Erdoğan inanarak mı söylüyor milleti mi oyalıyor?

Hükümetin tek üyesi pazar günü İbn Haldun Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde konuştu.

(Konuya girmeden sıcağı sıcağına bir parantez açıp şu notu düşmek istiyorum. Soru şu: Boğaziçi ve ODTÜ üniversitelerine güvenlik gerekçesiyle mezuniyet töreni izni verilmedi, İbn Haldun üniversitesine neden verildi? Bu ayrımcılığın anlamı ne? Erdoğan katıldığı için mi? Yoksa üniversitelere de bizden onlardan kriteri mi konuldu? Soruya ne gerek var diyeceksiniz. Konuldu tabi. Hayır, dediğin gibi değil, ayrımcılık yok, Erdoğan katıldığı için törene izin verildi diyorlarsa Erdoğan ODTÜ’nün, Boğaziçi’nin düzenleyeceği törenlere de katılsaydı. Orada okuyanlar bu ülkenin çocukları değil mi? Dedim ve parantezi kapattım)

Ekonomiye değindi tabii, zafer müjdesi verdi!..

Zafer?!..

Oraya geleceğim önce sözlerini aktarayım. Dedi ki; ‘kur, faiz, enflasyon şeytan üçgeninde sıkıştırıldığımız ekonomik istikrar mücadelemizi de inşallah zaferle neticelendireceğiz’

Bu cümleden bir şey anlamadım.

Kenan Evren’in basın danışmanı Ali Baransel yazdı zannettim. Çünkü o Evren adına muğlak ne olduğu anlaşılmayan cümlelerle açıklama yapmakla ünlüydü.

12 Eylül döneminde Baransel metodu diye açıklama türü oluşmuştu. Bu da onlardan biri gibi!..

Hemen sormaya başlayalım.

Kur/faiz/enflasyon üçgeninde bizi kim sıkıştırıyor?

Kime karşı ekonomik istikrar mücadelesi veriyoruz?

Zafer kimlere karşı kazanılacak?

Enflasyonun inmesi için faizi indirmemiş miydik? Faiz inince enflasyonda aşağı düşecek demiyorlar mıydı?

Erdoğan bütün bunları ‘nass’ nedeniyle yaptığını ilan etmemiş miydi? Bir Müslüman olarak nass ne gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğim dememiş miydi? (Gerçi bu sözünü bir daha tekrarlanmadı. Yedi aydır faiz indirilmediğine göre nass buzdolabına konuldu)

Erdoğan konuşmasının bir başka bölümünde ise ‘yatırım, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüme esasına dayanan ekonomi politikamız küresel tehditler altında en önemli koruma kalkanı haline dönüştü’ demiş…

Cari açık 25 milyar doları aştı. Yıl sonu itibariyle 40 milyar doları bulması bekleniyor.

Ekonomi ekim/kasım ayları için alarm veriyor. Temerrüde düşme tehlikesinden söz ediliyor.

Hükümetin tek temsilcisi cari fazla verdiğimizi iddia ederek üstüne üstlük bunun koruma kalkanı olduğunu söylüyor.

Herhalde kendini dinleyenler nasıl olsa anlamaz diye düşünmüş olmalı.

Neden mi?

Fotoğrafa baktım. Erdoğan’ın konuştuğu kürsünün arkasında yer alanları inceledim. İçlerinde Türk yoktu desem yalan olmaz.

Üniversitenin sitesine girdim. 548 yabancı öğrencileri varmış. Çoğu Afrikalı tabii… Öğrencilerin yüzde 32,6’sıymış. Üçte biri yabancı.

Bu kadar rahat konuşmasının nedeni bu olsa gerek.

Diyeceksiniz ki ama aynı anda kendini TV başında dinleyenlere de hitap ediyor. Benim yazıya ‘İnanarak mı söylüyor, milleti mi oyalıyor’ başlığı atmamın nedeni bu…

Öyle pembe tablo çiziyor ki… Dünya resesyona giriyor, Avrupa tökezliyor. Ayakta kalan tek ülke, büyüyen tek ülke biziz…

Maşallah!..

Tabi ki gerçek değil…

Eğer inanarak söylüyorsa durum vahim. Ekonominin kendi kendine, bir mucize sonucu düzeleceğini düşünüyor demektir ki Allah sonumuzu hayır etsin.

Eğer milleti oyalamak, iyiye gidişe inandırmak için söylüyorsa durum yine vahim demektir. En fazla milleti seçime kadar oyalar denilecektir ama seçime kadar kim bilir halimiz ne olur?

Korkarım kara kışta bugünleri arar hale geleceğiz. Hazine ve Maliye Bakanı ‘enflasyonla mücadelemiz kararlılıkla sürüyor’ demenin ötesinde bir şey yapmıyor.

Dişe dokunur tek bir önlem yok.

Tüm Türkiye oturmuşuz, Türkiye denenen devasa geminin karaya oturmasını veya devasa TIR’ın duvara çarpmasını bekliyoruz.

Çarpınca acaba ne olacak diye meraklanıyoruz! Ne olacağı belli bugünkü halimizden iki kat daha fakirleşeceğiz.

Herhalde dünya da bize kendileri etti kendileri buldu. Kendi tercihleri. 2017 yılında rejimi değiştirirken kırk kere düşünselerdi diyecektir.

Gülüp geçeceklerdir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi