Kraliyet üyelerinin casusluk hikayeleri
Kraliyet aile mensuplarının ışıltılı unvanlarının ardına gizlenerek casusluk yaptığına yönelik pek çok rivayet mevcut. Bunlardan bir kısmı "saray entrikası" diye nitelendirilse de önemli bir kısmının da gerçek olduğuna yönelik kayda değer kanıtlar bulunuyor.
Başka yerlere evlenmek için gönderilen prenseslerin, farklı gerekçelerle ailelerinden ya da yaşadıkları yerlerden uzaklaşan prenslerin ya da düklerin gittikleri yerlerde edindikleri bilgileri değerli hazinelere dönüştürdüğü birçok örnek var.
Tarih boyunca çeşitli nedenlerle yerlerini değiştiren Kraliyet mensupları casusluk yapmanın ve dünyadaki olayları etkilemenin farklı yöntemlerini bulmayı başarmıştı.
Yoruba Kraliçesi Moremi Ajasoro
Vanity Fair'in hazırladığı dosyaya göre çok az yazılı belge olsa da 12. yüzyılda yaşayan kraliçenin efsanesi nesilden nesile sözlü olarak aktarıldı.
Söylentiye göre Moremi, Nijerya'nın Ile-Ife kentini yöneten Kral Oranmiyan'ın güzel eşiydi. Şehir ekonomik bir güç merkeziydi ve bu nedenle komşu krallıkların dikkatini çekmeye başlamıştı. Bu da hırsızların kenti yağmalamasına ve halkı rahatsız etmesine neden olmuştu.
Davetsiz misafirlerin baskınlarının artması Ile-ıfe'nin ekonomisini ciddi düzeyde kötü etkilemişti. Moremi böylece bir plan yaptı ve bir sonraki baskın sırasında tüccar gibi giyinerek haydutların kendisini yakalamasına izin verdi. O dönemde yeraltı dünyasından geldiği ruhlar olduğu düşünülen haydutların Moremi sayesinde komşu topluluklardan kişiler olduğunu ortaya çıktı. Moremi güzelliğiyle dikkat çekerek haydutların götürdüğü yerde kralının eşi oldu.
Gizli görevdeki Moremi böylece Igboların sırrını öğrendi. Baskınları, kendilerini kuru yaprak ve otlarla örterek gerçekleştiriyorlardı. Moremi daha sonra elde ettiği bilgilerle kaçarak Ile-Ife'ye döndü.
Yoruba halkı tekrar saldırıya uğradığında meşalelerle silahlanarak baskınları sonlandırdı. O günden bu yana Kraliçe Moremi Nijerya'da kahraman olarak görülüyor. 2016'da Moremi'nin yaklaşık 13 metre uzunluğunda meşale tutan bir heykeli dikildi.
Carlisle Kontesi Lucy Hay
Leydi Lucy Percy, 9. Northumberland Kontu'nun ikinci çocuğu olarak 1599'da dünyaya geldi. Üç Silahşörler'deki ajan Milady de Winter'a ilham olan Lucy'nin entrika becerisi yıllar içinde dillere destan hale gelecekti.
Carlisle Kontu James Hay'le evli olmasına rağmen Lucy aynı zamanda Buckingham Dükü George Villiers'la da ilişki yaşıyordu. Nadine Akkerman'ın Invisible Agents: Women and Espionage in Seventeenth-Century Britain (Görünmez Casuslar: Kadınlar ve 17. yüzyıl Britanya'sında Casusluk) isimli kitabına göre Villiers, Lucy'yi Kraliçe Henrietta Maria'nın nedimesi olarak yerleştirmişti. Lucy'nin görevi Kraliçe'yi gözetlemek ve her türlü bilgiyi sevgilisine bildirmekti.
Lucy'nin Fransa'ya devlet sırlarını aktardığı ve aşk mektubu görünümlü şifreli mesajlarla bilgi sızdırdığı düşünülüyordu. Akkerman'a göre 1640'ların başlarında devrimci gerilimler yükseldiğinde Lucy hem kralcıları hem de parlamenterleri onlar için casusluk yaptığına ikna etti. 1642'de parlamenter John Pym'i Kral I. Charles'ın onu suçlamak üzere olduğu konusunda uyarmıştı.
1640'larda iç savaş patlak verdiğinde Lucy monarşiyi desteklemeye karar vermiş gibiydi. Kral 1649'da idam edildikten sonra Lucy de bir kuleye hapsedilmişti. Daha sonra serbest bırakılan Lucy 1660'ta hayatını kaybetmişti. Lucy'ye hayran şair Sör John Suckling onu, "O çehrede büyük bir tehlike var" sözleriyle ölümsüzleştirmişti.
Yoshiko Kawashima
Aisin Gioro Xianyu 1907'de Pekin'de, Mançurya Prensi Su'nun 38 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Ancak hayatı 1911'de Çin Devrimi'nde Çing Hanedanı'nın devrilmesiyle tepetaklak olacaktı.
Xianyu daha sonra Japonya'ya gönderildi ve orada Yoshiko Kawashima adını aldı. Kawashima 1930'da Şanghay'a döndüğünde hem Japonya'da hem de Çin'de kısa saç kesimi ve erkeksi kıyafetleriyle epey ünlüydü. Prenses ileride Çinli yetkililerden bilgi alıp Japonlara iletmekle suçlanacaktı.
Prensesin hayatına dair araştırmalar yapan Phyllis Birnbaum onun Japonlara saldırması için Çinli işçilere para ödediğini belirtiyor. Söz konusu eylemler Japonlara askeri bir eylem için yeterli "gerekçeyi" veriyordu.
Kawashima'nın ünü 1933'te Rehe'yi fethetmeye hevesli Japonların, prensesi Çinli askerlerin başına geçirmesiyle büyüyecekti. Kawashima 1948'de ihanet suçuyla idam edilmişti.
Noor Inayat Khan
Sufi müzisyen Hazret İnayet Han'ın kızı Noor Inayat Khan 1914'te Moskova'da dünyaya gelmişti. Noor, Maisur Krallığı'nın 18. yüzyıl hükümdarı Tipu Sultan'ın soyundan geliyordu.
Sanatın farklı dallarına meraklı Noor, Sorbonne'dan çoçuk psikolojisi diploması almıştı ve sonrasında da başarılı bir çocuk kitabı yazarı oldu. Noor'un hayatına dair çalışmalar yapan Shrabani Basu'ya göre Noor ve ailesi Naziler Fransa'yı işgal ettiğinde 1940'ta Birleşik Krallık'a kaçtı.
Orada radyo operatörlüğü eğitimi alan Noor, Özel Operasyonlar Yöneticisi tarafından gizli ajanlık yapmak üzere Fransa'ya yerleştirildi. Bir süre sonra Paris'e geçtiğinde Noor'un birimindeki hemen herkes yakalanmıştı. Güvenlik için sürekli yer değiştiren Noor 1943'te Nazilere yakalandı ve Dachau'daki toplama kampına gönderildi.
Saxe-Coburg ve Gotha Dükü Charles Edward
Kraliçe Victoria'nın torunu olan Charles Edward I. Dünya Savaşı'nda Almanları desteklediği için unvanlarını kaybetmiş ve bu da onun geleceğini ciddi biçimde etkilemişti.
Alman Kızıl Haç'ının başına geçen dük, Princes at War (Savaştaki Prensler) kitabının yazarı Deborah Cadbury'ye göre iki dünya savaşında da Almanlara hizmet etti.
Charles Edward, Birleşik Krallık'taki ailesiyle ilişkilerini yüzeysel de olsa iyi tuttu. Dük, Kral 8. Edward'a dair edindiği bilgileri ayrıntılı olarak Nazilere bildirdi.
Savaştan sonra dük Almanya'da hapse girdi ve nihayetinde kız kardeşi Prenses Alice'in onu yiyeyecek aramak için çöplükleri karıştırırken bulduğu bildirildi.
Prenses Stephanie von Hohenlohe
Viyana'da 1891'de dünyaya gelen Stephanie 1914'de Hohenlohe Hanedanı'ndan Macar doğumlu Prens Friedrich Franz'la evlendi. Evlilik 1920'de sona erse de Stephanie unvanını korudu ve tehlikeli maceralara atıldı.
Britanya merkezli yayın kuruluşu Daily Mail'in yayıncısı Harold Harmsworth'le yakınlaştı ve gazete için çalışmaya başladı. Çekiciliği ve unvanı sayesinde Nazilere dair bilgi sızdırmaya başladı. Prenses'in Mayfair'deki dairesi bir grup aristokrat Nazi sempatizanının uğrak yeri haline geldi.
Savaş zamanında Avrupa'daki karmaşayla başa çıkamayan Prenses, ABD'ye kaçtı. FBI'ın 1940 tarihli raporunda "son derece zeki, tehlikeli, kurnaz ve 10 bin kişiden daha tehlikeli bir ajan" diye nitelendi. Stephanie daha sonra tutuklandı.
Prens David Chavchavadze
Çar I. Nikola'nın büyük büyük torunu Prens David Palovich Chavchavadze 1924'te Londra'da dünyaya geldi. David henüz çocukken ailesi ABD'ye taşındı ve sonrasında Yale Üniversitesi'nde okudu.
II. Dünya Savaşı'nda tercüman olarak hizmet veren David savaştan sonra müttefik devletler arasındaki iletişimi sağlamak üzere Berlin'e gönderildi. Ağustos 1950'de CIA'de görevlendirildi ve yaklaşık 25 yıl boyunca farklı takma isimler kullanarak komünizm karşıtı mücadele için dünyayı dolaştı.
Chavchavadze 1974'te emekli oldu ve 2014'te hayatını kaybetti.
Prens Harry ve Meghan Markle
Kraliyet ailesinden olaylı biçimde ayrılarak ABD'ye yerleşen Prens Harry ve Meghan Markle'ın ABD siyasetine yönelik hamlelerde bulunduğuna dair iddialar basına yansımıştı. Hillary Clinton'ın 2016'daki seçim kampanyasının Yaratıcı Etkileşim direktörü Genevieve Roth'un çiftle görüşmesi ve bağlarını kuvvetlendirmesi epey dikkat çekmişti.
Clinton'ın kampanyasından ayrılmasının ardından Invisible Hand (Görünmez El) isimli bir sosyal etki ajansı kuran Roth, çiftin kurucusu olduğu Archewell Vakfı'yla birlikte çalışmaya başlamıştı. Sussex çiftinin, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom'la yaklaşık bir saatlik görüşme gerçekleştirmesinin ortaya çıkması da yankı uyandırmıştı. Prens Harry ve Meghan Markle, Donald Trump ve Joe Biden arasındaki seçim yarışında Amerikalıları oy kullanmaya teşvik ederek dikkat çekmişti.
Meghan ve Harry, Obama'nın partisine neden davet edilmedi?
