Ankara'da “Omerta Yasası” hazırlığı

Baba kitabının yazarı Mario Puzo’nun “Omerta” kitabında geçen mafyanın “suskunluk yasası”, 8 yaşındaki Narin cinayetinin işlendiği Diyarbakır Bağlar ilçesinin en zengin köylerinden Tavşantepe’de vücut buldu.

Tavşantepe mahallesinde köylülerin gerçekleri bile bile adalet önünde “suskunluğunu” sürdürmesi; hem Adalet Bakanlığı, hem de CHP’de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na (TCK); suç niteliğindeki olaylara şahitlik eden üçüncü kişilerin olaya müdahale etmemesi halinin cezai yaptırıma bağlanmasına yönelik çalışmayı gündeme getirdi.

Narin dosyasında bütün oklar Narin’in amcası ve Tavşantepe Mahallesi Muhtarı Salim Güran’ın köylüler üzerindeki nüfuzuna işaret ediyor.

Köylülerin Güran’ın talimatıyla yönlendirildiği ve gerçeğin gizlendiği iddiaları mahkeme tutanakların geçti.

***

Diyarbakır Bağlar ilçesi Tavşantepe mahallesinde 21 Ağustos’ta kaybolan minik Narin Güran’ın 19. gün Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılmasıyla, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nda yürütülen sorgulama sürecinde, her gün davaya eklenen yeni tanıklıklar ve ortaya çıkarılan dijital kayıtlarla “fail” cephesi adeta eşeleniyor.

Minik Narin’in cansız bedeninin 8 Eylül’de bulunmasıyla birlikte yürütülen adli soruşturma “katilin kimliğine” odaklanıyor.

***

Narin’in kabrini ziyaret etmek üzere Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın, 11 Eylül’de gittikleri Tavşantepe’de köylülerin suskunluğu ile karşılaşmaları bekledikleri bir durum değildi.

İktidar çevresinden edindiğim bilgiye göre Adalet Bakanlığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’na (TCK) “olayla ilgisi bilgisi ve tanıklığı” olanların ifade vermelerini zorunlu hale getirmek üzere yasal bir düzenleme yapma hazırlığında...

Aynı yaklaşım CHP tarafında da belirdi.

***

Önceki gün TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre de, kamuoyunda infiale yol açacak düzeylere ulaşan şiddete şahitlik edip susan ve herhangi bir müdahalede bulunmayanların hapisle cezalandırılması için TCK’ya yeni bir hüküm eklenmesini teklif etti.

Emre’nin TBMM Başkanlığı'na verilen yasa teklifinde, TCK’ye ''Yardım sağlamama; yardım sağlayan kişilerin engellenmesi'' başlıklı bir madde eklenmesi öngörülüyor.

Mağdurun çocuk ve kadın olması halinde yaptırımın derecesinin artırılması için hukuki bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu vurgulandı.

***

Emre’nin teklifinin gerekçesinde, geçen ay Manisa’nın Akhisar ilçesinde hamile bir kadının (Suda Naz) dini nikahlı olduğu erkek (Yılmaz Akman) tarafından işlek bir sokakta dakikalarca dövülmesine müdahale edilmemesi ile Narin Güran’ın katledildiği bilgisinin yaşadığı köyde başkaları tarafından öncesinde bilinip sessiz kalındığı iddiası hatırlatılarak, yasal düzenlemenin zorunlu olduğu kaydedildi.

Suskunluk sarmalı ve izleyicilik hali, bir kişinin maruz kaldığı şiddet sınırlarını aşıp toplumsal birlikteliğe yönelik sistematik saldırıyı beslemektedir.” denilen gerekçede, Narin’in katledildiği Tavşantepe mahallesinde, yargı mensuplarının cinayeti aydınlığa çıkaracak bilgileri elde etmesinde güçlük oluşturan “suskunluğa” işaret ediliyor.

Samimiyseniz kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak anılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ni ve adil yargılamayı gözeten Madde 48’i TBMM’e getirirsiniz.

MİNİK NARİN PARA İÇİN Mİ ÖLDÜRÜLDÜ?

Cinayet nedeni bulunduğunda cinayeti işleyen (ler), yardım eden (ler) ve azmettiren ortaya çıkacak. O nedenle minik Narin’in yaşamına kastedenlerin hangi saiklerle hareket ettiğini bulmak önemli.

Gerek baba Arif Güran, gerekse de anne Yüksel Güran’ın röportaj ve “gizli çekim” kayıtlarında, cinayet nedeni olarak “ailenin husumetli” olduğu bir borç-alacak ilişkisi izlenimi de ediniyoruz.

Bu konuda iki örnek vereceğim. Birincisi anne Yüksel’in, Narin’in kayıp olduğu ilk günlerde verdiği bir röportajdaki ifadesi:

Kimse yok mu kapını çalayım, yakanı tutayım, peşine düşeyim. Ama ben kimdir bilmiyorum. Ne istersen veririm, yeter ki kızımı bana ver. Bir hastane köşesine bırak. Ben daha senden ne isteyeceğim… satarım sana veririm… Davacı olmayacağım. Peşine düşmeyeceğim. Ne istiyorsan sana veririm.”

Demirören Haber Ajansı tarafından servis edilen baba Güran’ın Erzurum’dan taziyeye gelen Erzurumlu iş insanına verdiği yanıt:

"İşte ciğersiz olduğu için gelip beni öldürseydiler. Gelip öcünü benden alsaydılar."

Narin dosyası hakkında önemli gelişmeleri olay mahallinden sıcağı sıcağına kamuoyuna aktaran Halktv muhabiri Ferit Demir dün bağlandığı “Açıkca” programında; baba Güran’ın yayımlanan söz konusu kayıtta, cinayet zanlısı olarak işaret ettiği ve “Dayı” olarak tanımladığı kişinin itirafçı Nevzat Bahtiyar olduğunu söyledi.

Bahtiyar; Narin’in cansız bedenini tutuklu sanık Salim Güran’dan aldıktan sonra, dere kenarına koyduğunu itiraf etmişti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi