Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 NO'lu baroya seslendi: Artık 1 NO'lu baronun yerine geçmelidir

2 NO'lu baro üyelerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha çok çalışacaksınız ve bu sayıyı şöyle ileri, ileri, ileri yükselteceksiniz. Geçmişte bu baronun durumunun ne olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Şimdiyse artık 2 NO'lu Baro, 1 NO’lu baronun yerine geçmelidir. Bunun adımını da atmanız gerekir. İşte bunun için her noktada ‘2023’ diyoruz. İşte bunun için ‘2053’ diyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ismi Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilen Yassıada’daki Adnan Menderes Kongre Merkezi'nde, 27 Mayıs darbesinin 62. yıl dönümü dolayısıyla bugün düzenlenen “Yassıada Mahkemesi Yargılanıyor” programında konuştu. Erdoğan, özetle şunları söyledi:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs darbesinin 62. yıl dönümünde, “Sandık dışında yol arayanlar, daha şimdiden 2023 seçimlerine gölge düşürmeye çalışanlar akıllarını başlarına toplamalıdır. Bu ülkede bir daha asla Yassıadaların kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’dır. Ülkemizin istikrarsızlık bataklığına sürüklenmesine göz yummayız. Sokak terörüyle, baskıyla, tehditle, tedhişle milletimizin tercihlerine ipotek konulmasına asla rıza göstermeyiz” dedi.

'Artık 2 NO'lu Baro, 1 NO'lu baronun yerine geçmelidir'

2 NO’lu Baro üyesi arkadaşlarıma sesleniyorum: Daha çok çalışacaksınız ve bu sayıyı şöyle ileri, ileri, ileri yükselteceksiniz. Geçmişte bu baronun durumunun ne olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Şimdiyse artık 2 NO'lu Baro, 1 NO’lu baronun yerine geçmelidir. Bunun adımını da atmanız gerekir. İşte bunun için her noktada ‘2023’ diyoruz. İşte bunun için ‘2053’, '2071' diyoruz.”

“Türk demokrasisinin en kara günlerinden birinin, 27 Mayıs darbesinin 62. yıl dönümünde sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bu anlamlı programa öncülük eden İstanbul 2. No’lu Baromuzu tebrik ediyor, adaletin tecellisi yolunda gösterdikleri samimi çabalarda avukatlarımıza Rabbimden başarılar diliyorum.

Sözlerimin hemen başında, isimleri milletimizin hafızasına ‘şehit’ olarak yazılan Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu’yu bir kez daha rahmetle, şükranla yad ediyorum. Rabbim, her üçünün de ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin. Darbe sonrasında kurdukları düzmece mahkemelerle şu an üzerinde bulunduğumuz yeri bir zulüm ve utanç adasına çevirenleri de burada lanetle, nefretle anıyorum.

'15 dakika daha kalmış olsaydık, bu kardeşiniz belki bugün burada yoktu'

Milletimizle birlikte, sizlerle birlikte demokrasimize yönelik teşebbüslerin hepsini tek tek bozguna uğrattık. 15 Temmuz’da daveti yaptık mı? Yaptık. 15 dakika… 15 dakika daha kalmış olsaydık, bu kardeşiniz belki bugün burada yoktu. Fakat oradan sadece telefonla yaptığımız anonsla elhamdülillah 10 binler Atatürk Havalimanı’na geldi. Bay Kemal ise FETO terör örgütünün oradaki düzenlemesiyle tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesi’ne gitti. Biraz sonra bir şey daha göstereceğim. O da şu: Biz, milletimizle birlikte tarihin en büyük demokrasi zaferlerinden birisine imza attık. CHP’nin başındaki zat milletin şanlı direnişini, az önce de ifade ettiğim gibi televizyon karşısında keyif kahvesi içerek izlerken biz, milli iradeyi, milletin emanetini, ülkemizin istiklal ve istikbalini korumak için Erol Olçok gibi yol arkadaşlarımızı, Abdullah Tayyip gibi daha 16 yaşındaki körpe delikanlılarımızı şehit verdik.

'Gündemde seçim yokken 'temmuzda başbakan olacağım' diye ortada salınanların da foyaları ortaya dökülecek'

Darbe gecesinden önce ne diyordu? ‘Tankın üzerine ilk ben çıkarım.’ Fakat tankları görünce kuyruğunu kıstırıp kaçan CHP’nin başındaki zata rağmen bu ülkeyi FETÖ’cü alçaklara teslim etmedik. Bu adam şu anda da aynı mı? Aynı. İşte açıklamalar yapıyor ve açıklamalar aynen 15 Temmuz gecesinin benzeri ifadeler. Değişen hiçbir şey yok. Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. 15 Temmuz gecesi, millet can derdindeyken Bay Kemal’in tatlı canını kurtarmak adına kimlerle ne tür pazarlıklar yaptığı da hiç aldanmayın ortaya çıkacaktır. Elbet gün gelecek, gündemde seçim yokken ‘Temmuzda başbakan olacağım’ diye ortada salınanların da foyaları ortaya dökülecektir. Elbet gün gelecek, FETÖ’cü hainlerin söylemleriyle 15 Temmuz destanını lekelemeye çalışanların yularını kimlerin tuttuğu da ortaya konacaktır. Bu millet, 15 Temmuz’da ardına bakmadan kaçan mürailerin, FETÖ’cülerle anlaşıp iktidar hayali kuran muhterislerin hesabını sandıkta muhakkak soracaktır. O kaçınılmaz son gelene kadar biz, milletimizle birlikte yürümeye devam edeceğiz.

'TÜRGEV ve Ensaf Vakfı'na veririm'

Bir şeyi özellikle ifade etmek istiyorum. Bakınız, burası, Eskişehir Örfi İdari Kumandanlığı’nın tebliğidir. Şimdi aynı bugünü göreceksiniz burada. Nedir bu? Diyor ki ‘Beraberlerinde 17 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar’. Bay Kemal’in geçen akşam söylediğinden farkı var mı? Aynı değil mi? Cumhurbaşkanı da kaçırmış. ‘Man Adası’ dediler, oradan 150 bin lira ceza. Ardından şimdi bir 100 bin lira daha… E şimdi bana düşen de ne? Bende dedim ki ‘Bu 150 artı 100 bini TÜRGEV ve ENSAR Vakfı’na veririm’. Hiç olmazsa Bay Kemal’in birkaç kuruşu da buralara nasip olsun. Nereden ne geliyor? Milletimiz de bunu çok daha iyi bir şekilde görmüş olsun. Ama öğrenecek. Bu hayır kurumlarımızın yolu nereden geçiyor, bunu da bilecek. Tabii o paraları nereden bulacağı da önemli. Allahualem, devletin CHP’ye verdiği paralardan bunu da oraya naklediyordur.

'Yılan dilleriyle siyaseti zehirlemenin çabası içerisindeler'

Milletin iradesine ve tercihlerine yönelik düşmanlığın işareti olan bu siyaset tarzı, aradan geçen 62 yıla rağmen halen sürdürülmektedir. CHP Genel Merkez’i, tıpkı 27 Mayıs arifesinde olduğu gibi bugün de iftiranın, yalanın, kışkırtmanın merkezi konumundadır. Siyaset üretemeyenler, eser ve hizmet üretemeyenler bugün de fitne üretmenin, nifak üretmenin, yılan dilleriyle siyaseti zehirlemenin çabası içerisindeler. CHP, mevcut genel başkanın elinde siyasi ahlak yoksunlarının cirit attığı, FETÖ’den DHKP-C’sine kadar terör örgütlerinin melce bulduğu bir provokasyon üssüne dönüşmüştür. Bizzat başındaki zatın dillendiği kavga siyaseti, 27 Mayıs öncesi uyguladıkları siyaset tarzının yeni bir sürümünden ibarettir.

'Tedhişle milletimizin tercihlerine ipotek konulmasına asla rıza göstermeyiz'

Sandık dışında yol arayanlar, daha şimdiden 2023 seçimlerine gölge düşürmeye çalışanlar akıllarını başlarına toplamalıdır. Bu ülkede bir daha asla Yassıadaların kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’dır. Ülkemizin istikrarsızlık bataklığına sürüklenmesine göz yummayız. Sokak terörüyle, baskıyla, tehditle, tedhişle milletimizin tercihlerine ipotek konulmasına asla rıza göstermeyiz.

'2023'e giden kritik süreçte'

2023’e giden kritik süreçte, başta muhalefet partileri olmak üzere herkes sorumlu davranmalı, sorumlu siyaset yapmalı, basiretle hareket etmelidir. 15 Temmuz gecesi 251 insanımızın şehadete yürüdüğü o geceyi unutmayız, unutturmayız ve onun bedelini de ödetmeye kesin sözümüz var. Bunu da böyle bilesiniz.