biri.
Ben Ömer Çelik’i tanıdığımda henüz siyasette değildi. Ankara’nın ciddi atmosferinde dikkatleri anında üzerine çeken bir köşe yazarıydı. Motosikletle dolaşır, deri ceket giyer, entelektüel kapasitesi yüksek cümleler kurardı.
Elbette dış görünüşü siyaset sonrası çok değişti. Bunca yıl Erdoğan’ın yanı başında durabildiyse, görüşleri de muhtemelen zamana uydu! Duyduğumuz kadarıyla Emine Erdoğan sayesinde aile içinde de itibarını korudu.
Ancak.. Şu son bir hafta ne o itibardan eser var ne de koltuğuna uyan bir duruş..
Adı Mehmet Akif Ersoy dosyasında geçmeye başladığında yazmamak için epey dikkat ettim. Öyle ya, “AKP’NİN PRENSİ” denilen bir isimden söz ediyorduk. İktidar partisinde “Erdoğan’ın zihni ve sesi” diyebileceğimiz konumundan söz ediyorduk.
Velev ki malum partilere katılmıştı. Bunun üstü kapatılmaz mıydı!
Ama o da ne!
Birkaç gün içinde adı sosyal medyadan sokaklara, Türkiye gündemine taşınmıştı.
Sonrası daha da şaşırtıcıydı:
* Ömer Çelik paylaşımlara tek bir tepki göstermedi. Öfkelenip kükremedi.
* “Temizim ama partimi düşünerek sözcülük görevinden affımı istiyorum” demedi.
* Sadece Suriye konusunda ve SDG hakkındaki sert açıklamaları ile duyduk sesini.
* Saray ise derin bir sessizliğe gömüldü. Ne bir kınama ne de bir sahip çıkma duymadık.
Ömer Çelik, belli ki Araf’taydı artık.
Peki başına bunlar neden gelmişti? Onu da diğer onca isim gibi gözaltı, cezaevi bekliyor olabilir miydi? Neden AKP’yi de zora sokacak bir durumda bırakılmıştı?
*. *. *
Lütfen bir yere not edin: Bundan sonra sorularınızın tek bir yanıtı, bilmecelerin tek bir anahtarı var: Bilal Erdoğan.
Her ne yapılıyorsa, bilin ki Bilal Bey, yani ERDOĞAN SONRASI için yapılıyor.
Hakan Fidan’ın gelecek projeksiyonunda yerinin olmadığı, cumhurbaşkanlığı koltuğunun Bilal Bey için rezerve edildiği Umman’da gözümüze sokulmamış mıydı! İki isim, eşitmiş gibi kanepede yan yana oturtulmamış mıydı!
Ya parti teşkilatının nabzı? O konuda da son söz söylenmiş olmalı.
Elbette kanıtlayamam ama iddiayla söyleyebilirim.. Hani “AKP içinde Bilal’in adaylığına itiraz var” deniyordu ya!
Belki Ömer Çelik itirazcıların arasındaydı.
Belki de itiraz edenlere ders olsun diye, en üst seviyeden bir örnek olarak seçilmişti.
Her ne ise, son birkaç ay içinde zaman zaman dışarı sızan Bilal Bey tartışmasına nokta konmuş belli ki.
Erdoğan kararını vermiş. Buna karşı çıkanların başına gelecekleri de “BAKINIZ ÖRNEK 1” diye Ömer Çelik vasıtasıyla dosta düşmana duyurmuş.
*. *. *
AKP eski milletvekili ve siyaset kulislerinin tozunu yutmuş bir isim.. Emin Şirin Lale Özan Arslan’ın konuğu olduğu programda Ankara fısıltılarını anlatır ve yorumlarken şunu söyledi:
“Kesin diyebileceğim belki de tek şey, partinin başına Bilal Erdoğan’ın getirileceği..”
Emin Şirin’in değerlendirmelerine döneceğim ama önce birkaç notu kayda geçmeliyim:
* Önceki gün doktora giderken bindiğim takside CnnTürk Radyo açıktı. Sunulan haber biter bitmez spiker “Bilal Erdoğan’ın açıklamaları” diye anons etti ve ne sıfat ya da vesileyle olduğunu anlamadığımız açıklamaları için Bilal Bey’le baş başa kaldık. Yalnız, şunu çok net anladık: Saray medyasına Bilal Bey konusunda açık bir talimat gitmişti. Bundan sonra her kanalda her fırsatta dinleyecektik!
* Aynı gün, Bilal Erdoğan’ı bir de TÜGVA’sında gördük. Hem de kimlerle! Fenerbahçe dışındaki büyük kulüplerin büyük başkanlarıyla. Konu, 1 Ocak günü düzenlenecek Gazze mitingiydi gerçi.. Ancak her açıdan bir gövde gösterisine dönüşmüştü.
*. *. *
Artık aile içi sohbetlerde bile konuştuğumuz Bilal Bey’in babasından sonra aday olma ihtimali için hep ne dendi? “AKP teşkilatı ikna edilse bile seçmeni oy vermez.”
Bana öyle geliyor ki, Erdoğan da bunun farkında. O nedenle, seçime daha zaman varken bir alıştırma, zihinlere kazıma süreci yaşanacak. Özellikle yoksul ve binbir çeşit AKP yardımıyla ayakta kalabilen seçmen için Bilal Bey, kendi bekasının da teminatı olacak.
Saray medyasının bekasından söz etmiyorum bile. Onlar her zaman hazır nasılsa!!
Gelelim, kulislere göre Bilal Bey’in adaylık sürecinin nasıl şekilleneceğine..
Emin Şirin‘in de aktardığı kadarıyla, Saray’da pek çok ihtimalin, senaryonun masaya yatırıldığı anlaşılıyor. Ancak ağırlık, Bilal Bey’in önce partinin başına getirilmesi, Cumhurbaşkanlığı serüvenine daha sonra bakılmasından yana.
Deniyor ki yol haritası şöyle çizilmiş olabilir:
* “Önce AKP genel başkanlığı ve orada pişmesi.”
* Daha sonra belki Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanması..
* “Erdoğan’ın seçime karar verdiğinde istifa etmesi ve yerine geçici olarak Bilal Bey’in vekâlet etmesi..”
*. *. *
Mehmet Akif Ersoy vakası patladığında, belki de ilk yazanlardan biriydim;
“Herkesin ne yaptığını bilen Saray rejimi böyle iddialarla operasyona kalkışmaz. Bunun siyasi bir operasyon olduğu ve Bilal Bey için saha temizliği yapıldığı ortada!”
(15 gün sonra aynı tespite varanlar göklere çıkarılıyor ya! Kadın ve mütevazı olmanın yan etkileri deyip geçeyim.. )
Bundan sonrası da hep Bilal Bey için olacaktır.
Ama şunun altını çizmeden geçmeyelim:
“Sadece Bilal Bey Türkiye’yi yönetmek üzere hazırlanmıyor.
Türkiye de Bilal Bey ve Erdoğan’ın hayalindeki rejim için hazırlanıyor.”
Rejim demişken.. Bugün itibariyle Saray’ın en muteber kalemlerinden Abdülkadir Selvi, geçmişi anlatırken şöyle bir görüş armağan etti memlekete:
“Ak Parti iktidar olmuştu ama Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çankaya Köşkü’nde rejimin bekçisi gibi hareket ediyor, Ak Parti’nin elini kolunu bağlıyordu. Ak Parti iktidar olmuştu ama muktedir olamamıştı"
Olacak şey mi gerçekten! Bir cumhurbaşkanı REJİMİN BEKÇİSİ gibi hareket edebilir mi?
Cumhurbaşkanı dediğin, var olan rejimi - mesela Cumhuriyet’i- ortadan kaldırmaya çalışır. Değil mi!!!
Nitekim, sevgili Müyesser Yıldız’ın aktardığı skandal, meselenin boyutunu gösteriyor:
“General D.A., emrinde çalışan Binbaşı E.Ş.’nin TSK’nin iç yazışma sistemi üzerinden yaptığı bazı paylaşımlarda kendisini kastettiğini öne sürerek, E.Ş. hakkında hem disiplin soruşturması açtırdı hem “amir ve üstü tehdit ve hakaret” suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu ve 2 ay süreyle uzaklaştırma kararı aldırdı.
Disiplin soruşturması sonucunda binbaşı TSK’dan ihraç edildi. Ama general için mesele orada bitmedi. Binbaşı E.Ş.’nin CİMER’e son şikâyetinin ardından General D.A. hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla bir soruşturma başlatıldı.”
*. *. *
Takkeli amirallerden üstünü şikayet eden ve Erdoğan’a hakaret iddiasıyla soruşturma açtıran subaya.. “Yeni rejim işaretleri” açısından kritik sularda yüzüyoruz.
O sularda tanıdık yüzlere rastlarsanız şaşırmayın. Mesela ABD’deki Epstein dosyasından çıkan ünlü isimlere.
Magazin istiyorsanız aramadığınız kadar! Eski başkanlar, müziğin, sinemanın dev isimleri..
Tam çekirdek çitleyerek sabaha kadar konuşabileceğiniz bir dosya.
Peki o dosyada Türkiye’den küçük yaşta kız çocuklarının götürüldüğü iddiası..
Görmeyiz, duymayız, söylemeyiz.
Ömer Çelik’in sürgün edildiği Araf Silivri’den soğukmuş zira, öyle diyorlar.