Serpil Yılmaz
Hindistan nasıl üçüncü güç haline geldi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, HTŞ’nin yönetimini devraldığı Suriye üzerinden yaptığı “Türkiye Türkiye’den daha büyüktür” değerlendirmesi, küresel rekabete yön verme potansiyeli bulunan ticaret koridorları gündemini yakınsıyor.
Orta Doğu’da İsrail’in Filistin savaşını bölge ülkelerine yayarak ortaya çıkardığı güvenlik ve askeri riskleri ekonomik işbirlikleri ile aşmak mümkün olur mu?
ABD-AB bloğunun, Çin’in karşısında aldığı pozisyonda bir üçüncü güç merkezi olarak yükselen Hindistan, Amerika’nın iç siyasetini de karıştırıyor.
***
09-10 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşen G20 Yeni Delhi Zirvesi’nde; Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği hükümetleri tarafından Hindistan’ı Orta Doğu üzerinden Batı’ya bağlayan (IMEC) projesinin Mutabakat Zaptı (MoU) imzalanmıştı.
IMEC projesi, Çin’in 11 yılı geride bırakan “Kuşak ve Yol Girişimi” ne alternatif olarak sunuldu.
Çin, 2013 yılında devreye aldığı Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında dünya çapında bugüne kadar 2 trilyon doların üzerinde sözleşme imzaladı.(UTİKAD 20.10.2023 verisi)
IMEC koridoru, Hindistan’ın Mumbai şehrindeki limandan başlayarak deniz yoluyla BAE’nin Dubai kentindeki limanına, oradan demiryoluyla Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’dan geçerek Ürdün’e, akabinde de İsrail’in Hayfa Limanı’na ve buradan da deniz yoluyla Yunanistan’ın Pire Limanı’na ve oradan da karayoluyla Almanya’nın Hamburg kentine uzanması planlanan bir hattı içeriyor.
IMEC’te Türkiye ve Mısır by-pass edilirken, Türkiye Doğu Akdeniz’de Suriye ile Ekonomik Münhasır Bölge anlaşması girişimi başlattı.
Bu projeyi anarken, HTŞ lideri Ahmed El Şara’nın geçtiğimiz Pazar günü El Arabia’da yayımlanan röportajında, “Suudi Arabistan Suriye'nin geleceğinde önemli bir role sahip ve bizim için yaptığı her şeyle gurur duyuyorum” sözünü dikkate almamak olmaz.
BM Genel Kurulu’nda Netanyahu’nun IMEC haritası ile kürsüye çıkmasını bir kenara bırakırsak…
***
“Koridor savaşlarında Hint esintisi” başlıklı önceki yazımda İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Suudi Arabistan’ı merkeze koyan IMEC planının ayrıntılarına yer vermiştim, burada açmayacağım.
ABD, Hindistan ve İsrail arasında gelişen ilişkilere değineceğim.
Adım adım ilerleyelim…
***
İsrail merkezli Gadot Chemical Terminals (yüzde 30) ve Hindistan merkezli Adani Ports and Special Economic Zone Ltd-APZES (yüzde 70) şirketlerince oluşturulan ortak girişim, 1.18 milyar dolar değerinde bir teklifle Ocak 2022 itibariyle Doğu Akdeniz’in önemli ticaret merkezlerinden Hayfa Limanı işletmesini üstlendi.
Hayfa Limanı'nın Hintli milyarder Gautam Adani tarafından satın alınması; ABD, BAE, Hindistan ve İsrail’in oluşturduğu I2-U2 ittifakının (Hint-Batı Asya Dörtlüsü, Hint-İbrahimi İttifakı olarak da anılan) Batı’ya açılan ilk hamlesiydi.
***
Ekonomistler ısrarla üzerinde duruyorlar: Ülkelerin rekabet gücünü, yapay zeka (AI) performansları ve inovasyon kapasiteleri belirleyecek.
Şimdiki zamanı kullanıp “belirliyor” bile diyebiliriz. Türkiye’nin ihracat kilogram değeri 3 dolar seviyesinde olurken, gelişmiş ülkelerde bu değer 23 dolara ulaşıyor.
Ülkelerin istihdam yapısı bu ana endüstri stratejine göre yapılanıyor. Türkiye’de ise beyin göçü veriyor.
Size Amerika’nın çok kritik kurumlarında görev alan Türk yeteneklerden örnek verebilirim ancak isimlerinin bu bağlamda deşifre olmasına razı gelmeyebilirler.
Türkiye gibi çalışanların yarısından fazlası asgari ücret alan bir toplumda, yoksulluğun kalıcı olma riski çok daha artıyor.
Verimliliği tartışmıyoruz; KOBİ destekleri diye sunulan aslı sosyal yardım olan finansal programlar; yandaş şirketlere kamu kaynakları üzerinden servet transferi, dış politika kazanımının müteahhitlik hizmetlerine kilitlenmesi ekonominin dinamosu haline geliyor.
Dünya başka bir yerde…
***
ABD’nin Seçilmiş Başkanı Donald Trump, teknoloji devi SpaceX'in patronu Elon Musk'ın H-1B vizesine destek açıklamasını üzerine giydi.
Elon Musk X platformunda yaptığı açıklamalarda, ABD’de teknoloji sektöründe uzmanlık gerektiren pozisyonların yerli iş gücüyle doldurulamadığını dile getirmiş, aynı vize programı sayesinde ABD’de büyük şirketler kurduğunu ve istihdam sağladığını ifade etmişti.
H-1B, ABD’de vatandaş olmayan nitelikli yabancı işçilere 3 yıl süreyle verilen ve bu sürenin ardından yeşil karta başvurma imkanı sunan bir çalışma vizesi…
5 Kasım seçimlerinde göçmenlere yönelik sert tutumu ile seçmenin oyunu alan Trump’ın "ABD'deki bir üniversiteden 2 yıllık, 4 yıllık veya doktora diploması aldığınızda otomatik olarak green card almalısınız” sözleri, Amerikan vatandaşlarına daha fazla iş olanağı sağlama vaatleri ile tezat oluşturdu.
Trump geçtiğimiz Cumartesi günü New York Post’ta yayımlanan röportajda “Mülklerimde çok sayıda H-1B vize var. H-1B’ye inanan biri oldum. Birçok kez kullandım. Harika bir program” diyerek, kararlılığını da vurgulamış oldu.
***
Trump’ın ülkede teknoloji endüstrisini emanet ettiği Musk için yeni kurduğu Hükümet Verimliliği Bakanlığı’na (DOGE) liderlik etmek üzere Hintli-Amerikalı Vivek Ramaswamy’ı seçmesi, H-1B vizesindeki genişleme stratejini destekliyor.
Forbes, 2014 yılında ilaç araştırma şirketi Roivant Sciences’i kuran Ramaswamy'yi "Cumhuriyetçi başkanlık ön seçiminde yarışan en zengin ikinci kişi" olarak derecelendirmiş ve net servetinin değerinin yaklaşık 1 milyar dolar olduğunu tahmin etmişti.
Aşı karşıtı Robert F. Kennedy Jr.’i Sağlık Bakanı olarak ilan eden Trump kabinesinde, bir başka Hint asıllı Amerikalı Jay Bhattacharya da Ulusal Sağlık Enstitüleri'nin başına getireceği isim oldu.
Trump’ın ülkesinde Hint asıllı uzmanlarla çalışma iştahı yeni değil. 2016 yılı seçimlerini kazandığında da, BM Büyükelçisi olarak Hint Asıllı Nikki Haley’i atamıştı.
ABD basınında; son yıllarda ABD ve İngiltere merkezli dünya çapında bilinen büyük teknoloji şirketlerinin (X (Twitter), Google, Adobe, Mastercard, Pepsi, IBM, Albetrsons, Micron, Netapp, Nokia, Palo Alto, Arista, Novartis) CEO’larının Hintli olmasına dikkat çekiliyor.
Temmuz 2024’de İngiltere Başbakanlığı’ndan ayrılan Muhafazakar Parti lideri Rishi Sunak’un da Hindistan kökenli olması yeni paradigmayı onaylıyor.
***
ABD-İngiltere sularında Hindistan etkileri açık ve seçik görülüyor. Hindistan gelir dağılımında yarattığı büyük uçurumun hilafına teknolojiyi destekleyerek nitelikli beyin göçü veren bir ülke olmakla kalmadı, teknoloji yatırımlarını çekme cazibesi de sağladı.
İsrail'in Tower Semiconductor ve Adani Group şirketlerinin, Hindistan'da 10 milyar dolar (839.47 milyar Rubi) yatırımla yarı iletken fabrikası kurma kararı Eylül 2024’de onaylandı.
2018'de Adani Enterprises (Adani Group'un birincil kömür madenciliği işletmesi) ve Elbit Systems (İsrail'in en büyük silah üreticisi) Adani Elbit Advanced Systems India Limited adlı bir ortak girişim başlatmıştı. İlk sipariş, İsrail Hava Kuvvetleri için Hermes900 İHA yapmaktı.
Adani (PLR Systems) ayrıca, İsrail Silah Endüstrileri (IWI) ile İsrail Savunma Kuvvetleri için saldırı ve keskin nişancı tüfekleri ve makineli tüfekler geliştiriyor ve üretiyor. Ortak girişimin Ekim 2022 itibariyle yapay zeka (AI) kontrollü silahlara genişlediği duyuruldu.
***
IMEC dışında kalan Türkiye, Orta Doğu denkleminde boşlukta kalmamaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 Nisan tarihinde gerçekleştirdiği Irak ziyareti kapsamında imzalanan “Bağdat-Berlin Demir Yolu/ Kalkınma Yolu” koridoruna Katar ve BAE’nin dahil olmaları, 20 milyar dolarlık projenin finansal kaynak risklerinin ortadan kaldırılmasına yönelik kritik bir gelişmeydi.
Basra Körfezi'ndeki FAV limanından Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa'ya malların taşınmasını kolaylaştırmayı amaçlayan Kalkınma Yolu koridorunun, IMEC küresel ticaret bloğuna eklenmesi yolunda yapılan müzakereler sürüyor.
Suriye’deki dengelerin, küresel ekonominin çok kutuplu ilerleyişini etkileyeceğini söylemek abartı olmaz.
İşçisine asgari 20 bin 104 lira ücret verebilen Türkiye ise; “küresel koridorlardan” önce “dar koridoru”(*) aşmak zorunda!..
*2024 yılı Ekonomi Nobel Anma Ödülü’nü alan Prof.Dr. Daron Acemoğlu’nun tezi