Sedat Kaya
Fenerbahçe'de büyük değişim: Tedesco'yu gördünüz mü çok bilmişler
“Futbolda en büyük yanılgı, isimlerin büyüklüğünün başarıyı garantilediğini sanmaktır.
Oysa çoğu zaman oyunu büyüten isim değil, ismi büyüten oyundur.”
Fenerbahçe Mourinho'nun yerine Domenico Tedesco’yu açıkladığında ülkede çok bilmişlerin ilk refleksi şaşkınlıktan çok küçümsemeydi.
“Kim bu adam?”
“Büyük takım kaldıramaz.”
“Stres yönetemez.”
“Mourinho’dan sonra bu isim olur mu?”
Bir anda herkes futbol dünyasının CV müfettişine dönüştü. Dosya açmalar, eski takımları didikleme, şaşkınlıkla alay karışımı bir üslup…
Ama kimse şu en basit soruyu merak etmedi.
“Bu adam oyunu nasıl oynatır?”
Cevabı çok kısa zamanda Tedesco verdi. Hem de en temiz yerden: Sahadan.
6 puan geride aldığı takımı zirve yarışına soktu
Tedesco göreve geldiğinde Fenerbahçe bitkin bir takımdı.
Ritim kaybolmuş, moral tükenmiş, saha içi dili dağılmıştı.
Zirveyle fark 6 puandı.
Bugün tablo bambaşka. Fenerbahçe zirvenin peşinde değil, tam ensesinde.
Fark artık sadece 1 puan.
Bu, bir teknik direktörün takım üzerindeki etkisinin en sade göstergesidir.
İki kez 2-0’dan dönmek, futbol değil, karakter meselesi
Bu, sıradan bir skor hikâyesi değildir.
Kolektif ruhun yeniden doğuşu, inancın yeniden canlanması, “yeniden başlarız” kültürünün geri gelişi demek.
Bu ligde, üstelik deplasmanda 2-0’dan dönmek kolay olmaz.
Cesaret ister.
Oyun ister.
Plan ister.
Tedesco bunların hepsini dörde beşe bölmeden verdi.
Bir takımın teknik direktör izini en çok gösteren alan “oyuna girenin skora katkısı”dır.
Çünkü bu; hazırlığın, adaletin, oyuncu yönetiminin
ve doğru psikolojinin ürünüdür.
Fenerbahçe'de uzun süre kulübe sessizdi.
Tedesco orayı bir katkı laboratuvarına çevirdi.
Eleştirilerle pazarlık yapılabilir ama rakamlarla yapılamaz.
Ve rakamlar, Tedesco’nun ne yaptığını açıkça anlatıyor.
10 lig maçında 7 galibiyet, 3 beraberlik.
Maç başına 2,40 puan ortalaması. Bu ritim, her ligde “şampiyonluk hattı” demektir.
Fenerbahçe, topa sahip olma, pas isabeti, şut, ceza sahasında topla buluşma, önde top kazanma gibi oyunun ana damarlarında ligin zirvesine yerleşti.
Üstelik tüm bunlar, kendisinin kurmadığı bir kadroyla.
Fred, Oğuz, Mert, Levent gibi çok isim Mourinho döneminde kulübeye zincirlenmişti, Tedesco onları eski ruhlarına kavuşturdu.
Hani “büyük takım çalıştıramaz” diyenler…
Bu istatistik tablosunu görünce ne düşünüyorlar acaba?
Mourinho döneminin son haftalarında sahada çökmüş bir duygu hâkimdi.
Sinirli yüzler, kopuk bağlantılar, birey birey dağılan bir oyun…
Tedesco, enkazı kilimin altına süpürmedi.
Tane tane topladı.
Disiplini düzeltti.
Ritmi kurdu.
Birbirinin sevincini paylaşan, üzüntüsüne omuz veren bir takım yarattı.
Bugün Fenerbahçe’nin çekilen her fotoğrafında o değişim okunuyor.
Tedesco’nun yaptıkları, onu küçümseyenleri utandırmak için değil, Fenerbahçe’nin yeniden ayağa kalkabileceğini göstermek içindir. Futbolda kadim bir gerçek var. Büyük isimler değil, büyük işler yazılır.
Tedesco’nun adı küçük bulunmuş olabilir
ama bugün gerçeği yazan bir büyük var: Skor tabelası.