Emeklinin torununa sor

10 yıl önceye gidelim… Yılın ikinci yarısındaki enflasyon yüzde 15,25 olarak ilan edilseydi. Hükümetin başı refah payını da ilave ederek memura, emekliye yüzde 25 zam veriyorum diye açıklama yapsaydı.

Ne olurdu?

Davul zurnayla halaylar çekilirdi…

İktidar ayakta alkışlanırdı…

Düne dönelim… TÜİK altı aylık enflasyon oranını yüzde 15,25 olarak açıkladı. Tek kişilik hükümet ‘yüzde 15 yetmez yüzde 25 veriyorum’ dedi.

Ne davulun sesini duyduk ne zurnanın... Ne halay çeken oldu ne hükümeti yürekten alkışlayan.

Neden?

Çünkü TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranına kimse inanmıyor. Bu topraklar da yaşayan herkes enflasyonun çok daha yüksek olduğunu yaşayarak görüyor.

İTO ne diyor, ENAG yüzde kaç açıkladı diye rakamlara bakmaya gerek yok. Sokağa çıkıp işçiye, memura, emekliye, esnafa da sorma.

Eee… İlkokul birinci sınıfa giden çocuğa sor söyler.

O da harçlık alıyor. O da harçlığıyla üç ay önce aldığını artık alamıyor. O da annesinin kasaba uğramadığını, evlerine daha az meyve girdiğini, markete girdiklerinde ‘anne bana şunu al’ diye tutturmanın annesini ağlattığının farkında…

Susması gerektiğini biliyor…

Çikolatalı bisküviye hasret bırakıldığını anlıyor ama kimin hasret bıraktığını henüz bilmiyor.

Bakan Nebati ise yine televizyon ekranına kurulmuş sallıyor da sallıyor.

Memura ve emekliye verilen zam iyiymiş…

Enflasyonun yükselme trendi kırılmışmış…

Türkiye büyük ülke olduğu için kendi ekonomik modelini yaratmışmış…

Dünya dikkatle izliyormuş…

Ekonomideki bütün veriler çok iyiymiş…

Pahalılığın temel nedeni dövizdeki artışmış…

Sormak istiyorum geçen yıl kasım/aralık ayında yaşadığımız kur atağının müsebbibi kimdi?

Dış güçler mi? Saray koridorlarında alınan yanlış kararlar mı?

İlkokul beşinci sınıf çocuğuna sor ne olup bittiğini şakır şakır anlatır. Lise öğrencisine sor bu bataktan nasıl çıkacağımızı bile anlatır.