Fikret Bila
Yeni Süreç Sonuç Verir mi?
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a “Meclis’e gelsin DEM grubunda konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın” çağrısı ve bu çağrıya verilen yanıtlar tartışılıyor.
Tartışmalardan biri 2009-2015 yılları arasında AK Parti iktidarının Kandil ve Öcalan’la yürüttüğü “açılım, çözüm süreci”ne en sert muhalefeti yapan Bahçeli’nin, bugün Öcalan’ı Meclis’te konuşmaya davet edecek kadar neden değiştiği.
MHP çevrelerinden, Bahçeli’nin “terörün sonlandırılması PKK’nın lağvedilmesi” amacıyla konuştuğu yanıtı veriliyor.
Buna karşın yanıtı aranan iki soru var.
Bahçeli, Suriye’de ABD kontrolünde devletleşme ve ordulaşma sürecini öncelemiş terör örgütü PKK’nın uzunca süredir Türkiye’de terör saldırısı yapmadığı bir dönemde bu konu niye gündeme geldi?
Öcalan, Bahçeli’nin istediği gibi bir çağrı yapsa, Kandil buna uyar mı, terörü sonlandırır PKK’yı dağıtır mı?
ABD, “madem Öcalan PKK’yı lağvetti, o halde biz de Suriye’nin kuzeyinde kurduğumuz PKK-PYD devletçiliğini dağıtalım ben de Suriye’den çekileyim” der mi?
Bu sorulara olumlu yanıt vermek çok zor.
Bahçeli’nin açıklamasından bir gün sonra iki PKK’lı terörist Türkiye Uzay ve Havacılık Sanayi AŞ’ye (TUSAŞ) terör saldırısından bulundu. İki terörist bir intihar saldırısı yaptılar. TUSAŞ’tan sağ çıkamayacaklarını biliyorlardı. Nitekim etkisiz hale getirildiler.
Ancak 4’ü TUSAŞ görevlisi biri gasp ettikleri taksinin şoförü olmak üzere 5 vatandaşımızı şehit ettiler; 22 vatandaşımızı yaraladılar.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bu saldırı önceden planlanmış olsa da Bahçeli’nin çağrısına Kandil’in terörle karşılık verdiği ve vereceği anlamına geliyor.
Nitekim Kandil sözcüleri Bahçeli’nin çağrısından sonra “Kararı Öcalan değil biz veririz” açıklaması yaparak yeni bir sürece katılmayacaklarını duyurmuş oldular.
Bahçeli, “Adres Kandil ve Edirne değil İmralı’dır” diyerek Kandil’deki terör örgütü karargahını ve Edirne Cezaevi’nde yatan Selahattin Demirtaş’ı devri dışı bırakırken, Demirtaş, demokratik bir süreç izin inisiyatif alırsa Öcalan’ın arkasında olacaklarını açıkladı.
DEM Parti Bahçeli’ye olumlu yanıt verdi.
Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, partisinin grup toplantısında Bahçeli’ye şu yanıtı verdi:
"Kürt sorununun çözüm yolu, yöntemleri ve muhatapları bellidir. Ortadoğu'da ve Türkiye'de barışın muhatabı İmralı'da ağır tecrit altında bulunan Sayın Abdullah Öcalan'dır. Bir başlangıç olacaksa tecrit derhal kaldırılmalıdır. Onurlu bir barış için inisiyatif almaya hazırız."
Bahçeli’ye Öcalan’dan da yanıt geldi.
Yeğeni DEM Milletvekili Ömer Öcalan, İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüştü.
Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan’ın Bahçeli’ye verdiği yanıtı şöyle açıkladı:
“Bu ziyaret aile görüşmesi kapsamında gerçekleşti. Sayın Öcalan görüşmede genel siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak kamuoyuna şu mesajın iletilmesini istedi: ‘Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.’
MHP’li yetkililer Bahçeli’nin çağrısının yeni bir “açılım, çözüm süreci” olmadığını söyleseler de gelen yanıtlara bakıldığında yeni bir süreçten söz etmek mümkün.
Yanıtlara bakarsak, DEM ve Demirtaş’ın Öcalan’ın başlatacağı sürece destek verecekleri anlaşılıyor.
TUSAŞ’a yapılan saldırı ise Kandil’in ve Suriye’de PKK-PYD devletçiliği kuran ABD’nin bu sürece katkı vermeyeceğini gösteriyor.
Türkiye’de muhalefet partilerinin verdiği tepki dikkate alınırsa Öcalan’ın Meclis’e getirilip konuşma yapmasına olanak sağlanması da pek mümkün görünmüyor.
Böyle bir girişime sadece muhalefet partileri değil toplumdan da çok büyük tepki geleceği bugünden belli.
Bu koşullarda Bahçeli’nin Öcalan çağrısının iç politikadaki amacının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesini sağlamak için DEM parti tabanına sıcak mesajlar vermek olduğu görüşü hızla yayılıyor.
İktidar ise İsrail’in Lübnan’a saldırılarından hareketle Türkiye’nin hedef olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Bu nedenle “iç cepheyi güçlendirelim, bir olalım, birlik olalım” çağrılarıyla muhalefeti arkasında sıralamayı ve dolayısıyla erken seçim taleplerini gündemden düşürmeyi hedefliyor.
Terör saldırısının PKK’lı teröristler tarafından TUSAŞ gibi milli savunma sanayinin en önde gelen kurumuna karşı iç cepheyi güçlendirici etki yaratması doğaldır.
Ancak bu Öcalan’ın Meclis’te konuşturulmasının onaylanacağı anlamına gelmez.
Bahçeli’nin çağrısı ve Öcalan’ın verdiği olumlu yanıttan sonra sürecin nasıl ilerleyeceğini göreceğiz.
Tabii Öcalan’ın, Bahçeli’nin önerdiği gibi bir çağrı yapması karşılığında ne isteneceği de önemli?
Böyle bir açıklama sadece Öcalan’ın ev hapsine çıkarılması karşılığında mı yapılacak yoksa anayasa değişikliği dahil başka talepler de olacak mı?
Bunu zamanla anlayacağız.
Koşullar 2009-2015 dönemine göre çok değişti.
Öcalan söyledi diye PKK’nın kendini lağvetmesini, Kandil’in, Suriye’nin kuzeyindeki PKK devletçiğinin dağılmasını beklemek çok gerçekçi görünmüyor.
DEM Parti’nin ne karşılığında iktidarın yeni anayasasına destek vereceği de tartışılması gereken ayrı bir konu.