
Serpil Yılmaz
Serap Yazıcı Hoca “fonksiyon gaspı” ne olacak?
Kurucuları arasında olduğu Gelecek Partisi’nden, 8. Olağan Büyük Kongresi’nde AK Parti geçen Antalya Milletvekili Anayasa Hukukçusu Serap Yazıcı Özbudun’un, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik eleştirileri yeniden gündeme geliyor.
19 Ocak 2023 tarihinde bir haber sitesine “3. kez Cumhurbaşkanı seçilmesi Hukuk dışı yollar yerine, 24 milletvekili transfer etmeleri evladır” diye açıklamalar yapan Yazıcı Özbudun, partisinden istifasının üzerinden 24 saat geçmeden, AK Parti’ye transfer kervanına katılan ilk ekip arasında yer aldı.
***
2022 yılında “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi, Türkiye’yi bir felakete sürüklemiştir” diyen Özbudun, Anayasa hakkında eleştirel görüşlerinin bilinerek AK Parti’den üyelik daveti aldığını söylüyor.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma götürülen 2010 Anayasası oylamasında “yetmez ama evet” diyenler arasında yer alan Yazıcı Özbudun, transferiyle ilgili eleştirilere Serbesiyet'e verdiği röportajda şu karşılığı veriyor:
"Cumhurbaşkanımızla bir görüşme yaptım. Bu görüşmeden çok etkilendim. Bana çok güven verdi."
***
Yeni Anayasa hazırlama sürecinin başlama vuruşu olarak değerlendirebileceğimiz AK Parti Büyük Kongresi sonrasında oluşması muhtemel konular arasında kaynayıp gitmemesi için, Yazıcı Özbudun’un “ev ödevini” merceğe alma gereği duyuyorum.
***
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açtığı ve "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, TBMM’de kabul edilerek 2014 yılında yürürlüğe girmişti.
20 Mart 2021 gece yarısı saat 02.30’da Resmi Gazetesi’nde yayımlanan “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” yle duyurulan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kamuoyunda ve uluslararası çevrelerde şok etkisi yarattı.
***
Aynı günün öğle saatlerinde 77 ilin barosu ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM), ortak bir metin yayınlayarak çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu ve sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu açıkladı.
Çekilme kararına Avrupa Kadın Lobisi, IWRAW AP (Uluslararası Kadın Hakları Eylem İzleme), WAVE (Avrupa Şiddete Karşı Kadınlar Ağı) başta olmak üzere uluslararası kadın örgütleri ile uluslararası kurum ve kuruluşlardan tepkiler geldi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından da “altın standart” olarak tanımlanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye itiraz eden Türkiye’deki kadınlarla dayanışma mesajları paylaşıldı.
***
Toplumun çeşitli kesimlerinden temsilciler, ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ni Danıştay’a götürdüler.
Danıştay 10’uncu Dairesi, önüne gelen 200’ü aşkın davanın esastan incelemelerine kademeli olarak Nisan 2022’de başladı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan davalardan 10’nunun (29 Ekim Kadınları Derneği, Şenal Sarıhan, Ankara Barosu, Diyarbakır Barosu, Tekirdağ Barosu, Erzurum Barosu, Gaziantep Barosu, Serap Yazıcı, Gelecek Partisi Kadın Kolları ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) ilk duruşması 28 Nisan 2021’de Danıştay’da görüldü.
***
Yaklaşık 750 kişinin izlediği duruşma, Danıştay tarihinin en kalabalık duruşması olarak tarihe geçti. Yaklaşık 6 saat süren duruşmanın sonunda Danıştay; tüm dosyalarda, sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğu ve bu nedenle iptali gerektiği yönünde mütalaa verdi.
Açılan diğer davaların bir kısmının duruşmalarının görülmesine 7, 14 ve 23 Haziran 2022’de yapılan duruşmalarla devam edildi.
Ve 19 Temmuz 2022’de Danıştay 10’uncu Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini, 5 üyeden 2’sinin karşı 3 oyuyla reddetti.
***
Serap Yazıcı Özbudun ilerleyen yıllarda da İstanbul Sözleşmesi’nin “feshinin iptali” savunmasını sürdürdü.
Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun sözlerini 7 Mayıs 2023 tarihli X hesabında paylaşarak, “İstanbul Sözleşmesi’nin hazırlanmasını ve bu sözleşmenin İstanbul’da akdedilerek bu isimle anılmasını Dış İşleri Bakanlığı döneminde Sn. Ahmet Davutoğlu sağlamıştır. Davutoğlu doğru söylüyor. Bizim tek sözleşmemiz kadınlarladır.” mesajı verdi.
***
Av. Seren Yıldız Öztürk’ün kendisi ile yaptığı röportajda, Meclis kararı ile onaylanan İstanbul Sözleşmesi hakkında; “Türkiye Cumhuriyeti Bakımından Feshedilmesi Hakkında 3718 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı” nı, Anayasa’nın “yetkide ve usulde paralellik” ilkesine aykırı olarak değerlendirdi.
Şöyle devam etti:
“15 Temmuz 2016 sonrası getirilen 9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’üncü fıkrasının geçerli olması, Anayasamızı yırtıp çöpe atmakla eş anlamlıdır. Gönül rahatlığı ile Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi anayasaya aykırıdır diyebiliriz.”
Söz konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ni “Hukuk aleminde hiç doğmamış kabul edilir. Yokluk ile malul” olarak yorumlayan Yazıcı Özbudun, alınan fesih kararı hakkında da “fonksiyon gaspı” nitelemesi yaptı.
***
“Eğer sınavda öğrencilerime “Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile TBMM’nin oyaladığı karar iptal edilebilir mi? diye sorsaydım, ‘Evet’ diyene ‘Sıfır’ verirdim.” diyen Yazıcı Özbudun’un, sıklıkla atıf yaptığı Prof.Dr. Kemal Gözler’in “Anayasa, m.90/1 kapsamında olan, yani onaylanmaları için TBMM tarafından kanunla uygun bulunması gereken uluslararası andlaşmalar” için yaptığı değerlendirme şöyle:
“Uluslararası sözleşmeleri fesih yetkisi, sıradan bir yetki değildir. Cumhurbaşkanının bu şekilde bir Avrupa Konseyi sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesini feshedebileceği kabul edilirse, yarın Cumhurbaşkanının diğer bir Avrupa Konseyi sözleşmesi olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini de feshedebileceği neden kabul edilmesin? Böylece iktidar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de kurtulmuş olur. Uluslararası sözleşmeleri Cumhurbaşkanı kararıyla feshetme yolu bir kez açıldığında bu yolun nereye kadar uzanacağını kimse söyleyemez.”
***
Bir olasılık olarak, yarın öbür gün İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM’ye gelmesi halinde, “Meclis’in bu yönde (fesih) kanun çıkarmasını da temenni etmiyoruz” diyerek geleceğe dair bağlayıcı bir yorum da dile getiriyor.
2009 yılında Bilgi Üniversitesi’nde "Demokratikleşme Sürecinde Türkiye" ve "Yeni Bir Anayasa Hazırlığı ve Türkiye: Seçkincilikten Toplum Sözleşmesine" başlıklı çalışmalarıyla profesörlüğe atanan Yazıcı Özbudun’un, AK Parti’nin yeni Anayasa hazırlık sürecinde takınacağı tutum merak konusu olmayı hak ediyor.
***
18-19 Şubat 2025 tarihlerinde düzenlenen 4. İzmir Kadın ve İktisat Kongresi’nin açılış konuşmacılarından İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener’in şu sözünü alıntılayarak İstanbul Sözleşmesi’nin ruhuna sahip çıkmanın önemini hatırlatmak istiyorum:
“Hepimizin kırmızı çizgisi olması gerektiğine inandığım bir konu… Kadınlarımızın eğitim alması, çalışması, ekonomik özgürlük elde etmesi çok önemli. Ancak benim için en önemlisi kadının yaşaması.
Kadına yönelik şiddet, eğitim ve sosyal statü ayırt etmeksizin toplumdaki her kadını tehdit ediyor. Bu noktada şiddeti doğru tanımlamak; kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veya acı veren her türlü eylemi bu kapsamda değerlendirmeliyiz.”
“En önemlisi kadının yaşaması” denilen bir noktada olan Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi’ne dönmesi/dönmemesi, AK Parti iktidarının yeni Anayasa’dan muradını ortaya koyacaktır.