Parkinsonda kokudan teşhis dönemi: Peki hangi hastalıklar sırada?

Parkinsonda kokudan teşhis dönemi: Peki hangi hastalıklar sırada?
Parkinson hastalığının kokusunu alan İskoç bir kadından esinlenen bilim insanları, hastalığın erken teşhisinde kullanılabilecek bir test geliştirdi. Test, 72 yaşındaki Joy Milne'in eşi Les'e Parkinson teşhisi konulmadan 12 yıl önce eşinin kokusundaki değişikliği fark etmesinden ilham alınarak hayata geçirildi.

Parkinson dünya genelinde en hızlı yayılan nörolojik hastalıklardan biri. İngiltere'deki Parkinson Derneği'nin rakamlarına göre, ülkede yaklaşık 145 bin kişide hastalık görülüyor. Parkinson hastalığının kesin bir tedavisi ya da hastalığın teşhisi için kullanılacak bir testi bulunmuyor. Türkiye'de ise yaklaşık 150 bin parkinson hastası olduğu öngörülüyor. Hastalık yürümede, konuşmada güçlüklere ve uzuvlarda titremelere yol açıyor. Şu anda bir test olmadığı için insanlar kendilerine teşhis konulsun diye bekliyor. Halbuki teşhis ne kadar erken konulursa, tedavi de o kadar erken başlayabilecek. Manchester Üniversitesi'nden araştırmacıların geliştirdiği test ile üç dakika içinde Parkinson hastalığının tespit edebileceği ifade ediliyor.

Diğer hastalardan da aynı kokuyu aldı

Geliştirilen test, 72 yaşındaki emekli hemşire Joy Milne'in deneyimlerinden yola çıkılarak tasarlandı. Milne, eşi Les'e Parkinson teşhisi konulmadan 12 yıl önce kokusunda bir takım değişiklikler fark ettiğini belirtiyor. Özellikle omuzları ve ensesinin arkasında farklı bir koku duymaya başladığını ve cildinde de büyük bir değişim olduğunu söylüyor. Joy Milne, eşinin kokusundaki değişim ile Parkinson hastalığı arasındaki bağlantıyı; eşine teşhis konulmasının ardından başka Parkinson hastalarında da aynı kokuyu duymaya başlamasıyla kurduğunu da ekliyor.

Çığır açıcı bir gelişme

Bu iddiayı dikkate alan araştırmacılar, yaptıkları çalışmada 79 hastanın sırtından bir pamuklu çubukla sebum örnekleri toplayıp bunu 71 kişilik kontrol grubundan aldıkları örneklerle kıyasladı. Çalışma cildi korumayı amaçlayan sebum, yani yağ bezlerinin oluşturduğu salgının analiz edilmesini temel alıyor. Amerikan Kimya Derneği Dergisi'nde yayımlanan araştırmayı yürüten ekibin başındaki Profesör Perdita Barran, Parkinson'u teşhis edebilecek bir testin aile hekimleri tarafından kullanılmasının çığır açıcı bir gelişme olacağını belirtiyor.

Ter kokusundaki değişimden teşhis konulur

Koku alanında pek çok başarıya imza atmış ve ülkemizi uluslarası arenada temsil eden Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, konuyla ilgili halktv.com.tr’ye şu açıklamayı yaptı:

“Uzun zamandır pek çok hastalıkta koku alma fonksiyonunun bozulduğunu biliyorduk. Koku alma fonksiyonunun bozulması ile birlikte aynı zamanda kişilerin vücut kokuları da değişebiliyor. Bu vücut kokularının değişmesi ile ilgili daha önce köpeklerin tanı koyduğunu biliyoruz. Mesela havaalanlarında Covid’in kokusunu alan köpekler vardı ve PCR testinden çok daha hızlı olarak kullanılmaktaydı. Covid pandemisi öncesinde İtalya’da yapılan bir çalışmada cilt kanseri olan hastaların melanom tanılarının yine aynı şekilde köpekler tarafından koklanarak konulduğunu biliyoruz. Yine akciğer hastalıklarında hastaların dışarıya yansıyan kokularının köpekler tarafından tespit edildiğini biliyoruz. Koku, kimyasal haberleşme aracı olarak tüm metabolizmamızdaki değişikliklerden etkilenen bir durum. Hem dış ortamı algılamamız etkileniyor, hem de dışarıya verdiğimiz kokumuz etkileniyor. Kendi nefes kokumuz, ter kokumuz değişebilir. Bunların hepsi de makinalarla saptanabiliyor. Bizlerde insanların nefes kokularını analiz ederek hastalıklarının kaynağına bakmaya çalışıyoruz. Özellikle sindirim sisteminden ya da solunum sisteminden kaynaklanan bazı hastalıkların kaynağını bulabiliyoruz. Burada da Parkinson üzerinden yapılan çalışmada aslında kişinin ter kokusundaki değişimi iyi koku alan eşi fark ediyor. Bunu fark ettiğinde de bu kokunun Parkinson hastalarında erken bulgu olabileceği ortaya konuyor. Buna yönelik de koku saptama kiti geliştiriliyor. Bu gelecekte pek çok hastalığın erken tanısında kimyasal değişimleri göstermek için ümit verici bir gelişme. Böylelikle erken tanının önemli olduğu hastalıklarda bu testler karşımıza hayatımızı kolaylaştıran bir yöntem olarak çıkacak.”