Mete Gazoz'un babası Metin Gazoz: Yan apartmanın bodrumunu kiraladım

Milli okçu Mete Gazoz, Türkiye'ye büyük bir gurur yaşattı. Okçulukta şampiyon olan milli sporcu Tokyo 2020'de altın madalya kazanarak tarihe geçti. Bu serüvenin görünmez kahramanı olan ve uzun yıllar okçuluk sporuyla uğraşan Mete'nin babası Metin Gazoz, altın madalya ile sonuçlanan bu uzun yolculuğu halktv.com.tr'ye anlattı.

ONUR DURMUŞ

Türkiye, Tokyo 2020'de altın madalya kazanarak ülkemize gurur yaşatan Mete Gazoz'u konuşuyor. Herkes Mete Gazoz'un ülkemize yaşattığı bu başarının sırrını merak ediyor. Altın madalyanın kazanılması sürecindeki en önemli isim olan Mete'nin babası Metin Gazoz bu başarı serüvenini halktv.com.tr'ye anlattı.

Ülkemizin yangınlarla mücadele etttiği bu süreçte Mete bize büyük bir gurur yaşattı. Bu süreçte Mete'nin bu başarısı size neler hissettirdi?

"Şu zor günlerde ülkemizin her köşesinde yangınlar devam ederken Mete insanlarımızın gönlüne bir nebze de olsa su serpti. Afet bölgelerinde görev yapan ekiplerden arayan, mesaj atanlar olmuş. Orada çalışan gençlerimize bir güç vermiş Mete. Bir antrenör ve oğlu madalya almış bir baba olarak Mete hepimizin gururu oldu."

Mete sadece okçuluk branşında değil birçok alanda eğitim almış bir sporcu. Mete'nin başarısının sırrı ne sizce?

"Bu işin temelinde spor disiplini var. Bütün branşlar önemli tabi ki. Bir spor branşında çalışırken mutlaka onu etkiliyen yan branşlar var. Bunun bilincinde olarak bir eğitim ve gelişim sağladık. 3 yaşında yay çekmeye, 5 yaşında ok atmaya başladı. 6 ile 9 yaşında sırt kasları gelişsin diye yüzmeye gönderdik. İleride ne yapacağını bilmiyorduk aslında ama sonuçta genel sağlığı için sırt kasları önemliydi.  Belki basketbolcu ya da futbolu olacaktı ama sonuçta eğitimi önemliydi. Müzik kucağını geliştirmek için 6 yaşında kreşteyken şan dersi için bir müzik okulundan geldiler ve bunun eğitimini aldı. Bu 11 yaşındayken piyano dersi aldığında ona yaradı. 9 ile 12 yaşı arasında koordinasyon için basketbol dersine gönderdik. Bunun dışında bu eğitiminden sonra renklerin ayrımı ve odaklanması için resim dersine gönderdik. Bu eğitimi sırasında lisanslı satranç oyuncusu oldu. İlk 3-4 hamle sonrasını hesap etmeliydi. Bu eğitim maçlarında eşleşmelerdeki tavırları ve kendini nasıl sakinleştirmesi gerektiği yönünde katkı sağladı. Burada azim ve istek çok önemliydi. Anne-baba olarak buralara gelmesini çok istiyorduk ve bu doğrultuda çalıştık. Mete’nin hocaları bul doğrultuda bize çok destek verdi."

Eşiniz Meral Gazoz, ' Mete ile 11-12 yaşından beri ayrıyız, Mete'yi senede 10-15 gün görüyorum' demişti. Siz bu süreçte aile olarak neler yaşadınız?

Biz artık 'Mete devlet memuru oldu' diyorduk bu süreçte. Bizi temsilen çalışıyor diyorduk. Annem, ‘küçük çocuğu verdiniz, göremiyorsunuz, daha ufak’ diyordu. Anneme, ‘eninde sonunda bu çocuk bir işe girecek, sporunu, hobisini bir iş hale getirdi’ diyordum. Biz öngörümüzde bunu görebildik aslında. Anne babalara hep bunu söylüyorum. Çocuklara sevdiği branşlarsa ve mesleklerde destek verin. Sizin yapamadığınız mesleği değil çocuğun gönlündeki mesleği ve sporu yapmasını sağlayın.

Siz de profesyonel okçuydunuz ve Mete ile beraberde yarıştınız? Mete ile yarışmak nasıl bir duygu? 

Mete ok atmaya başladıktan sonra baktım ciddi ciddi ok atıyor. Sonra evimin otoparkı henüz açılmamıştı ve ben oraya bir hedef koydum. Tam etütle okuyordu ve akşam 6-7 gibi eve geliyordu. Sonra asansörle alt kata inip okunu atıyordu birkaç saat.Daha ilkokul 2. Sınıf öğrenciydi. Birinci sınıfta benle beraber iniyordu, 3 sınıfa geldiğinde artık otoparka korkmadan kendi inmeye başladı. Daha uzun ok atabilsin diye 4. Sınıfta yan apartmanın bodrum katını kiraladım. En son 2012’de Mete ile beraber ben de yarıştım Avrupa Kupası’nda. Federasyon başkanımız ‘Mete kocaman adam oldu, sen artık yarışmayı bırak, yönetim tarafına geç’ dedi. Onun da öngörüsü etkili oldu. Ufak olmasına rağmen bu dönemde beraber yarıştık be Mete ciddi başarılar elde etti. Şu andaki teknik direktörümüz Yusuf Ergin ve ekibinin katkıları gerçekten çok değerliydi.

Mete'nin altın madalya başarısı Tokyo 2020'ye katılan sporcular arasında coşkuyla karşılandı ve o anlar kameralara yansıdı. Siz o anlarda neler hissettiniz?

Olimpiyat Köyü çok farklı bir gururdu. Benim hayalim hep olimpiyatlara gitmekti ve kısmet olmadı. Orda olabilmek gerçekten çok güzel. Bu çok farklı bir duygu. Öncelikle bu milli bir duruş ve gururdu. Bütün ekip başarıyı kucaklamış. Sevinçleri sosyal medyadan izledim ve bunu çok değerli buluyorum.

Mete'nin yaşadığı başarıya ulaşmak isteyen genç sporculara önerileriniz nedir?

Öncelikle yaptıkları işi severek yapsınlar ve inansınlar. Bu süreci bir tren ve vagon olarak düşünsünler. Sevmedikleri işte başarılı olma şansları yok. Karşınıza gelen ilk durakta inmeyin. Son durağa kadar bu işe kendinize adayın. Mete hepsini adım adım gerçekleştirdi. Bütün Türk gençleri kendi sevdiği branşta ülkemizi ve bayrağımızı temsil etmeli ve bu gururu ailelerine yaşatmalı.