
Sedat Kaya
Ne Galatasaray ne Fenerbahçe! Korku içindeki büyükler: Ruhsuz golsüz
Korku, insan ruhunu zincire vurur, cesareti gölgede bırakır. Galatasaray ve Fenerbahçe bu gece o korkunun esiri oldu. Sahada kazanma arzusundan çok, kaybetme korkusu vardı. Ne cesurca atılan adımlar, ne de yürekten kopan hücumlar… Risk almadan, tutkuyu hissettirmeden oynanan bir oyunun doğuracağı tek şey vardı: ruhsuz, golsüz ve unutulmaya mahkûm bir 90 dakika. Futbol, cesaretle güzelleşirken, bu gece temkinin soğuk yüzüne teslim oldu.
Galatasaray, elinde tuttuğu 6 puanlık avantajın verdiği özgüvenle sahaya adım attığında, tribünler derbi gecesinin o özel büyüsüne teslim olmuştu. Sezon boyunca hücum gücünün ışığında parlayan, orta sahadaki enerjisiyle rakiplerini ezen, ön alan baskısıyla soluklarını kesen Okan Buruk’un takımı, yine kendi ritmini sahaya yansıtmak istiyordu. Ve elbette Osimhen… Nijeryalı golcünün bitiriciliği, bu büyük gecenin kaderini belirleyebilirdi.
Ancak derbilerin kendine özgü bir ritmi, bir ruhu vardır. Bu gece, klasik senaryolardan biri yazılmayacaktı. Galatasaray topun hakimi olsa da, Fenerbahçe savunmasını aşmak bir bilmece gibiydi. Sarı-kırmızılılar, ilk yarıda oyunun mutlak kontrolünü ellerinde tutmalarına rağmen, son dokunuşlarda eksik kaldılar. Osimhen’in auta giden kafa vuruşu dışında, kaleye tehdit bile oluşturamadılar.
Fenerbahçe ise oyunu geriden kuran, sabırla bekleyen, ama fırsatları daha çok yakalayan taraftı. Özellikle sol kanatta Kostic’in taşıdığı toplarla Galatasaray savunmasını sınadılar. Ancak bu bölümde Sarı Lacivertlilerin dört cılız girişimi de sonuçsuz kaldı. İlk 45 dakika, futbol adına büyük bir hayal kırıklığıydı. Orta sahada sıkışan oyun, hücum organizasyonlarından yoksun, temposuz ve kısır bir hale büründü. Öyle ki, devre sona erdiğinde tabelaya ne bir gol, ne bir ofsayt, ne isabetli bir şut, ne de tek bir korner yazılabildi. Sanki futbolun ruhu, bu 45 dakikaya uğramamıştı.
İkinci yarıya her iki takım da biraz daha iştahlı başladı. Ancak gol yeme korkusu, ayaklara görünmez zincirler vuruyordu. Sahada bir kararsızlık, bir tereddüt havası hakimdi. Fakat kazanmak zorunda olan taraf Fenerbahçe’ydi ve risk almak zorundaydı. İşte tam bu noktada iki hamle birden yaptı; Amrabat ve Djiku oyuna dahil oldu. Bu değişikliklerle birlikte Sarı Lacivertliler, Galatasaray kalesine daha sık inmeye başladı. Özellikle kornerlerde yaratılan tehlikeler Galatasaray kalesini zorladı.
Ancak bu girişimler de sonuçsuz kaldı.
Golsüz beraberlik hiç şüphesiz Galatasaray için çok büyük bir avantaj.
Kalan 13 haftaya 6 puan fark ve ikili averaj üstünlüğüyle giriyor.
Sarı Kırmızılılar için şampiyonluk göründü diyebiliriz.
Fenerbahçe kazanmak zorundaydı, kazanacak bir futbol sergileyemedi.
Sarı Lacivertliler için şampiyonluk mucizelere kaldı kanımca.