Peker'den 4'ncü video, Soylu'dan yanıt ve Ağar'dan özür: Kavganın hangi aşamasındayız?

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarına yanıt veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ifadelerini değerlendiren gazeteci Barış Terkoğlu, "Sedat Peker'e polis korumasını kim verdi? Bu ülkede bunu kimin yapabileceği çok açık" dedi.

 

Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker'in yayınladığı videolar ile ilgili gündeme gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın açıklamalarının yakınları sürüyor. 

Peker'in bugün yayınladığı son videoda dile getirdiği iddialar gündeme sert bir giriş yaparken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sosyal medya üzerinden Peker'in iddialarına çok sert bir yanıt verdi. 

Halk TV'de Can Coşkun ile Haber Masası'na katılan gazeteci Barış Terkoğlu, Bakan Soylu'nun açıklamasına ilişkin ilk değerlendirmesinde, "İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Ben bunun bu noktaya geleceğini biliyordum" diyor. Öyle anlaşılıyor ki, aslında herkesin ne yapılacağının ön görüldüğü bir sürecin sonunun değil, bir aşamasının geldiği noktadayız." dedi. 

Terkoğlu, Soylu'nun cevap vermek yerine sert bir açıklama yaptı değerlendirmesinde bulunduğu açıklamasına ilişkin şöyle dedi: 

Günlerdir kanaldan, gazetelerden insanlar "Madem Sedat Peker suç örgütü lideri, bir sürü suça karışmış bir insan bu insana polis korumasını kim verdi?" diye soruyor. Koruma ne demek? Devlet, kendi memuru olan polise bu adamı koru diyor. 

Sedat Peker'in etrafında polislerin bile kalkan olması bir meşruiyet sağlıyor. Düşünün ki Sedat Peker, miting düzenliyordu bugünkü siyasi iktidara mitingleri. Bir eliyle Rabia bir eliyle bozkurt işareti yapıyordu. Bu mitinglerde kendi korumaları dışında polis korumaları da vardı. 

Türkiye'nin arınması, temizlenmesi için acaba bir suç itirafı, bir hukuksuzluk, bir yasadışılık itirafı bulabilir miyiz ve hesaplaşabilir miyiz bunun peşinde olmamız lazım.

Sedat Peker'e polis korumasını kim verdi? Bu ülkede bunu kimin yapabileceği, kimin cesaret edebileceği çok açık. Bu koruma kararının altında imzası olanları bulalım, kimlere sorduğunu öğrenelim. Biz temiz bir Türkiye için bu koruma kararını kimin verdiğini bulalım.

Emniyet Müdürü'nün intiharı

Ortada açık bir şey var, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Doğru Yol Partisi'nden geldi oraya. Doğru Yol Partisi'nde de iktidar çatışmasının bir tarafı olduğunu biliyoruz. 

Sedat Peker'in iddia ettiği gibi Doğru Yol Partisi'nin iktidar çatışmaları içerisinde, mevcut İçişleri Bakanının etrafında Sedat Peker'in adamları varsa bu konu çok somuttur, hesaplaşalım bununla.

Bir emniyet müdürüne bu konuyu sorduğunda telefonlar dışarı konur, odanın kapıları kapatılır, fısıltı ile konuşulur. Türkiye'nin namuslu bir memuru, Türkiye'nin vatan evladı bir emniyet müdürü, Türkiye'nin 'sen Silivri'de suç organizasyonunu bitir' diye İstanbul gibi bir ilin ilçesine emniyet müdürü olarak atanan biri makamında kafasına silah dayadı ve hayatına son verdi. Biz bu olayı alalım, bu mafya kavgalarından, suç örgütü çatışmalarından, bu siyasi kirden çıkaralım bu ülkenin yurttaşları olarak bir emniyet müdürünün nasıl intihar etmek zorunda kaldığının hesaplaşmasını yapalım.

Aslında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu doğru adresi gösteriyor. 'Bunların çözümü Yargı'da' diyor. Dün Cemil Çiçek, 'Binde biri bile doğruysa yargının harekete geçmesi lazım' dedi. Doğru bir şey söyledi. Bu işin adresi yargı. Türkiye'nin bugünkü dengeleri içerisinde Türk yargısı, Süleyman Soylu İçişleri Bakanı iken, özgürce, serbest bir şekilde bu olayı soruşturabilir mi? Yargıyı mümkünse tarafı olan siyasetçilerin etki edemeyeceği bir noktaya çekmemiz lazım.

Ağar'ın özür dilemesi

Kimsenin dikkat çekmediği bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Fetullahçılar yıllarca hangi hükümeti desteklediler, kim için çalıştılar? Güçlerini 2013 yılına kadar kimleri tasfiye etmek için kullandılar?

Sedat Peker'in kimin adına miting yaptığı, kimlerle fotoğraf çektirdiği, gücünü kimler için kullandığı, kimleri tehdit ettiği belli. İçişleri Bakanı açıklamasında Cumhuriyet'i, BirGün'ü hedef gösteriyor. CHP, Kılıçdaroğlu arkanda diyor. Bir kere bu sorunla yüzleşme eğilimini değil, sorunu karşı tarafa atma eğilimi gösteriyor.

Bugün Süleyman Soylu'nun yapmış olduğu açıklamada görülüyor ki parti içindeki bir eğilime de ince bir mesaj gönderiyor. 'Sizlerin suskunluğunu da görüyorum' demek istiyor.

Mehmet Ağar'a yönelik kullanmış olduğu o nazik, ince dil... Bir telefonla ulaşabileceği halde, medya aracılığı ile çok nazik bir dille orada da Saygı Öztürk için 'İnşallah o yapmıştır' diyerek özür dile mesajı vermiş oldu. Mehmet Ağar da özür diledi.