Merkez Bankası Faiz Kararının Şifreleri… Bu Kararın Etkisi Ne Olacak?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), umulanı yaptı, ancak beklenen olmadı. Banka, faizi yüzde 8.50'den yüzde 15'e yükseltti. Merkez Bankası, en son faiz artış kararını, Mart 2021'de vermişti.
Aylar sonra faiz politikasında makas değişikliği yapıldı. Eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu dönemine damga vuran, TL’nin hızla erimesine, enflasyonun da sert biçimde yükselmesine yol açan faiz indirimleri yerini artışa bıraktı.

Nas tartışmalarıyla geçen ayların ardından 650 baz puanlık faiz artışı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan yönetiminde ekonomide yeni rotaya girildiğinin de güçlü bir işareti olarak algılandı.

Merkez Bankası, karar sonrası yayımlanan metinde, "Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar vermiştir” dedi.

Parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması ile para politikasının etkinliğinin artacağı belirtilen metinde, “Bununla birlikte, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, TCMB cari dengeyi iyileştirecek stratejik yatırımları desteklemeye devam edecektir” denildi.

Peki, bu kararın döviz kuruna, cari dengeye ve dış kaynak girişine, yabancı yatırımlara etkisi ne olacak? Ekonomist Prof. Dr. Yaşar Uysal’a bu soruları sorduk. İşte, Uysal’ın dikkat çekici değerlendirmeleri:

EKONOMİK TABLO

Mayıs sonu itibarıyla TÜFE enflasyonu yüzde 39,59, Yurt içi ÜFE enflasyonu yüzde 40,76’dır. Nisan sonu itibarıyla yıllıklandırılmış cari açık 57,8 milyar dolardır. TCMB döviz rezervleri, swaplar da dikkate alındığında -70 milyar dolar civarındadır. Yeni mayıs sonu itibarıyla ticari krediler 7 trilyon TL’yi, tüketici kredileri kredi kartları ile birlikte 2 trilyon TL’yi aşmıştır. 500 milyar TL civarında yüzdürülen kredi söz konusudur.

BÜTÇE AÇIĞI

Yılın ilk beş ayında bütçenin 263,5 milyar TL açık verdiği, bu beş ayda devletin 346 milyar TL borçlanmak zorunda kaldığı ve kamunun çevirmek zorunda olduğu yaklaşık 2,4 trilyon TL iç borç stoku olduğu dikkate alınmalıdır. Aynı şekilde bankaların elinde yüzde 10 nominal faizli kamu kağıtlarının olduğu, yaz aylarında turizmde beklenen olumlu gelişmelerin döviz arzına katkı yapacağı, bütün bunlara bağlı olarak Türkiye’de yeterli döviz arzını sağlamanın döviz fiyatından daha önemli hale geldiğinin söylenebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

REEL ETKİSİ SINIRLI

Bu çerçevede TCMB’nin faiz artışının Faizin geldiği düzeyin enflasyonun ve piyasada uygulanan mevduat ve kredi faizlerinin çok altında olması nedeniyle reel etkisinin sınırlı, yön gösterme boyutuyla psikolojik etkisinin daha fazla olacağı söylenebilir.

BEKLENTİNİN ALTINDA

Faiz artışının beklentinin altında kaldığı, daha yüksek bir artışın ekonomide “ani duruş” etkisi yaratmasından korkulduğu ifade edilebilir.

KREDİ ÇEVİRME

Daha yüksek faiz artışının borçlu ticari kesim ve vatandaşların kredilerini çevirmekte zorlanmasına neden olarak hem maliyet enflasyonu hem de iç talep gerilemesine yol açmasının istenilmediğini de söylemek mümkündür.

KUR HAREKETLERİ

Piyasanın faizi beğenmediği, bunun da kurları bir miktar daha yukarı çekeceği, yaz aylarındaki kur artışının hem turizmi destekleyerek hem de ithalatı bir miktar sınırlandırarak cari açığı azaltacağını ve bunun da ekonomi yönetiminin "bilinçli bir tercihi olabileceği vurgulanabilir. Yine TCMB'nin faizleri artırarak küresel boyutla uyumlu bir sürece girdiği söylenebilir.

YEREL SEÇİMLER

İç talepteki hızlı daralmanın ekonomide getireceği yavaşlama ve istihdam azalışına yerel seçimler nedeniyle sıcak bakılmadığı, ayrıca yüksek faiz artışı ve bunun mevduat faizlerine yansıması sonucu dövizden TL’ye geçiş ve dış kaynak girişi sonrası kurlarda gerilemeye yol açarak cari açığı yeniden ivmelendirmesinden çekinildiği de söylenebilir.

İÇ BORÇ STOKU

Yüksek faiz artışının kamunun çok yüksek miktardaki TL bazlı iç borç stokunu çevirme maliyetini, dolayısıyla da bütçeden faize gidecek kaynağı hızla artırmasını istemediği de rahatlıkla dile getirilebilir. Dolayısıyla faiz kararının; enflasyon-döviz kurları-cari açık-kamu açıkları-kredi maliyetleri- büyüme-istihdam boyutlarına bütünsel bakılarak alındığı söylenebilir.

ORTA YOL

Yani bir “orta yol” bulunmuştur. Ancak bu yolun başarılı olması ihtimalinin pek yüksek olduğunu söylemek de güçtür. Zira olağanüstü koşullardan orta yoldan giderek çıkmak pek olası değildir.

KARAR METNİ

Para Politikası Kurulu Karar metninde yeni ifadelerin yer aldığı, fiyat mekanizmasının işleyişini bozan önlemlerden vazgeçileceği, siyasi gerekçeler yerine verilerin gerektirdiği düzenlemelerin yapılacağı, şeffaflığa özen gösterileceği vurgulanmıştır.

YÜKSEK FAİZ, YÜKSEK KUR

TCMB Para Politikası Kurulu, irrasyonel politikalardan rasyonel/Ortodoks politikalara yönelmiş, faiz artış sürecine girmiştir. Bu süreç Türkiye’yi eninde sonunda, büyük bir ihtimalle yerel seçim sonrasında, belli bir süreliğine yüksek faiz-yüksek kur sürecine götürecektir. Bu da ülke ekonomisi ve vatandaşlara büyük bir yük getirecektir. Ortada büyük bir fatura bulunmaktadır. Asıl mesele bu faturayı kimlerin ödeyeceğidir. Sanıyorum bu konuda öngörüde bulunmak için kâhin olmaya gerek yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Olcay Aydilek Arşivi