Gürel Yurttaş

Gürel Yurttaş

Özür dileyin Samet Aybaba'dan

"Ah eskiden eskiden su içerdik testiden" derler ya hani...

Böyle değildi futbol ortamı bir zamanlar. Futbolcuların ağızlarından burunlarından para fışkırmazdı. Milyon eurolar, dolarlar yoktu.

Benim ilk muhabirliğe başladığım yıllarda da öyleydi.

1980'li yılların başlarıydı. Rahmetli büyük ustam İlker Ateş'in yanında başladım Beşiktaş muhabirliğine. Şeref Stadı derken Fulya antrenman sahası...

Samet Aybaba kaptandı.

Nasıl dev gibi gelirdi gözüme; anlatamam.

Düşünsenize Beşiktaş'ın kaptanı. Şimdikiler gibi maça çıkarken koluna kaptanlık bandı takmak, maç bitince de bandı çıkarıp normal yaşama dönmek değildi o zamanlar kaptanlık.

Kaptan bütün takımın hamisiydi. Diğerlerini o kadar tanımadım da Samet abi öyleydi en azından.

Genç futbolcuların babası gibiydi. Kulüpte çaycısından malzemecisine her derdi olan ona koşardı.

Cebinden harçlık verdiklerini bilirim.

İhtiyacı olanın yanına koştuğunu bilirim.

Kömür alamayanın evine kömür kamyonu yolladığını bilirim.

Yarım kalan gecekondusunu tamamladığı (adını yazmayacağım burada. Çok iyi insandı rahmetli) kulüpteki görevliyi bilirim.

Ölümsüz başkan Süleyman Seba'nın da evladı gibiydi zaten, Beşiktaşlı bir futbolcunun nasıl davranması, nasıl topluma örnek olması, nasıl gençlere rol model olması gerektiğinin canlı örneğiydi.

Şunu da ekleyeyim. Beşiktaşlı futbolcu traşını olmadan maça çıkamazdı mesela. Bir de örnek vereyim size; Beşiktaş'ta Samet abiyle yıllarca yan yana oynayan, efsane stoper Ulvi Güveneroğlu'nun ağzından:

BEŞİKTAŞ'IN FUTBOLCUSU ÖRNEK OLACAK!

Süleyman abi başkan olduktan hemen sonra hepimizi topladı, bir konuşma yaptı. Neler söylediğini tam olarak hatırlamıyorum. Önce Beşiktaş'ın büyüklüğünden bahsetti. Formanın çok değerli olduğunu söyledi. Bu formayı giymenin büyük bir şeref olduğunu da ekledi ve ardından dedi ki;

- Beşiktaşlı futbolcu sadece iyi futbolcu olmakla kalmayacak. İyi de insan olacak. Beşiktaş'ın futbolcusunu herkes örnek alacak. Giyiminize, kuşamınıza, hayatınıza, saçınıza, sakalınıza dikkat edeceksiniz!

Sakallı futbolcuyu hiç sevmezdi. O nedenle hepimiz maç günleri sabah kalkınca önce traş olurduk.

Antrenmana binde bir gelirdi, onun geleceğini öğrenen herkes de hemen traşa koşardı, kılığına kıyafetine bakardı.

Hiç unutmam...

Bir gün çenemin altında boynuma kadar kızarıklar oluşmuştu. Tıraş olunca kabarıyordu. Doktora gittim. Bana;

- Ulvi bir kaç gün yüzünü dinlendir. Cildin tahriş olmuş. Sakal tıraşı olma, dedi.

Ben de gittim, kendisine söyledim;

- Tıraş olamadım, kusura bakmayın. Doktor söyledi, dedim.

Bir kızdı!

- O ne biçim doktormuş öyle, diye bağırdı! Sonra da;

- E iyi. Madem öyle, bir kaç gün bak bakalım kendine. Fazla uzamasın ama haa! diye de ekledi.

Ben de tıraş olmadığım zamanlar mümkün olduğunca karşısına çıkmamaya çalıştım. Sonraki günler de ne zaman görse;

- Ne o Ulvi efendi, düzeldin mi? diye takılırdı.

SAMET AYBABA VE PARA

Samet Aybaba işte o Süleyman Seba'nın takım içindeki temsilcisiydi zaten.

Para konuştuğunu kulüple görmedim hiç. O yıllarda transfer sözleşmeleri 2 yıllık olurdu. Samet abi 2 yılda bir gelir, boş mukaveleye imza atar, giderdi.

Sonra da kulüpte oturur, sözleşme görüşmesi yapmayan gelen oyuncuları (O zaman menajer diye bir şey de yoktu. Her futbolcu kendi pazarlığını kendi yapardı) imza atmaya ikna etmeye çalışırdı.

Futbolu bıraktı da Beşiktaş'ı bırakmadı.

Süleyman abinin başkanlığında da başkanlığından sonra da yanındaydı.

Gel dediler geldi, git dediler geldi.

Fikret Orman'ın başkanlığında feda sezonunda olduğu gibi. Geldi, görevini yaptı ve gitti.

Türkiye'de pek çok kulüpte de teknik direktör olarak görev yaptı. Araştırın bakın bu ülkede en çok genç futbolcu çıkarıp, oynatan da odur yine.

GELELİM SVENSSON'A

Samet Aybaba Adana Demirspor'un başındayken buldu Svensson'u. Norveç'e gitti, izledi, aldı ve geldi. Bonservisi olmadan hem de.

Ve Hasan Arat'ın başkanlığındaki yönetim döneminde Feyyaz Uçar'la birlikte üstlendikleri futbol şubesinde de kulübün menfaatlerini korumaya çalıştılar ikisi yine.

Samet Aybaba Svensson'u Adana Demirspor'da sözleşmesi bittiğinde alıp getirdi kulübe. Zaten Aybaba-Uçar ikilisinin yaptığı bir kaç transferden biridir Svensson. Daha sonra pasifize edildiler biliyorsunuz; o pahalı transferler yapılırken.

Bonservis parası yoktu Svensson'un. Kendisine de yıllık 1 milyon 100 bin euroya sözleşme yapıldı.

Vaayyy efendim. Nasıl olurmuş bu? Kimmiş Svensson! Hop oturup hop kalktılar ayağa.

Demediklerini bırakmadılar Samet Aybaba'ya.

Futbolu Samet Aybaba'dan iyi biliyorlar ya! Futbolcudan daha iyi anlıyorlar ya!

Beşiktaş'a neredeyse ömrünü veren, hayatını ona göre yaşayan artık Baba Kartal sınıfına yükselen Aybaba'nın komisyon aldığını iddia edenler bile oldu bu transferden.

Bonservisi olmayan futbolcudan komisyon ha...

Kargalar bile güler buna.

Hem de Samet Aybaba yapacak bunu öyle mi?

Oysa Samet Aybaba'nın transfer yönteminden haberleri bile yoktu.

Ona göre Beşiktaş'a gelen futbolcu Süleyman abinin tarif ettiği Beşiktaşlı futbolcu tipine uymalıydı.

Efendi olmalıydı, ahlaklı olmalıydı, aile yapısı ona göre olmalıydı.

Aybaba Svensson'da hepsine kefildi.

Bugün görüyorsunuz işte...

Svensson'u ağzından düşürmüyor kimse...

Beşiktaş'ın kötü geçirdiği sezonda ayakta kalan ender isimlerdendi.

Son maçın da yıldızıydı, herkes onu anlatıyordu.

Anlatın anlatın da... Eee... Bir özür dilemeniz gerekmiyor mu Samet Aybaba'dan.

Kaç gündür evinde... Rahatsız. İyileşmeye çalışıyor.

Geçmiş olsun büyük kaptan.

Beşiktaş tarihi daha şimdiden seni "Efsaneler" arasında baş köşelerden birine koyuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürel Yurttaş Arşivi

Bu şeref Ali Koç'un. İşte bu da belgesi

19 Aralık 2024 Perşembe 11:44