Mehmet Tezkan
Kaybeden de Yönetemeyen de Gitmeli…
Değişim, değişim deniyor ya mesele sadece CHP’nin değişmesi, sadece muhalefetin değişmesi değil…
Siyaset anlayışının tümden değişmesi şart…
Aksi takdirde … Ali gelmiş Veli gitmiş kısırlığından kurtulamayız.
Daha da önemlisi, siyasetçiler Türkiye’yi değiştirmek için değil yönetmek için iktidara talip olmalı. Bu anlayış yerleşmeli… İngiltere’de olduğu gibi, Almanya’da olduğu gibi, Fransa’da olduğu gibi…
Yenilen de gitmeli…
Yönetemeyen de gitmeli…
O ülkelerde gidiyor. Yenilen de gidiyor yönetemeyen de… Çünkü oralarda siyaset meslek değil. Çünkü oralarda liderler ‘ben gidersem ülke veya partim batar’ diye düşünmüyor.
Beka sorunu yapmıyor…
Örnek ver diyeceksiniz… Vereyim…
Demokrasinin beşiği denilen İngiltere’den örnek vermek istiyorum…
Önce yenilenin gitmesine dair…
1997/2007 arasında ülkeyi yöneten Tony Blair’in Irak savaşına ülkesini ABD’nin baskısıyla soktuğu anlaşılınca… Saddam’ın elinde nükleer silah var yalanı pazarlayıp korku üzerine siyaset yaptığı ortaya çıkınca…
Partisi tarafından al aşağı edildi. Dikkatinizi çekerim. Seçmen tarafından değil partisinin milletvekilleri tarafından istifaya zorlardı…
Yıl 2007. Seçime üç yıl kala Blair koltuğunu bırakmak zorunda kaldı.
Evine döndü…
Yerine Maliye Bakanı Gordon Brown geldi. İşçi partisi, genel başkan/başbakan değiştirerek iktidarını sürdürdü.
Brown cazibesi olan siyasetçi değildi, üç yıl sonra, 2010’da seçime girdi ve kaybetti.
Ne yaptı dersiniz?
Evine döndü…
Yerine Ed Miliband geldi. Beş yıl çabaladı ama 2015 seçimini kaybedince ne yaptı dersiniz?
Evine döndü…
Koltuğunu Corbyn’a bıraktı. O da başarılı olamadı. 2019 seçimini kaybedince kendinden öncekilerin yolundan gitti…
Evine döndü…
İşçi partisinin başında şu anda Keir Starmer var…
Gelelim yönetemeyenin gitmesine…
2010 seçimlerini kazanan Muhafazar Parti Genel Başkanı David Cameron, 2015 seçimini de aldı. 2016 referandumunda istediği sonuç çıkmayınca, seçmen Avrupa Birliği’nden ayrılalım deyince…
Milli irade, seçmenin tercihi ne yapalım demedi, bastı istifayı…
Evine döndü…
Yerine Theresa May geldi. Çok uğraştı, yoğun mesai harcadı ama AB’den ayrılma sürecini yönetemeyeceğini anlayınca…
Evine döndü…
Boris Johnson başbakan oldu. 2019 seçimini kazandı. O da başka bir skandalın kurbanı oldu. Daha doğrusu yalan söylediği ortayla çıkınca koltuğunu bırakmak zorunda kaldı…
Evine döndü…
Yerine aynı kabinede dışişleri bakanlığı yapan Liz Truss seçildi.. Genel seçimle değil, muhafazakar parti milletvekillerinin iradesiyle…
Truss 50 gün dayanabildi. 51 gün değil… Çünkü ….
Başbakan olmak için vadettiklerinin tam tersini yaptığı için. Verdiği sözü tutmadığı için… Söylediklerinin 180 derece farklı uygulamayı hayata geçirmeye çalıştığı için…
O da gitti; evine döndü…
Dikkatinizi çekerim. İngiltere 2010 yılından bugüne kadar dört muhalefet partisi lideri, beş iktidar partisi genel başkanı yani başbakan değiştirmiş.
Biz de hep aynı…
Kaybeden de gitmiyor…
Ülkeyi yönetemeyen de pardon deyip evine çekilmiyor…
Siyasete bakıyorsun; hep aynı yüzler hep aynı isimler… Hep aynı hep aynı….